-
1 dökmek
-
2 dökmek
dökmek <- er> v/t gießen (-e in, auf A); streuen; schütten (-e in, auf A); Abfälle leiten (-e in A); Gebäck backen; Haare fallen lassen (-e bis auf A); Mülleimer, Papierkorb leeren, ausschütten (a fig Herz); Metall gießen; Tränen vergießen; Truppen werfen (-e z.B. an die Grenze); in der Prüfung durchfallen lassen; schriftlich niederlegen, erfassen; einer Sache (D) eine (bestimmte) Wendung geben;hastalık bütün saçını döktü die Krankheit hat bei ihm ( oder ihr) völligen Haarausfall verursacht -
3 dökmek
вылива́ть вы́сыпать посыпа́ть* * *-er -i, -e1) лить, вылива́ть, пролива́тьateşe su dökmek — залива́ть ого́нь водо́й
çiçeklere su dökmek — полива́ть цветы́
göz yaşı dökmek — пролива́ть слёзы
ter dökmek — облива́ться по́том
2) сы́пать, насы́пать; высыпа́тьbuğdayı ambara dökmek — засы́пать пшени́цу в амба́р
tavuklara yem dökmek — насы́пать ку́рам корм
3) роня́ть (листья и т. п.); лиша́ться (перьев и т. п.); линя́ть ( о животных)ağaç yapraklarını döküyor — дере́вья роня́ют ли́стья
hastalık bütün saçını döktü — у него́ по́сле боле́зни все во́лосы вы́лезли
tavuk tüyünü döküyor — ку́рица линя́ет
4) появля́ться, высыпа́ть (о сыпи, нарывах и т. п.)kırmızı lekeler döktü — вы́ступили кра́сные пя́тна, покры́лся кра́сными пя́тнами
5) вытряса́ть, вытря́хивать ( содержимое)sigara tablasını dökmek — вы́тряхнуть пе́пельницу
6) лить в фо́рму, отлива́ть (металл и т. п.)harf dökmek — отлива́ть ли́теры
top dökmek — отлива́ть пу́шки
7) печь, жа́рить ( на сковороде)kadayif dökmek — печь [сла́дкие] по́нчики
lokma dökmek — печь [сла́дкие] пы́шки
8) отдава́ть ( в большом количестве)çoluk çocuğa paralar döküyordu — он расхо́довал на семью́ больши́е де́ньги
sınıra asker dökmek — сосредото́чивать войска́ на грани́це
9) [при]дава́ть друго́й вид; дава́ть друго́е направле́ние (разговору, делу и т. п.)işi alaya dökmeyin — не превраща́йте де́ло в шу́тку
10) разг. провали́ть [мно́гих] на экза́менахsınıfın yarısını döktüler — полови́ну кла́сса сре́зали [на экза́менах]
11) вы́броситьsatılmayan balıkları denize döktüler — не про́данные ры́бы вы́бросили в мо́ре
12) перен. излива́ть; излага́тьbütün hesapları kâğıda döktüler — все расчёты изложи́ли на бума́ге
derdini döktü — она́ излила́ го́ре
•• -
4 dökmek
2) (bir şeyin içine sıvı bir şeyi dökmek) хэгъэхъон, ХЭКIЭН, хэкIутэн4) (dıştan içe sıvı bir şeyi dökmek) игъэхъон/игъэхъуэн (регъахъо/ ирегъахъуэ), ИКIЭН (рекIэ/ ирекIэ), ИКIУТЭН (рекIутэ/ ирекIутэ)5) (içten dışa kuru bir şeyi dökmek) итэкъун/икIутын, щIэкIутын6) (içten dışa sıvı bir şeyi dökmek) икIутын, ИКIЫКIЫН8) (ileriye doğru kuru bir şeyi dökmek) ТЭКЪУН (ЕТЭКЪУ) -
5 dökmek
v. pour, pour out, pour out of, pour from, empty, diffuse, spill, shed, unbosom, deplenish, deplete, dump, effuse, shower, slop, slosh on, teem, tip over--------dökmek (demir)v. found--------dökmek (deri)kabuk dökmek (deri (tüy))--------dökmek (çöp)v. tip* * *pour -
6 dökmek
лить, сыпать, выплавлять, выливать, плавить, пролить, разлить, отливать, насыпатьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > dökmek
-
7 dökmek
агызу; салу; түгү -
8 dökmek
rijandin--------rêjtin--------rû kirin--------velokirin--------weşan -
9 dökmek
Tökmək -
10 dökmek
lać; nalewać -
11 dökmek
(döker)В1) лить, вылива́ть, пролива́ть2) сы́пать, насыпа́ть; высыпа́ть; просыпа́ть3) роня́ть (листья и т. п.); лиша́ться (перьев и т. п.); линя́ть (о животных, птицах и т. п.)4) появля́ться, высыпа́ть (о сыпи, нарывах и т. п.)5) опора́жнивать, вытря́хивать, вынима́ть (содержимое)6) лить в фо́рму, отлива́ть (металл и т. п.)7) печь, жа́рить (на сковороде)8) отправля́ть, направля́ть (в большом количестве) -
12 dökmek
итэкъун -
13 dökmek
gießen, schütten -
14 dökmek
أدفقأراقأسجمأفاضأفرغأنزحأهرقاستقلبعثربعزقبقبقثرثرحملخذفدفقدهقرمىزجزغلسبكسجمسفحصبصرفصفرطرحفرغفضقذفقولبمذرنزحهمر -
15 dökmek
1. أدفق [أَدْفَقَ]2. أسجم [أَسْجَمَ]3. أفاض [أَفَاضَ]4. أفرغ [أَفْرَغَ]5. أفرغ [أَفْرَغَ]6. أنزح [أَنْزَحَ]7. أهرق [أَهْرَقَ]8. استقل [اِسْتَقَلَّ]Anlamı: bir yere çokça bir şey yığmak, taşımak9. بعثر [بَعْثَرَ]Anlamı: serpmek, saçmak10. بعزق [بَعْزَقَ]Anlamı: serpmek, saçmak11. بقبق [بَقْبَقَ]Anlamı: çok söylemek12. ثرثر [ثَرْثَرَ]Anlamı: çok söylemek13. حمل [حَمَلَ]Anlamı: bir yere çokça bir şey yığmak, taşımak14. خذف [خَذَفَ]Anlamı: akıtmak, düşürmek15. دفق [دَفَقَ]16. دهق [دَهَقَ]17. رمى [رَمَى]Anlamı: akıtmak, düşürmek18. زج [زَجَّ]Anlamı: akıtmak, düşürmek19. زغل [زَغَلَ]20. سبك [سَبَّكَ]21. سجم [سَجَمَ]22. سفح [سَفَحَ]23. صب [صَبَّ]Anlamı: maden, mum eriyiği gibi şeyleri kalıba akıtarak biçim vermek24. صب [صَبَّ]25. صرف [صَرَّفَ]26. صفر [صَفَّرَ]27. طرح [طَرَحَ]Anlamı: akıtmak, düşürmek28. فرغ [فَرَّغَ]29. فض [فَضَّ]Anlamı: serpmek, saçmak30. قذف [قَذَفَ]Anlamı: akıtmak, düşürmek31. قولب [قَوْلَب]Anlamı: maden, mum eriyiği gibi şeyleri kalıba akıtarak biçim vermek32. مذر [مَذَّرَ]Anlamı: serpmek, saçmak33. نزح [نَزَحَ]34. همر [هَمَرَ] -
16 dökmek
"to pour (out), to spill, to slop; to empty, to tip; (saç, kýl, vb.) to cast; to shed" -
17 dökmek
"1. /ı/ to pour, pour out. 2. /ı/ to spill. 3. /ı/ to throw out, spill out as waste. 4. /ı/ to scatter. 5. /ı/ to shed. 6. /ı/ to pour into a mold; to cast. 7. /ı/ to pour (into a pan of hot oil and cook). 8. /ı/ to empty (a container). 9. /ı/ to let (one´s hair) hang freely. 10. /ı/ to pour out (one´s troubles, one´s story, secrets). 11. /ı/ to fail (a lot of students in a class). 12. /ı, a/ to spend (a lot of money) on. 13. to have (spots, freckles, pimples) break out on one´s skin. döke saça in a spilling manner, spilling around." -
18 dökmek
tökmək -
19 dökmek
cieknąć; przeciekać; rozlać; rozlewać; rozsypać; sączyć; wylewać -
20 dökmek
lít; nasypat; vlévat
См. также в других словарях:
dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yem dökmek (veya koymak) — 1) avlanılacak hayvanları bir yere çekmek için yiyecek dökmek 2) mec. aldatabilmek için inanç verici davranışta bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
lokma dökmek — 1) lokma tatlısı yapmak Sonra arkasından lokma filan dökmek değil a, bir Yasin, bir Fatihacık bile okuyan bulunmaz. Ö. Seyfettin 2) konuk için yemek hazırlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sayıp dökmek — ne var ne yok, hepsini söylemek Böyle misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil, sütunlar dolar. R. E. Ünaydın … Çağatay Osmanlı Sözlük
iç dökmek — içini dökmek Akşamları ikişer üçer kadeh içer, karşılıklı iç dökerdik. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydana dökmek — hepsini sergilemek, ortaya dökmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
derdini dökmek — derdini, sıkıntılarını ayrıntılı olarak anlatmak, dile getirmek Efendinin ona ihtiyacı en ziyade kendi derdini dökmek, kalbini boşaltmak içindi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
içini dökmek — 1) derdini anlatmak, iç dünyasındaki duygu ve düşüncelerini bir bir anlatmak Rakım güldü, bu manastır kaçkını eski gâvura içini dökmekten lezzet alıyordu. H. E. Adıvar 2) ferahlamak, rahatlamak Bu yazıyı niçin yazıyorum? Biraz içimi dökmek, bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alın teri dökmek — çok emek vermek, zahmetli bir iş görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakla dökmek (veya atmak) — bakla ile fala bakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dem dökmek — kadınlar aybaşında kan yitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük