-
41 gem
n. değerli taş, mücevher, taş, küçük francala, hafif bir pasta————————v. taşlarla süslemek* * *cevher* * *[‹em]1) (a precious stone especially when cut into a particular shape, eg for a ring or necklace.) kıymetli taş2) (anything or anyone thought to be especially good: This picture is the gem of my collection.) kıymetli parça•- gemstone -
42 gemstone
n. değerli taş* * *kıymetli taş* * *noun (a precious or semi-precious stone especially before it is cut into shape.) kıymetli taş -
43 rock
n. cebelitarık kalesi, cebelitarık dağı————————n. kaya, kaya parçası, taş, elmas, lolipop, para, dolar, sıkıntı, belâ, değerli taş, dert————————v. sallamak, sallanmak, sallayarak uyutmak, sarsmak, şok etmek, zorlaştırmak, sarsılmak, şok olmak, rock yapmak (dans), ırgalamak* * *1. salla (v.) 2. kaya (n.)* * *I [rok] noun1) ((a large lump or mass of) the solid parts of the surface of the Earth: The ship struck a rock and sank; the rocks on the seashore; He built his house on solid rock.) kaya2) (a large stone: The climber was killed by a falling rock.) kaya parçası3) (a type of hard sweet made in sticks: a stick of Edinburgh rock.) çubuklu akide şekeri•- rockery- rocky
- rockiness
- rock-bottom
- rock-garden
- rock-plant
- on the rocks II [rok] verb1) (to (cause to) swing gently backwards and forwards or from side to side: The mother rocked the cradle; This cradle rocks.) salla(n)mak2) (to swing (a baby) gently in one's arms to comfort it or make it sleep.) sallamak3) (to shake or move violently: The earthquake rocked the building.) sars(ıl)mak, salla(n)mak•- rocker- rocky
- rockiness
- rocking-chair
- rocking-horse
- off one's rocker III [rok]((also rock music) music or songs with a strong, heavy beat and usually a simple melody: She likes rock; ( also adjective) a rock band.) rok müziği -
44 Stein
den Stein ins Rollen bringen -i harekete geçirmek;mir fällt ein Stein vom Herzen içime/yüreğime soğuk su serpildi -
45 драгоценность
-
46 самоцвет
м( драгоценный камень) değerli taş -
47 грань драгоценного камня
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > грань драгоценного камня
-
48 kenar
борт, грань, кромка, ребро, край, окраина- eş kenar
- ince kenar
- işlenmiş değerli taş kenarı
- kuvvetler paralel kenarı
- paralel kenar
- üst kenar
- yan kenar
- yol kenarıİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > kenar
-
49 cameo
adj. minyatür————————n. kabartmalı değerli taş* * *1. işlemeli akik 2. kabartma hak* * *['kæmiəu]plural - cameos; noun(an engraved stone with a raised design, used as jewellery.) işlemeli akik -
50 ice
n. buz, dondurma, pasta kaplama şekerlemesi, pırlanta, değerli taş————————v. dondurmak, buzlanmak, buzla kaplamak, buza koymak, şekerle kaplamak, öldürmek* * *1. dondur (v.) 2. buz (n.)* * *1. noun1) (frozen water: The pond is covered with ice.) buz2) (an ice-cream: chocolate ice-cream. Three ices, please.) dondurma3) ((American) a fruit-flavoured frozen dessert usually made without milk and cream: lemon ice(s).) meyveli dondurma2. verb(to cover with icing: She iced the cake.) şekerli krema sürmek- icing- icy
- icily
- iciness
- ice age
- ice axe
- iceberg
- ice box
- ice-cream
- ice-cube
- ice rink
- ice-skate
- ice-skating
- ice tray
- ice over/up -
51 gemmology
n. değerli taş bilimi -
52 semiprecious stone
n. yarı değerli taş -
53 gemmology
n. değerli taş bilimi -
54 semiprecious stone
n. yarı değerli taş -
55 Edelstein
Edelstein m değerli taş; geschnittener mücevher -
56 ძვირფასი ქვა
i.değerli taş -
57 Edelstein
değerli taş -
58 Halbedelstein
yarı değerli taş; ( Schmuckstein) süs taşı -
59 Edelstein
m.değerli taşm.mücevher -
60 Edelsteine
pl.değerli taşpl.mücevher
См. также в других словарях:
taş — is. 1) Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde Kireç taşı. Oltu taşı. 2) sf. Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş 3) Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
damla taş — is., min. 1) Tıraş edilmeyerek yuvarlak ve cilalı bırakılmış, değerli veya yarı değerli taş 2) Sarkıt … Çağatay Osmanlı Sözlük
al elmaya taş atan çok olur — değerli kimselere sataşan çok olur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
altın yerde paslanmaz, taş yağmurdan ıslanmaz — değerli kişi veya nesneler, ne türlü uygunsuz koşullar içinde bulunurlarsa bulunsunlar değerlerini ve niteliklerini yitirmezler anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalancı taş — is. Değerli taşların camdan yapılmış taklidi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gerdanlık — is., ğı Çoğu değerli taş ve madenlerden veya altın paradan yapılmış, boyna takılan takı İki kadının boynuna çok değerli gerdanlıklar takılmıştır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
monçuk — boncuk, süs Için boyuna tak ılan değerli taşlar I, 475; I I, 123; II I, 121 atın boynuna takılan değerli taş, arslan tırnagı, muska gibi şeyler I, 475 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
baget — is., Fr. baguette 1) Bateri çalmaya yarayan ince, kısa çubuk 2) Tıraşlanmış, dikdörtgen biçiminde değerli taş 3) Düşük gramajlı ince, uzun ekmek 4) Tavuk, piliç vb. kanatlılarda but ile paça arasında kalan etli bölüm … Çağatay Osmanlı Sözlük
elmas — is., Ar. elmās 1) Yerin derinliklerinde bulunan, billurlaşmış arı karbon 2) Mücevher olarak kullanılan, saydam, değerli taş Eline geçen elması eve taşıyor, içi kasalı aynalı dolaba kutu kutu istif ediyormuş. R. H. Karay 3) sf. Bu taşlarla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kame — is., Fr. camée Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli taş … Çağatay Osmanlı Sözlük
topaz — is., min., Fr. topaze Alüminyum silikatı ve florinden oluşan, kahverengi veya soluk sarı renkte değerli taş … Çağatay Osmanlı Sözlük