Перевод: с турецкого на английский

с английского на турецкий

düşünmek

  • 41 için

    1. for: Mazlum sizin için bir hediye getirdi. Mazlum brought you a present. Bunu Şefika için yaptım. I did this for Şefika´s sake. Bu elbise Hamiyet için çok dar. This dress is too small for Hamiyet. Bunun için kaç para verdin? How much money did you pay for this? Sandalı bir saat için kiraladım. I rented the rowboat for an hour. O bizim için konuşur. He´ll speak for us. Sigara içmeyenler için ayrı bir bölüm yok mu? Isn´t there a separate section for nonsmokers? Benim bilet Londra için. My ticket´s for London. Allah aşkı için söyle! For God´s sake tell me! 2. in order to, for the purpose of: Unutmak için içer. He drinks in order to forget. Fadıla´ya o piyanoyu süs olarak kullansın diye değil, çalması için verdi. She gave Fadıla the piano to play, not to use as an ornament. 3. because, on account of, for, owing to: Kar yağdığı için gitmedik. We didn´t go because it was snowing. İşte onun için katılmam. So you see it´s for that reason I won´t join. 4. for, to, in (someone´s) opinion: Onun için çok mühimdi. It was very important to her. 5. about, concerning, with regard to (usually used with demek, düşünmek, or söylemek): Bu sözlük için ne düşünüyorsunuz? What do you think about this dictionary? Raşit için intihar etti diyorlar. They are saying that Raşit committed suicide. II. Sultan Mehmet için Fatih derler. They call Sultan Mehmet II ´´the Conqueror.´´ Nuriye için nasıl böyle bir şey söyleyebildi? How could he have said such a thing about Nuriye?

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > için

  • 42 işkembe

    "1. rumen, paunch. 2. tripe (food). -den atmak/söylemek /ı/ slang to make up (a story); to exaggerate. - çorbası tripe soup. -sini düşünmek colloq. to think only of one´s stomach. - suratlı colloq. (someone) whose face is badly pocked. -sini şişirmek colloq. to make a pig of oneself."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > işkembe

  • 43 kara

    "1. black. 2. dark-complexioned, swarthy. 3. phot. negative. 4. bad; unlucky. -lar bağlamak to put on mourning; to wear mourning. - beniz/benizli swarthy, dark-complexioned. - cahil grossly ignorant. - cümle colloq. the four arithmetical operations. - çalı person who breaks up a friendship by carrying tales. - çalmak /a/ to slander. -ları çıkarmak to come out of mourning. - damaklı obstinate. - damar anat. vein. -sı elinde slanderer, maligner. - et lean meat. -lar giymek to put on mourning; to wear mourning. - gün black day; time of trouble. - gün dostu true friend, friend who sticks by you when you´re in trouble. - haber news of a death or disaster. -/kötü haber tez duyulur. proverb Bad news travels fast. - haberci bringer of bad news. - kaplı kitap colloq. 1. one´s chief reference book, one´s bible. 2. law book. - kara düşünmek to brood. - kaş (someone) who has big black eyebrows. (aralarından) - kedi geçmek (for two friends) to start behaving coolly to each other. - kuru swarthy and skinny. - kuvvet the forces supporting reaction and religious fanaticism. - liste blacklist. - listeye almak /ı/ to blacklist. - maşa small, dark, and thin girl or woman. - mizah black humor. - oğlan 1. swarthy boy. 2. gypsy. - sakız pitch. - sürmek /a/ to slander, blacken (someone´s) reputation. - tahta blackboard. - talih misfortune, bad luck. - toprak black soil, chernozem. - yağız swarthy (young man). - yas deep mourning. - yüz dishonor, disgrace, ignominy. - yüzlü dishonored, disgraced, in disgrace."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > kara

  • 44 kötü

    "1. bad. 2. worthless, poor in quality. 3. evil, wicked. 4. angrily; malevolently; maliciously. 5. colloq. really (used as an intensifier): Kötü acıyor. It really hurts. - adam cin. heavy, bad man, villain. - beslenme malnutrition. -ye boğmak /ı/ slang to deceive, trick, cheat (someone). - emilim malabsorption. - günler hard times. - haber tez duyulur. proverb Bad news travels fast. - kadın prostitute, scarlet woman. - kişi olmak to become the target of someone´s/others´ dislike, be regarded as the person who´s in the wrong. - kötü angrily; malevolently; maliciously. - kötü düşünmek to brood, think of troubling things. -ye kullanmak /ı/ to misuse (one´s authority); to abuse, take unfair advantage of. - söz insanı dininden çıkarır, (tatlı söz yılanı ininden çıkarır). proverb Harsh words only make people angry (but sweet words can charm a snake from its hole). - yola düşmek/sapmak 1. to become a prostitute. 2. to stray from the straight and narrow, begin to live immorally."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > kötü

  • 45 külah

    1. conical hat. 2. paper cone (used as a bag). 3. (ice-cream) cone. 4. colloq. trick. 5. spire (surmounting a minaret or tower). Ali´nin -ını Veli´ye, Veli´nin külahını Ali´ye giydirmek colloq. to rob Peter to pay Paul. -ıma anlat/dinlet! Tell me another one!/I don´t believe a bit of it! -ları değişmek/değiştirmek colloq. to have a falling-out, quarrel with each other. - giydirmek /a/ to play a trick on. -ını havaya atmak to be very happy, be on cloud nine. - kapmak to get an important job through chicanery. -ını önüne koyup/alıp düşünmek to think about a matter long and hard, chew something over. - peşinde olmak to try to gain an important post through chicanery. - sallamak /a/ to truckle to, toady to. -ını ters giydirmek /a/ 1. to make (someone) regret something, teach (someone) a thing or two. 2. to be a real fox, be someone one must be wary of.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > külah

  • 46 pis

    "1. dirty, filthy, unclean, foul; contaminated. 2. abominable, foul, nasty, disgusting, vile, beastly. 3. foul, obscene; profane. 4. snide, nasty; cheap, low-down. 5. obscenely; profanely. - ağızlı foul-mouthed. - pis bakmak /a/ to look at (someone) in an irritating (exasperating, aggravating) way. - pis düşünmek to brood unhappily. - pis gülmek to grin, chuckle, or laugh unpleasantly (as if one is rejoicing in another´s misfortune). -i pisine in vain, uselessly, for nothing."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > pis

  • 47 son

    "1. end, conclusion, termination. 2. last; final; the most recent. 3. afterbirth; placenta. 4. lastly, last, at the end, after all the others. -unda finally, in the end. -dan bir evvelki penultimate. - bulmak to end, come to an end. - defa 1. last time. 2. for the last time. - derece exceedingly, extremely. -unu düşünmek /ın/ to consider how (something) may end. -a erdirmek /ı/ to conclude, complete. -unu getirmek /ın/ to bring (something) to a successful conclusion. - gürlüğü ease and comfort attained in one´s old age. -a kalan dona kalır. proverb A slowpoke gets left out in the cold./Slothful people lose out. - kozunu oynamak to play one´s last card, make use of one´s last advantage. - pişmanlık fayda vermez/etmez. proverb Regret is futile. - posta colloq. 1. the last time. 2. for the last time. - söz the last word, the final decision. - tahlilde in the final analysis. - turfanda the last of the season (refers to a particular vegetable or fruit). - uyarı ultimatum. - vermek /a/ to bring (something) to an end; to put an end to (something)."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > son

  • 48 sonra

    1. later, afterwards, then. 2. /dan/ after: ondan sonra after that. 3. otherwise, or else. 4. what follows, the rest: İşin sonrası kolay. The rest of the job´s easy. 5. a later time: Bunu sonraya bırakmalı. This ought to be left for a later time. -ya atmak/bırakmak /ı/ to postpone, put off. -sını/-yı düşünmek to think of what will happen later. -sı sağlık. colloq. 1. That´s all!/That´s the long and short of it! 2. Never mind!/Forget it!

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > sonra

См. также в других словарях:

  • düşünmek — i 1) Aklından geçirmek, göz önüne getirmek Ezberi düşünmekten, söylediklerimizin anlamını düşünmezdik. Ç. Altan 2) de Bir sonuca varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki ilgilerden yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arpacı kumrusu gibi düşünmek — ne yapacağını bilmeyerek derin derin düşünmek Bak, o şoförün yanında arpacı kumrusu gibi düşünen maarif müdürü beye. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • derin derin düşünmek — 1) üzüntülü bir biçimde düşünceye dalmak 2) çok fazla düşünmek Bu durum huzurumu bozmakla kalmıyor, beni derin derin düşünmeye de zorluyordu. A. Ümit …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düşünüp (veya düşünmek) taşınmak — konuyu bütün yönleriyle inceleyip ona göre davranmak, iyice düşünmek Düşünün taşının, yarın öbür gün cevap ve imza bekliyoruz. R. E. Ünaydın …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ince düşünmek — çok detaylı bir biçimde düşünmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • koyu koyu düşünmek — uzun uzun veya derin derin düşünmek Nereye gideceğimi, ne yapacağımı koyu koyu düşünmeye başladığım güne kadar silah elimden düşmemiştir. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işkembesini düşünmek — tkz. öncelikle karın doyurmayı düşünmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iki eli şakaklarında düşünmek — derin derin düşünmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pis pis düşünmek — derin ve üzüntülü düşünceye dalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kara kara düşünmek — çok üzüntülü olmak, düşünceye dalmak Kara kara düşünmeye başladım, böyle bir toplantıyı, kim, hangi kurum destekleyecekti? M. C. Anday …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kötü kötü düşünmek — üzüntülü düşüncelere dalmak Bir yıldırım gelse de beni de yok etse bari diye kötü kötü düşündüğü oluyordu. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»