-
1 davranmak
استعدانتهجتأهبتجهزتصرفتعاملسارسلكنهج -
2 davranmak
1. استعد [اِسْتَعَدَّ]Anlamı: bir işi yapmaya hazır olmak, hazırlamak2. انتهج [اِنْتَهَجَ]3. تأهب [تَأَهَّبَ]Anlamı: bir işi yapmaya hazır olmak, hazırlamak4. تجهز [تَجَهَّزَ]Anlamı: bir işi yapmaya hazır olmak, hazırlamak5. تصرف [تَصَرَّفَ]6. تعامل [تَعَامَلَ]7. سار [سارَ]8. سلك [سَلَكَ]9. نهج [نَهَجَ] -
3 ivmek
1. تخفف [تَخَفَّفَ]Anlamı: çabuk davranmak2. تعجل [تَعَجَّلَ]Anlamı: çabuk davranmak3. تهزع [تَهَزَّعَ]Anlamı: çabuk davranmak4. جد [جَدَّ]Anlamı: çabuk davranmak5. دفف [دَفَّفَ]Anlamı: çabuk davranmak6. زف [زَفَّ]Anlamı: çabuk davranmak7. عجل [عَجَّلَ]Anlamı: çabuk davranmak8. عجل [عَجِلَ]Anlamı: çabuk davranmak -
4 davranış
1. تحرك [تَحَرُّك]Anlamı: davranmak işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket2. حراك [حَرَاك]Anlamı: davranmak işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket3. حركة [حَرَكَة]Anlamı: davranmak işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket4. سلوك [سلوك]5. سلوك [سلوك]Anlamı: davranmak işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket6. سيرة [سِيرَة]7. سيرة [سِيرَة]Anlamı: davranmak işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket8. مسلك [مَسْلَك]9. مسلك [مَسْلَك]Anlamı: davranmak işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket -
5 huysuzlanmak
1. اعتسف [اِعْتَسَفَ]Anlamı: huysuzca davranmak2. تعسف [تَعَسَّفَ]Anlamı: huysuzca davranmak3. عثا [عَثَا]Anlamı: huysuzca davranmak4. عسف [عَسَفَ]Anlamı: huysuzca davranmak -
6 cüretlenmek
1. استأسد [اِسْتَأْسَدَ]Anlamı: cüretli davranmak2. تجاسر [تَجَاسَرَ]Anlamı: cüretli davranmak3. تجرأ [تَجَرَّأَ]Anlamı: cüretli davranmak -
7 hırçınlaşmak
1. اهتاج [اِهْتاجَ]Anlamı: hırçınlık etmek, hırçın davranmak2. تهيج [تَهَيَّجَ]Anlamı: hırçınlık etmek, hırçın davranmak3. غضب [غَضِبَ]Anlamı: hırçınlık etmek, hırçın davranmak -
8 fingirdemek
-
9 nazikleşmek
-
10 zıtlaşmak
1. خاصم [خاصَمَ]Anlamı: birbirine karşı ters davranmak2. عادى [عادَى]Anlamı: birbirine karşı ters davranmak
См. также в других словарях:
davranmak — nsz 1) Bir kimseye veya bir şeye karşı belli tavır takınmak Hiç gerekmezken dönüyor ve onu yeni görmüş gibi davranıyor. T. Buğra 2) e Bir şeye el atmak, girişmek Polisi görünce kaçmaya davrandılar. H. Taner 3) e Bir işi yapmaya hazır olmak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihtiyatlı davranmak — uyanık olmak, düşünerek davranmak Benim soyulmaya değer bir şeyim olduğu kimsenin aklına gelmezdi ama yine de ihtiyatlı davranmak lazımdı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ekonomik davranmak — tutumlu davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tetik davranmak — anında, çok çabuk davranmak Tehlikeyi sezince tetik davranmış, birdenbire dönerek kendini yüzüstü yere atmıştır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
cömert davranmak — sakınmadan, esirgemeden bol bol vermek Size ne kadar cömert davranmış olduğunu kendiniz de biliyorsunuz. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekingen davranmak — ürkekçe davranışlarda bulunmak Birdenbire kadına karşı soğuk, çekingen davranmayı da onuruma yediremiyorum. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
tabancaya davranmak — ateş etmek için tabancayı bulunduğu yerden almaya kalkışmak Tabancasına davranmaya vakit kalmadan sıkışıverdi kalabalığın ortasına. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
hor davranmak — kıymetini bilmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
silaha davranmak — kullanmak için silahına el atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
keseye davranmak — ödemek istemek Sizi fena alıştırmışlar. Hemen keseye davranmayın. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
girişimde bulunmak — davranmak, teşebbüs etmek Mahmut Bey in adamlarını kendi taraflarına çekmek için her türlü girişimde bulunmuşlardı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük