-
21 пробивать
несов.; сов. - проби́ть1) delmek, delik açmakпроби́ть сте́ну — duvara delik açmak
пробива́ть отве́рстие — delik açmak
пу́ля проби́ла дверь — kurşun kapıyı delip geçti
2) açmak тж. перен.пробива́ть тунне́ль — tünel açmak
проби́ть брешь в оборо́не кома́нды — спорт. takımın defansında bir gedik açmak
-
22 hole
n. delik, çukur, oyuk, boşluk, derin yer, in, kovuk, hücre, kodes, zor durum————————v. delmek, delik açmak, kazmak, deliğe sokmak, deliğe girmek, yuvasına girmek, kapanmak, köşesine çekilmek* * *1. delik 2. deliğe sok (v.) 3. delik (n.)* * *[həul] 1. noun1) (an opening or gap in or through something: a hole in the fence; holes in my socks.) delik2) (a hollow in something solid: a hole in my tooth; Many animals live in holes in the ground.) delik, oyuk, çukur3) ((in golf) (the point scored by the player who takes the fewest strokes to hit his ball over) any one of the usually eighteen sections of the golf course between the tees and the holes in the middle of the greens: He won by two holes; We played nine holes.) top çukuru2. verb1) (to make a hole in: The ship was badly holed when it hit the rock.) delik açmak2) (to hit (a ball etc) into a hole: The golfer holed his ball from twelve metres away.) vurup çukura sokmak•- hole out -
23 trou
-
24 slot
n. delik, yarık, oluk, yiv, yer, sıra, geyik izi, av izi————————v. delik açmak, yarık açmak, yerine oturtmak, yerleştirmek, oturtmak, yoluna koymak* * *1. delik aç (v.) 2. boşluk (n.) 3. yuva* * *[slot] 1. noun1) (a small narrow opening, especially one to receive coins: I put the correct money in the slot, but the machine didn't start.) delik, yuva2) (a (usually regular) position (in eg the schedule of television/radio programmes): The early-evening comedy slot.) kuşak, zaman2. verb((with in or into) to fit (something) into a small space: He slotted the last piece of the puzzle into place; I managed to slot in my tea-break between two jobs.) yerine oturtmak/yerleştirmek -
25 ثقب
Iثَقَبَ1. burgulamakAnlamı: burgu ile delmek2. delmekAnlamı: delik açmak, delik duruma getirmekIIثَقْبkovukثُقْبgözenekIVثَقَّبَ1. burgulamakAnlamı: burgu ile delmek2. delmekAnlamı: delik açmak, delik duruma getirmek -
26 bohren
bohren ['bo:rən]I vtein Loch \bohren bir delik açmak2) ( mit Bohrer in Material) burgulamak, burgu ile delmek, matkapla delik açmak3) ( bohrend in etw drücken) burgu gibi batırmak;jdm ein Messer in den Leib \bohren birinin vücuduna burgu gibi bıçak batırmak;er bohrte seinen Blick in meine Augen ( fig) bakışını burgu gibi gözlerime batırdı4) in der Nase \bohren burnunu karıştırmak;\bohrende Zweifel şüphe kurduII vi3) ( Zahnarzt) delmek -
27 drill
delgi, matkap; alistirma; talim; sondaj aleti; mibzer, eker, ekim makinesi; tohum yatagi; diril, (matkapla delik) açmak, delmek, delik açmak, burgulamak; alistirmak, egitmek, ögretmek, talim yaptirmak; sondalamak, sondaj yapmak, sondajla açmak -
28 slot
yarik, delik; (radyo, vb.) program; oluk, yiv; yarik açmak; (in/into ile) yer ayirmak, yer vermek, vakit ayirmak; delik açmak, yiv açmak -
29 прорубать
несов.; сов. - проруби́тьkeserek / oyarak (geniş) delik açmakпроруба́ть про́рубь — buza oyarak (geniş) delik açmak
доро́га прору́блена в ска́лах — yol kayalar oyularak açılmıştı
-
30 сверлить
1) ( matkapla) delik açmak, delmekсверли́ть до́ску — tahtaya delik açmak
2) перен. kurcalamakэ́та мысль сверли́ла мой мозг — bu fikir zihnimi kurcalayıp duruyordu
-
31 vent
n. kıç (balık, kus), delik, ağız, hava deliği, burun deliği (su samuru), yanardağ ağzı, yarık, yırtmaç, kaçacak delik————————v. açığa vurmak, belli etmek, delik açmak, çıkarmak, havalandırmak, hava almaya çıkmak* * *1. havalandırma yap (v.) 2. kaçış deliği (n.)* * *[vent] 1. noun(a hole to allow air, smoke etc to pass out or in: an air-vent.) delik, ağız2. verb(to give expression or an outlet to (an emotion etc): He was angry with himself and vented his rage on his son by beating him violently.) belirtmek, boşaltmak -
32 puncture
n. patlama, delinme, delme————————v. patlatmak, delmek (lastik), delinmek, patlamak, yıkmak, boşa çıkarmak, boşa çıkmak* * *1. delik aç (v.) 2. delme (n.)* * *1. verb(to make or get a small hole in: Some glass on the road punctured my new tyre.) delik açmak, patlatmak2. noun(a hole in a tyre: My car has had two punctures this week.) ufak delik, patlak -
33 خرز
IخَرَزboncukAnlamı: ortası delik, çoğu yuvarlak ve renkli süs tanesiIIخَرَزَ1. burgulamakAnlamı: burgu ile delmek2. delmekAnlamı: delik açmak, delik duruma getirmek -
34 نقب
Iنَقَبَ1. burgulamakAnlamı: burgu ile delmek2. delmekAnlamı: delik açmak, delik duruma getirmekIIنَقْبdelikAnlamı: dar, küçük açıklık -
35 graben
graben <gräbt, grub, gegraben> ['gra:bən]I vi1) (um\graben) yeri kazmak;sie grub ihre Zähne in den Apfel dişlerini elmaya geçirdiein Loch \graben delik açmak, çukur kazmakIII vrsich jdm ins Gedächtnis \graben bir şey aklına saplanıp kalmak -
36 bore
n. sıkıcı şey, sıkıntı, sıkıcı tip; dert, belâ; delik, oyu; kuyu; çap (mermi), yüksek dalga; sonda; kalibre————————v. sıkmak, can sıkmak, bunaltmak; daraltmak, delmek, delik açmak, oymak; kabak tadı vermek; sondaj yapmak, kafa uzatmak (at)* * *1. sık (v.) 2. del 3. can sıkıcı (n.)* * *[bo:]past tense; = bear I -
37 honeycomb
n. petek————————v. petek şeklinde yapmak, delik deşik etmek, delik açmak* * *bal peteği* * *noun (the mass formed by rows of wax cells in which bees store their honey.) bal peteği -
38 durchbohren
durch|bohrenvon Kugeln durchbohrt kurşunla delik deşik edilmiş -
39 اجتاب
اِجْتابَ1. burgulamakAnlamı: burgu ile delmek2. gezmekAnlamı: hava almak, hoş vakit geçirmek için seyran etmek3. gezinmekAnlamı: eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek4. adımlamak5. dönmekAnlamı: belirli bir yerde dolaşmak6. delmekAnlamı: delik açmak, delik duruma getirmek -
40 بزل
بَزَلَdelmekAnlamı: delik açmak, delik duruma getirmek
См. также в других словарях:
açmak — i, ar 1) Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek Kapıyı açan hizmetçi benim kadın olduğumu anlamadı. S. F. Abasıyanık 2) Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak Örtüyü açmaya mecburum. R. H. Karay 3) Engeli kaldırmak Karla kapanan yolu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik deşik etmek — 1) bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik açmak 2) bir şeyin her yanında delikler açmak Üst üste attığı kurşunlarla hedefin içini delik deşik etmeye başlamıştı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
delmek — i, er 1) Delik açmak, delik duruma getirmek Taşın göze dokunmadığını ve bir parmak aşağıda yanağı deldiğini gördü. P. Safa 2) mec. İncitmek, kırmak Birleşik Sözler ciğerdeldi ağaçdelen gökdelen kardelen kargadelen … Çağatay Osmanlı Sözlük
burgulamak — i Burgu ile delmek, delik açmak Etrafı morarmış gözlerinde garip bir azap, burgulayan, soran, bir türlü ölüme teslim olmayan bir azap vardı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
küskü — is. 1) Taşa veya duvara delik açmak için kullanılan uzun, ağır ve bir ucu sivri demir 2) hlk. Taş kaldırmakta kullanılan uzun demir çubuk veya basit, ağaçtan kaldıraç Taşı tekrar yerine koymazsak balta ve küskü ile onu kaldırır, aşağı yuvarlarız … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak — is., ğı, anat. 1) İnsanda ve birçok omurgalı hayvanda parmak uçlarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka Zarfın ucunu tırnağımla yırttım. A. Gündüz 2) Kanca gibi araçların kıvrık yeri 3) den. Gemi demirinin ucundaki yassı parça 4) Ciltçilikte… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zımbalamak — i 1) Bir şeyin üzerinde zımba ile delik açmak Belki o biletleri zımbalayan delikanlı karnesini ona vermiş, bir de çay içirmiştir. S. F. Abasıyanık 2) argo Bıçaklamak, bıçakla vurmak, öldürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
er — er,erkek, adam I,16, 21, 24, 33, 34, 35, 36. 37, 38, 49, 54, 63, 71, 99, 104, 124, 128, 139, 146, 147, 148 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
NAKB — (C.: Enkâb) Delmek, delik açmak. * Girmek. * Dağ içindeki yol … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçmak — e, ar 1) Hızla koşup bir yere saklanmak Bir tehlike sezdiğin anda hemen eve kaçarsın. H. R. Gürpınar 2) nsz Kimseye bildirmeden bulunduğu yerden ayrılmak, firar etmek Silahını hatta başındaki şapkasını bırakıp kaçıyor. R. E. Ünaydın 3) den… … Çağatay Osmanlı Sözlük