Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

dayamak

  • 1 dayamak

    dayamak (-i –e) lehnen (an A), stellen (an A); Ohr legen (an A); etwas (A) stützen (auf A); Arme in die Seite stemmen; ( gözüme mir unter die Nase) schieben; fam kurzerhand anmelden, einreichen; fam kontern (mit); zurückführen (-e auf A)

    Türkçe-Almanca sözlük > dayamak

  • 2 dayamak

    vt
    1) aufstützen (-e auf)
    2) ( merdiveni) anlegen, anlehnen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > dayamak

  • 3 dayamak

    1) В, Д прислоня́ть что к чему

    dayayarak nişan almak — це́литься с упо́ра

    kulağını duvara dayayarak dinledi — он прислу́шивался, приложи́в у́хо к стене́

    merdiveni duvara dayamak — приста́вить ле́стницу к стене́

    sırtını duvara dayadı — он прислони́лся спино́й к стене́

    2) В, Д подпира́ть; упира́ть; опира́ть

    başını koluna dayamak — подпере́ть го́лову руко́й

    - a bir destek dayamak — поста́вить подпо́рку (к чему-л.)

    yumruklarını beline dayamak — упере́ть ру́ки в бока́

    3) Д примыка́ть, присоединя́ться к чему
    4) В, Д ре́зко (гру́бо) дава́ть, сова́ть что кому

    eline kitabı dayamak — серди́то су́нуть в ру́ки кни́гу

    mektubu gözüme dayadı — он су́нул мне под нос письмо́

    5) В то́тчас же (незамедли́тельно) дава́ть что

    cevabı dayadı — он сра́зу реши́тельно отве́тил

    istifayı dayadı — он то́тчас же пода́л в отста́вку

    protestoyu dayadı — он неме́дленно заяви́л проте́ст

    dayayıp döşemek — обста́вить ме́белью

    Büyük Türk-Rus Sözlük > dayamak

  • 4 dayamak

    -i, -e
    1) прислоня́ть что к чему

    merdiveni duvara dayamak — приста́вить ле́стницу к стене́

    sırtını duvara dayadı — он прислони́лся спино́й к стене́

    2) перен. опере́ться на кого-что

    sırtını babasına dayamış — он по́льзовался подде́ржкой отца́

    3) ре́зко, серди́то [по]дава́ть, сова́ть что

    mektubu gözüme dayadı — он [со зло́стью] су́нул мне под нос письмо́

    4) незамедли́тельно вручи́ть что кому

    cevabı dayadı — он сра́зу дал отве́т

    istifayı dayadı — он то́тчас же по́дал в отста́вку

    protestoyu dayadı — он неме́дленно заяви́л проте́ст

    ••

    Türkçe-rusça sözlük > dayamak

  • 5 dayamak

    v. base on, base upon, prop up, support, lean against, prop, recline, recline on, recline upon, rest
    --------
    dayamak (yiyecek)
    v. ply, ply with

    Turkish-English dictionary > dayamak

  • 6 dayamak

    подпирать, прислонять, опирать

    İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > dayamak

  • 7 dayamak

    pesartin

    Türk-Kürt Sözlük > dayamak

  • 8 dayamak

    opierać

    Türkçe-Lehçe Sözlük > dayamak

  • 9 dayamak

    егъэкIылIэн/ егъэщIылIэн, еусэин/ еупсеин, чIэгъэкъон/ щIэгъэкъуэн, чIэгъэон/ щIэгъэуэн

    Турецко-адыгский словарь > dayamak

  • 10 dayamak


    тегъэон, теусэен, еусэин, кIегъакъо, регъэк___

    Малый турецко-адыгский словарь > dayamak

  • 11 dayamak

    أجفل
    أذعر
    أراع
    أرعب
    أرهب
    أفرق
    أفز
    أفزع
    أوجل
    ترهب
    تهدد
    توعد
    خشى
    خوف
    دعم
    ذعر
    راع
    رعب
    رهب
    روع
    سند
    فرق
    فز
    فزع
    هدد
    وأر
    وهل

    Türkçe-Arapça Sözlük > dayamak

  • 12 dayamak

    1. أجفل [أَجْفَلَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    2. أذعر [أَذْعَرَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    3. أرعب [أَرْعَبَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    4. أرهب [أَرْهَبَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    5. أفرق [أَفْرَقَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    6. أفز [أَفَزَّ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    7. أفزع [أَفْزَعَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    8. أوجل [أَوْجَلَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    9. ترهب [تَرَهَّبَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    10. تهدد [تَهَدَّدَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    11. توعد [تَوَعَّدَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    12. خشى [خَشَّى]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    13. خوف [خَوَّفَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    14. دعم [دَعَّمَ]
    Anlamı: bir şeyi bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda bırakmak veya tutmak
    15. دعم [دَعَمَ]
    Anlamı: bir şeyi bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda bırakmak veya tutmak
    16. ذعر [ذَعَرَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    17. راع [راعَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    18. رعب [رَعَبَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    19. رعب [رَعَّبَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    20. رهب [رَهَّبَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    21. روع [رَوَّعَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    22. سند [سَنَدَ]
    Anlamı: bir şeyi bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda bırakmak veya tutmak
    23. سند [سَنَّدَ]
    Anlamı: bir şeyi bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda bırakmak veya tutmak
    24. فرق [فَرَّقَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    25. فز [فَزَّ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    26. فزع [فَزَّعَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    27. هدد [هَدَّدَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    28. وأر [وَأَرَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
    29. وهل [وَهَّلَ]
    Anlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak

    Türkçe-Arapça Sözlük > dayamak

  • 13 dayamak

    "to lean against, to set against, to rest; to base on; to thrust"

    İngilizce Sözlük Türkçe > dayamak

  • 14 dayamak

    /ı, a/ 1. to lean (one thing) against (another), prop (one thing) against (another), set (one thing) against (another). 2. prov. to thrust (something) right before (one´s eyes). 3. to press (something) against (a place). 4. to deliver or present (something, someone) angrily (to someone). 5. to force (something, someone) upon (someone). 6. to position (a military unit) in front of/against. dayayıp döşemek /ı/ to furnish (a house) completely.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > dayamak

  • 15 dayamak

    dayamaq, söykəmək

    Türkçe-Azerice Sözlük > dayamak

  • 16 dayamak

    opírat; opřít

    Türkçe-Çekçe Sözlük > dayamak

  • 17 merdiven dayamak

    приближа́ться ( о преклонном возрасте)

    Türkçe-rusça sözlük > merdiven dayamak

  • 18 birbirine dayamak

    v. recline

    Turkish-English dictionary > birbirine dayamak

  • 19 içkiyi dayamak

    v. ply smb. with drink

    Turkish-English dictionary > içkiyi dayamak

  • 20 kafasına silahı dayamak

    v. hold a pistol to smb.'s head

    Turkish-English dictionary > kafasına silahı dayamak

См. также в других словарях:

  • dayamak — i, e 1) Yaslamak Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı. Ö. Seyfettin 2) Bir yerden, bir kimseden yararlanmak, güç almak Kürekleri iskeleye dayayarak bütün hızıyla itti. S. F. Abasıyanık 3) Korkutmak için hızla, öfkeyle yaklaştırmak, uzatmak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dayamak — her hangi bir şeyi yere yaslamak …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • yetmişine merdiven dayamak — ileri yaşlara ulaşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cevabı dikmek (veya dayamak veya yapıştırmak) — hlk. kesin, ters ve karşısındakinin beklemediği bir karşılık vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • merdiven dayamak — ileri bir yaşa yaklaşmak Elliye merdiven dayadık, ötesine de geçtik. N. Araz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sırtını dayamak (veya vermek) — 1) (birine) bir yere dayanmak, yaslanmak ... kocaman duvara sırtını vererek üstüne zencefil ve tarçın serpilmiş salep içerlerdi. S. F. Abasıyanık 2) (birine) güçlü birine, bir yere güvenmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arkasını dayamak — (birine) birinin koruyuculuğuna güvenmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dayama — is. Dayamak işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dayanmak — e 1) Bir yere yaslanmak, kendini dayamak Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor. M. Ş. Esendal 2) nsz Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak Bu kumaş çok dayandı. 3) Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dayayıvermek — i, e Çabucak dayamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»