-
1 dayamak
dayamak (-i –e) lehnen (an A), stellen (an A); Ohr legen (an A); etwas (A) stützen (auf A); Arme in die Seite stemmen; ( gözüme mir unter die Nase) schieben; fam kurzerhand anmelden, einreichen; fam kontern (mit); zurückführen (-e auf A) -
2 dayamak
-
3 dayamak
dayayarak nişan almak — це́литься с упо́ра
kulağını duvara dayayarak dinledi — он прислу́шивался, приложи́в у́хо к стене́
merdiveni duvara dayamak — приста́вить ле́стницу к стене́
sırtını duvara dayadı — он прислони́лся спино́й к стене́
2) В, Д подпира́ть; упира́ть; опира́тьbaşını koluna dayamak — подпере́ть го́лову руко́й
- a bir destek dayamak — поста́вить подпо́рку (к чему-л.)
yumruklarını beline dayamak — упере́ть ру́ки в бока́
3) Д примыка́ть, присоединя́ться к чемуeline kitabı dayamak — серди́то су́нуть в ру́ки кни́гу
mektubu gözüme dayadı — он су́нул мне под нос письмо́
5) В то́тчас же (незамедли́тельно) дава́ть чтоcevabı dayadı — он сра́зу реши́тельно отве́тил
istifayı dayadı — он то́тчас же пода́л в отста́вку
protestoyu dayadı — он неме́дленно заяви́л проте́ст
◊
dayayıp döşemek — обста́вить ме́белью -
4 dayamak
-i, -e1) прислоня́ть что к чемуmerdiveni duvara dayamak — приста́вить ле́стницу к стене́
sırtını duvara dayadı — он прислони́лся спино́й к стене́
2) перен. опере́ться на кого-чтоsırtını babasına dayamış — он по́льзовался подде́ржкой отца́
3) ре́зко, серди́то [по]дава́ть, сова́ть чтоmektubu gözüme dayadı — он [со зло́стью] су́нул мне под нос письмо́
4) незамедли́тельно вручи́ть что комуcevabı dayadı — он сра́зу дал отве́т
istifayı dayadı — он то́тчас же по́дал в отста́вку
protestoyu dayadı — он неме́дленно заяви́л проте́ст
•• -
5 dayamak
v. base on, base upon, prop up, support, lean against, prop, recline, recline on, recline upon, rest--------dayamak (yiyecek)v. ply, ply with -
6 dayamak
подпирать, прислонять, опиратьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > dayamak
-
7 dayamak
pesartin -
8 dayamak
opierać -
9 dayamak
-
10 dayamak
тегъэон, теусэен, еусэин, кIегъакъо, регъэк___ -
11 dayamak
أجفلأذعرأراعأرعبأرهبأفرقأفزأفزعأوجلترهبتهددتوعدخشىخوفدعمذعرراعرعبرهبروعسندفرقفزفزعهددوأروهل -
12 dayamak
1. أجفل [أَجْفَلَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak2. أذعر [أَذْعَرَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak3. أرعب [أَرْعَبَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak4. أرهب [أَرْهَبَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak5. أفرق [أَفْرَقَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak6. أفز [أَفَزَّ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak7. أفزع [أَفْزَعَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak8. أوجل [أَوْجَلَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak9. ترهب [تَرَهَّبَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak10. تهدد [تَهَدَّدَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak11. توعد [تَوَعَّدَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak12. خشى [خَشَّى]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak13. خوف [خَوَّفَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak14. دعم [دَعَّمَ]Anlamı: bir şeyi bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda bırakmak veya tutmak15. دعم [دَعَمَ]Anlamı: bir şeyi bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda bırakmak veya tutmak16. ذعر [ذَعَرَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak17. راع [راعَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak18. رعب [رَعَبَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak19. رعب [رَعَّبَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak20. رهب [رَهَّبَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak21. روع [رَوَّعَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak22. سند [سَنَدَ]Anlamı: bir şeyi bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda bırakmak veya tutmak23. سند [سَنَّدَ]Anlamı: bir şeyi bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda bırakmak veya tutmak24. فرق [فَرَّقَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak25. فز [فَزَّ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak26. فزع [فَزَّعَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak27. هدد [هَدَّدَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak28. وأر [وَأَرَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak29. وهل [وَهَّلَ]Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
13 dayamak
"to lean against, to set against, to rest; to base on; to thrust" -
14 dayamak
/ı, a/ 1. to lean (one thing) against (another), prop (one thing) against (another), set (one thing) against (another). 2. prov. to thrust (something) right before (one´s eyes). 3. to press (something) against (a place). 4. to deliver or present (something, someone) angrily (to someone). 5. to force (something, someone) upon (someone). 6. to position (a military unit) in front of/against. dayayıp döşemek /ı/ to furnish (a house) completely. -
15 dayamak
dayamaq, söykəmək -
16 dayamak
opírat; opřít -
17 merdiven dayamak
приближа́ться ( о преклонном возрасте) -
18 birbirine dayamak
v. recline -
19 içkiyi dayamak
v. ply smb. with drink -
20 kafasına silahı dayamak
v. hold a pistol to smb.'s head
См. также в других словарях:
dayamak — i, e 1) Yaslamak Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı. Ö. Seyfettin 2) Bir yerden, bir kimseden yararlanmak, güç almak Kürekleri iskeleye dayayarak bütün hızıyla itti. S. F. Abasıyanık 3) Korkutmak için hızla, öfkeyle yaklaştırmak, uzatmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayamak — her hangi bir şeyi yere yaslamak … Beypazari ağzindan sözcükler
yetmişine merdiven dayamak — ileri yaşlara ulaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cevabı dikmek (veya dayamak veya yapıştırmak) — hlk. kesin, ters ve karşısındakinin beklemediği bir karşılık vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
merdiven dayamak — ileri bir yaşa yaklaşmak Elliye merdiven dayadık, ötesine de geçtik. N. Araz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırtını dayamak (veya vermek) — 1) (birine) bir yere dayanmak, yaslanmak ... kocaman duvara sırtını vererek üstüne zencefil ve tarçın serpilmiş salep içerlerdi. S. F. Abasıyanık 2) (birine) güçlü birine, bir yere güvenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkasını dayamak — (birine) birinin koruyuculuğuna güvenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayama — is. Dayamak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayanmak — e 1) Bir yere yaslanmak, kendini dayamak Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor. M. Ş. Esendal 2) nsz Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak Bu kumaş çok dayandı. 3) Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayayıvermek — i, e Çabucak dayamak … Çağatay Osmanlı Sözlük