-
1 dürüstlük
siyasi \dürüstlük pol Political Correctness f -
2 dürüstlük
че́стность (ж)* * *озвонч. -ğü1) пра́вильность, ве́рность2) правди́вость, поря́дочность -
3 dürüstlük
дөреслек -
4 dürüstlük
n. honesty, uprightness, probity, correctness, straightforwardness, fairness, righteousness, faithfulness, sincerity, squareness, conscientiousness, correctitude, directness, erectness, evenness, incorruptibility, incorruption, integrity, justice* * *1. honestness 2. honesty 3. incorruptibility 4. righteousness -
5 dürüstlük
إحصاناستقامةتعففحصنشرفصلاحطهارةطهرعدلعفعفافقوام -
6 dürüstlük
1. إحصان [إِحْصان]Anlamı: doğruluk2. استقامة [اِسْتِقَامَة]Anlamı: doğruluk3. تعفف [تَعَفُّف]Anlamı: doğruluk4. حصن [حُصْن]Anlamı: doğruluk5. حصن [حِصْن]Anlamı: doğruluk6. شرف [شَرَف]Anlamı: doğruluk7. صلاح [صَلَاح]Anlamı: doğruluk8. طهارة [طَهَارَة]Anlamı: doğruluk9. طهر [طُهْر]Anlamı: doğruluk10. عدل [عَدْل]Anlamı: doğruluk11. عفاف [عَفَاف]Anlamı: doğruluk12. عف [عَفّ]Anlamı: doğruluk13. قوام [قَوَام]Anlamı: doğruluk -
7 dürüstlük
honesty, frankness, probity, candour, integrity, equity, rectitude -
8 dürüstlük
"honesty; straightforwardness." -
9 siyasi dürüstlük
-
10 katıksız
1) без добавле́ния / доба́вок ( к пище)2) перен. без при́месиkatıksız süt — неразба́вленное молоко́
3) перен. чисте́йший; по́длинныйkatıksız bir dürüstlük — неподде́льная че́стность
-
11 dürüstî
п, dürüstlük (-ğü)1) пра́вильность, ве́рность, безоши́бочность2) че́стность, правди́вость, поря́дочностьdürüstî borcu — долг справедли́вости
katıksız bir dürüstî — неподде́льная че́стность
-
12 doğruluk
1) Richtigkeit f -
13 ismet
-
14 namus
-
15 kim
1. who. 2. whoever. -in arabasına binerse onun türküsünü çağırır. colloq. He´s a self-seeking sycophant.... kim,... kim. shows a woeful lack of something: O kim, dürüstlük kim. He doesn´t have an honest bone in his body. O kim, öğretmenlik kim. He doesn´t know the first thing about teaching. - kime, dum duma. colloq. It´s so chaotic that nobody notices/cares what anybody else is doing. -i kimsesi /ın/ relatives. -e ne? What does it matter to anyone? -e niyet, kime kısmet. colloq. The person for whom something is intended may not always be the person who gets it in the end. - o? Who´s there?/Who is it? - olursa olsun. It doesn´t matter who he is!/There´ll be no exceptions! - oluyor! Just who does he think he is? - vurduya gitmek to be killed or wounded (in a brawl, riot, shoot-out) by an unknown hand.
См. также в других словарях:
dürüstlük — is., ğü Doğruluk Onlardan aynı bağlılığı ve dürüstlüğü beklermiş. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
dürüstlük — is. Düzlük, doğruluq, düzgünlük; dəqiqlik. // Həqiqilik, gerçəklik, səhihlik … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
doğruluk — is., ğu 1) Doğru ve dürüst olma durumu, doğru olana yakışır davranış, dürüstlük, adalet Yazıyı yazana, bu dediklerinin doğruluğuna nasıl inansın okuyucu? N. Cumalı 2) fel. Düşüncenin gerçekle uyuşması, yargı ve önermelerin gerçeğe uygun olması … Çağatay Osmanlı Sözlük
ismet — is., esk., Ar. ˁiṣmet 1) Ahlak kurallarına bağlı kalma durumu, sililik 2) Dürüstlük, temizlik Çocukluğunun ismet ve samimiliğine dayanan bu hatırayı eskisi gibi benliğinin bir köşesinde uykuya yatırmıştı. O. C. Kaygılı Birleşik Sözler harimiismet … Çağatay Osmanlı Sözlük
namus — is., Ar. nāmūs 1) Bir toplum içinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık 2) Dürüstlük, doğruluk Birleşik Sözler namus belası namus borcu namus cinayeti namus davası namus sözü Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
yansızlık — is., ğı Yansız olma durumu, bitaraflık, tarafsızlık Hiç kimseye karşı hiçbir suç işlemedi, bir dürüstlük, bir yansızlık örneği olarak kaldı her zaman. T. Yücel … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerici — sf. Yeren, yerme işini yapan Dürüstlük paravanasının altında yerici ve olumsuz bir akımın gelişme istidadı gösterdiğine dikkat çeker. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihlâs — (A.) [ صﻼﺧا ] içtenlik, dürüstlük … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
istikâmet — (A.) [ ﺖﻡﺎﻘﺘﺱا ] 1. doğruluk. 2. dürüstlük. 3. yön. ♦ istikamet vermek yön vermek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
nâmus — (A.<Yun.) [ سﻮﻡﺎﻥ ] 1. ırz. 2. dürüstlük. 3. yasa … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
savâb — (A.) [ باﻮﺛ ] 1. doğru. 2. dürüstlük … Osmanli Türkçesİ sözlüğü