-
1 πετράδι
değerli taş -
2 gemstone
degerli tas -
3 precious stone
değerli taş, mücevher* * *kıymetli taş* * *(a jewel; a gem: diamonds, emeralds and other precious stones.) değerli taş -
4 камень
taş* * *м, врзtaş; kaya ( большой)драгоце́нный ка́мень — değerli taş
ка́мни в по́чках — мед. böbrek taşı
••держа́ть ка́мень за па́зухой против кого-л. — birine garezi olmak
ка́мня на ка́мне не оста́вить (разрушить) — taş üstünde taş bırakmamak
-
5 gem
degerli tas, mücevher; önemli, degerli sey, kisi, cevher -
6 stone
tas; degerli tas, mücevher; meyve çekirdegi; 6350 gramlik agirlik ölçüsü; taslamak, tasa tutmak; çekirdegini çikarmak -
7 glyptic art
değerli taş oyma sanatı -
8 glyptography
değerli taş oyma sanatı -
9 асыл таш
değerli taş, mücevher -
10 jewel
degerli tas; mücevher, taki -
11 glyptic art
değerli taş oyma sanatı -
12 glyptics
değerli taş oymacılığı -
13 glyptography
değerli taş oyma sanatı -
14 يشم
يَشْم1. taş2. damla taşAnlamı: tıraş edilmeyerek yuvarlak ve cilâlı bırakılmış, değerli veya yarı değerli taş3. yeşimAnlamı: değerli bir taş4. yeşim taşıAnlamı: değerli bir taş -
15 جوهر
جَوْهَر1. tözAnlamı: değişmeyen idealist kavram2. taş3. damla taşAnlamı: tıraş edilmeyerek yuvarlak ve cilâlı bırakılmış, değerli veya yarı değerli taş -
16 جوهرة
جَوْهَرَة1. taş2. damla taşAnlamı: tıraş edilmeyerek yuvarlak ve cilâlı bırakılmış, değerli veya yarı değerli taş -
17 يشب
يَشْب1. taş2. damla taşAnlamı: tıraş edilmeyerek yuvarlak ve cilâlı bırakılmış, değerli veya yarı değerli taş -
18 stone
adj. taştan, taş————————n. taş, çekirdek, değerli taş, çekirdek (meyve), testis, haya, dolu tanesi————————v. taş döşemek, taşlamak, taşa tutmak, çekirdeğini çıkarmak* * *1. taşa tut (v.) 2. taş (n.)* * *[stəun] 1. noun1) (( also adjective) (of) the material of which rocks are composed: limestone; sandstone; a stone house; stone walls; In early times, men made tools out of stone.) taş2) (a piece of this, of any shape or size: He threw a stone at the dog.) taş3) (a piece of this shaped for a special purpose: a tombstone; paving-stones; a grindstone.)... taşı4) (a gem or jewel: She lost the stone out of her ring; diamonds, rubies and other stones.) taş, mücevher5) (the hard shell containing the nut or seed in some fruits eg peaches and cherries: a cherry-stone.) çekirdek6) (a measure of weight still used in Britain, equal to 6.35 kilogrammes: She weighs 9.5 stone.) ston7) (a piece of hard material that forms in the kidney, bladder etc and causes pain.) taş2. verb1) (to throw stones at, especially as a ritual punishment: Saint Stephen was stoned to death.) taş atmak, taşlamak2) (to remove the stones from (fruit): She washed and stoned the cherries.) çekirdeğini çıkarmak•- stony- stonily
- stoniness
- stone-cold, stone-dead, stone-deaf
- stoneware
- stonework
- leave no stone unturned
- a stone's throw -
19 glyptics
n. değerli taş oymacılığı* * *değerli taş oymacılığı -
20 jewel
См. также в других словарях:
taş — is. 1) Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde Kireç taşı. Oltu taşı. 2) sf. Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş 3) Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
damla taş — is., min. 1) Tıraş edilmeyerek yuvarlak ve cilalı bırakılmış, değerli veya yarı değerli taş 2) Sarkıt … Çağatay Osmanlı Sözlük
al elmaya taş atan çok olur — değerli kimselere sataşan çok olur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
altın yerde paslanmaz, taş yağmurdan ıslanmaz — değerli kişi veya nesneler, ne türlü uygunsuz koşullar içinde bulunurlarsa bulunsunlar değerlerini ve niteliklerini yitirmezler anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalancı taş — is. Değerli taşların camdan yapılmış taklidi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gerdanlık — is., ğı Çoğu değerli taş ve madenlerden veya altın paradan yapılmış, boyna takılan takı İki kadının boynuna çok değerli gerdanlıklar takılmıştır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
monçuk — boncuk, süs Için boyuna tak ılan değerli taşlar I, 475; I I, 123; II I, 121 atın boynuna takılan değerli taş, arslan tırnagı, muska gibi şeyler I, 475 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
baget — is., Fr. baguette 1) Bateri çalmaya yarayan ince, kısa çubuk 2) Tıraşlanmış, dikdörtgen biçiminde değerli taş 3) Düşük gramajlı ince, uzun ekmek 4) Tavuk, piliç vb. kanatlılarda but ile paça arasında kalan etli bölüm … Çağatay Osmanlı Sözlük
elmas — is., Ar. elmās 1) Yerin derinliklerinde bulunan, billurlaşmış arı karbon 2) Mücevher olarak kullanılan, saydam, değerli taş Eline geçen elması eve taşıyor, içi kasalı aynalı dolaba kutu kutu istif ediyormuş. R. H. Karay 3) sf. Bu taşlarla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kame — is., Fr. camée Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli taş … Çağatay Osmanlı Sözlük
topaz — is., min., Fr. topaze Alüminyum silikatı ve florinden oluşan, kahverengi veya soluk sarı renkte değerli taş … Çağatay Osmanlı Sözlük