-
1 değil
1. not: Mutlu değil. She is not happy. 2. No,...: Ev güzel miydi? Değil. Was the house beautiful? No, it wasn´t. Burada mı? Değil. Is he here? No, he isn´t. 3. (initially or in anticipation of a verb) not only, let alone: Değil laleler, leylaklar bile açtı. Not only the tulips but even the lilacs have bloomed. - a let alone: Süt değil a, su bile yok. There is no water, let alone milk. - mi ki since: Değil mi ki gelirim dedi, mutlaka gelir. Since he said he would, he is sure to come. -
2 değil
adv. no, not, not a--------pref. un--------ain't, am not* * *not -
3 değil
not -
4 değil geçiti
not gate -
5 değil işlemi
not operation -
6 den daha az değil
no less than -
7 emin değil
unsure -
8 sadece değil aynı zamanda
not only but also -
9 ve değil
nand -
10 ve değil geçidi
nand gate -
11 yerinde değil
out of position -
12 Pardon bu benim imzam değil
Sorry it's a prescription drug -
13 Pardon, bu sizin ranzaniz değil
Excuse me this is not your berthTurkish-English dictionary > Pardon, bu sizin ranzaniz değil
-
14 adı lâzım değil
n. so and so -
15 amerikalı değil
adj. Old World -
16 artık değil
adj. no -
17 aslında değil
adv. not really -
18 az değil
adv. not a few, not a little -
19 aşağı değil
adv. nothing less than -
20 açık değil
as clear as mud
См. также в других словарях:
değil — is. Cümle içinde art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına olumsuzluk kavramı vererek birbirine bağlayan veya yüklemin olumsuz çekimini sağlayan kelime Bu direniş çetin değil, haşin değil, yürek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
değil mi ki — madem, mademki … Çağatay Osmanlı Sözlük
yenilir yutulur şey değil — 1) yenmeyecek nitelikte olan (yiyecek) 2) hoşa gitmeyen, beğenilmeyen nitelikte olan Kağnı gıcırtısını sineye çekmek zor, bu zıkkım pek yenir yutulur şey değil ki! B. R. Eyuboğlu 3) çok ağır (söz) 4) mec. kendisiyle başa çıkılamayacak durumda… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boru değil (veya boru mu bu?) — hlk. azımsanacak, küçümsenecek, önem verilmeyecek şey değil anlamında kullanılan bir söz Gençlik bu, boru değil. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl işi değil — akla uygun değil, doğru değil anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
el âlemin ağzı torba değil ki büzesin — elin ağzı torba değil ki büzesin … Çağatay Osmanlı Sözlük
herkesin ağzı torba değil ki büzesin — elin ağzı torba değil ki büzesin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabil değil — imkânsız, imkânı yok Şu sırta kadar çıkmazsak kabil değil, faciayı tamamıyla göremezsiniz, diyor. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
erkek arslan arslan da dişi arslan arslan değil mi? — güçlülük ve yüreklilik yalnızca erkeklerde değil kadınlarda da vardır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
hiç değil — asla, kesinlikle Küçük tıpkı dedesi. Hiç değil … Çağatay Osmanlı Sözlük
av vuranın değil alanın — bir şeyden, sahibi değil de başkası yararlanıyorsa asıl sahip yararlanan kişidir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük