-
1 atmak
1. أرمى [أَرْمَى]2. أفرد [أَفْرَدَ]Anlamı: (bir kimseyi) uzaklaştırmak, göndermek, ilgisini kesmek3. بعد [بَعَّدَ]Anlamı: (bir kimseyi) uzaklaştırmak, göndermek, ilgisini kesmek4. ترك [تَرَكَ]Anlamı: bir şeyi bırakmak, terk etmek5. خذف [خَذَفَ]6. رمى [رَمَى]7. زج [زَجَّ]8. طرح [طَرَحَ]9. عتل [عَتَلَ]10. عزل [عَزَلَ]Anlamı: (bir kimseyi) uzaklaştırmak, göndermek, ilgisini kesmek11. قذف [قَذَفَ]12. نقل [نَقَلَ]13. وضع [وَضَعَ]Anlamı: bir şeyi yere doğru bırakmak14. وطد [وَطَدَ]Anlamı: bir şeyi yere doğru bırakmak -
2 çekimlemek
1. اجتذب [اِجْتَذَبَ]2. جبذ [جَبَذَ] -
3 dikmek
1. خاط [خاطَ]Anlamı: yırtılmış kumaş, deri yara vb. yi iğneye geçirilmiş iplikle tuturmak2. خيط [خَيَّط]Anlamı: yırtılmış kumaş, deri yara vb. yi iğneye geçirilmiş iplikle tuturmak3. نصب [نَصَبَ]Anlamı: bir cismi dik olarak durdurmak4. نصب [نَصَّبَ]Anlamı: bir cismi dik olarak durdurmak -
4 akan yıldız
نيزك [نَيْزَك]Anlamı: güneş sistemine bağlı kesin yörüngesi bulunmayan küçük gök cismi, şahap, meteor -
5 ay
1. شهر [شَهْر]Anlamı: yılın on iki bölümünden her biri2. قمر [قَمَر]Anlamı: yer yuvarlağının uydusu olan gök cismi, kamer -
6 çekim
جاذبية [جاذِبيَّة] -
7 güneş
شمس [شَمْس] -
8 kenet
ملزم [مِلْزَم] -
9 kuyruklu yıldız
مذنب [مُذَنَّب] -
10 yüzey
سطح [سَطْح]
См. также в других словарях:
gök cismi — is., gök b. Gökyüzünde bulunan güneş, ay, gezegenler, kuyruklu yıldızlar, bulutsular vb. cisimlere verilen ortak ad … Çağatay Osmanlı Sözlük
ismi var cismi yok — 1) sözü edilen ancak gerçekte var olmayan 2) adı olmasına karşın görevini, etkinliğini yerine getirmeyen … Çağatay Osmanlı Sözlük
MA'DUM-ÜL CİSİM — Cismi olmayan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜCESSEM(E) — Cismi olan. Dış duygularımızla bilinip varlığından haberdar olduğumuz şey. Varlığı görünen. Cisimlenmiş olan. Bir şekli gösteren. Uzunluğu, genişliği ve kalınlığı olan cisim. Şekillenmi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
açısal hız — is., fiz. Hareket eden bir cismi duran bir noktaya birleştiren doğru parçasının birim zamanda taradığı açı … Çağatay Osmanlı Sözlük
açısal uzaklık — is., ğı, gök b. İki cismi gözlemciye birleştiren doğrular arasındaki açı … Çağatay Osmanlı Sözlük
alan hızı — is., fiz. Hareket eden bir cismi, duran bir noktaya birleştiren doğru parçasının birim zamanda taradığı alan … Çağatay Osmanlı Sözlük
atmak — i, e, ar 1) Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak Taşı suya atmak. 2) Bir şeyi yere doğru bırakmak 3) Bir kimsenin ilişiğini kesmek Adamcağızı berbat bir yere attılar. 4) e, nsz Koymak Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. B. Felek 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ay — 1. ünl. Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz Ay! Sen mi idin? Ay, ne güzel! 2. is., gök b. 1) Dünyanın uydusu olan gök cismi, kamer 2) Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre 3) Yılın on iki bölümünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayrıklık — is., ğı 1) Ayrıklı olma durumu, ayrı tutma, ayrı tutulma, istisna 2) gök b. Elips, daire, parabol, hiperbol vb. bir konik üzerinde hareket eden cismi, odağa veya merkeze birleştiren doğrunun büyük eksen ile yaptığı açı 3) fel. Kaplamları… … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyütme — is. 1) Büyütmek işi 2) Birisi tarafından yetiştirilmiş kimse O, filancanın büyütmesidir. 3) gök b. Uzakta duran cisimlere dürbün vb. bir araçla bakıldığında cismi gören açının çıplak gözle bakıldığı zamanki açıya oranı … Çağatay Osmanlı Sözlük