-
1 نصب
Iنَصَب1. güçsüzlükAnlamı: güçsüz olma durumu2. emekAnlamı: çok çalışmak, sa'y3. zahmetAnlamı: sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet4. bitkinlikAnlamı: bitkin olma durumuIIنَصَبَdikmekAnlamı: bir cismi dik olarak durdurmakنَصِبَ1. köpeklemekAnlamı: çok yorulmak2. didinmekIVنَصْبhokkabazlıkAnlamı: yalan dolanla görülen işVنُصُب1. sanemAnlamı: put2. heykelAnlamı: taş, bakır gibi maddelerden yontulan eser, yontu3. put4. anıtAnlamı: önemli ve çok değerli bir eserVIنُصْب1. sanemAnlamı: put2. heykelAnlamı: taş, bakır gibi maddelerden yontulan eser, yontu3. putنَصَّبَ1. görevlendirmekAnlamı: birine bir görev vermek, tavzif etmek2. atamakAnlamı: birini bir göreve getirmek, tayin etmek3. dikmekAnlamı: bir cismi dik olarak durdurmak -
2 أرمى
-
3 اجتذب
اِجْتَذَبَ1. çekimlemek2. cezp etmekAnlamı: bağlamak, kendine çekmek -
4 جاذبية
جاذِبيَّة1. albeniAnlamı: alım, çekicilik, cazibe2. çekicilikAnlamı: çekici olma durumu3. alımAnlamı: almak ışı, ğönlü çeken durum, cazibe4. çekim -
5 جبذ
جَبَذَ1. çekimlemek2. cezp etmekAnlamı: bağlamak, kendine çekmek -
6 خذف
خَذَفَ1. fırlatmakAnlamı: hızla atmak2. atmak3. dökmekAnlamı: akıtmak, düşürmek4. atışAnlamı: atmak işi veya biçimi -
7 رمى
رَمَى1. fırlatmakAnlamı: hızla atmak2. atışAnlamı: atmak işi veya biçimi3. atmak4. dökmekAnlamı: akıtmak, düşürmek -
8 زج
زَجَّ1. fırlatmakAnlamı: hızla atmak2. dökmekAnlamı: akıtmak, düşürmek3. atışAnlamı: atmak işi veya biçimi4. atmak -
9 سطح
Iسَطَحَ1. sermekAnlamı: açarak yaymak veya döşemek2. düzlemekAnlamı: düzlem durumuna getirmekIIسَطْح1. ön yüz2. satıhAnlamı: yüz, yüzey3. yüzeyسَطَّحَ1. sermekAnlamı: açarak yaymak veya döşemek2. düzlemekAnlamı: düzlem durumuna getirmek -
10 شمس
IشَمْسgüneşIIشَمَّسَgüneşlenmek -
11 طرح
Iطَرَحَ1. fırlatmakAnlamı: hızla atmak2. atmak3. atışAnlamı: atmak işi veya biçimi4. dökmekAnlamı: akıtmak, düşürmekIIطَرْحtarhAnlamı: çıkarma -
12 قذف
Iقَذَفَ1. fırlatmakAnlamı: hızla atmak2. atmak3. dökmekAnlamı: akıtmak, düşürmek4. atışAnlamı: atmak işi veya biçimiIIقَذْف1. hicivAnlamı: yergi, bir kimseyi yermek için taşlama, hicviye, satir2. zemAnlamı: bir kimseyi kötüleme, yerme, yergi -
13 قمر
Iقَمَر1. ayAnlamı: yer yuvarlağının uydusu olan gök cismi, kamer2. kamerAnlamı: ay3. uyduAnlamı: küçük gezegen, peykIIقَمِرmehtaplıAnlamı: mehtabı olan -
14 مذنب
Iمُذْنِب1. kabahatliAnlamı: kabahati olan, kusurlu2. falsoluAnlamı: yanlış, hatalı, kusurlu3. günahkârAnlamı: günah işlemiş, günahlı olan4. kusurluAnlamı: kusuru olanIIمُذَنَّب1. kuyrukluAnlamı: kuyruğu olan2. kuyruklu yıldız -
15 ملزم
IمُلْزَمkayıtlıAnlamı: şarta bağlı olanIIمِلْزَم1. mengeneAnlamı: bir çeşit sıkıştırıcı alet2. kenet -
16 نيزك
نَيْزَكakan yıldızAnlamı: güneş sistemine bağlı kesin yörüngesi bulunmayan küçük gök cismi, şahap, meteor
См. также в других словарях:
gök cismi — is., gök b. Gökyüzünde bulunan güneş, ay, gezegenler, kuyruklu yıldızlar, bulutsular vb. cisimlere verilen ortak ad … Çağatay Osmanlı Sözlük
ismi var cismi yok — 1) sözü edilen ancak gerçekte var olmayan 2) adı olmasına karşın görevini, etkinliğini yerine getirmeyen … Çağatay Osmanlı Sözlük
MA'DUM-ÜL CİSİM — Cismi olmayan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜCESSEM(E) — Cismi olan. Dış duygularımızla bilinip varlığından haberdar olduğumuz şey. Varlığı görünen. Cisimlenmiş olan. Bir şekli gösteren. Uzunluğu, genişliği ve kalınlığı olan cisim. Şekillenmi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
açısal hız — is., fiz. Hareket eden bir cismi duran bir noktaya birleştiren doğru parçasının birim zamanda taradığı açı … Çağatay Osmanlı Sözlük
açısal uzaklık — is., ğı, gök b. İki cismi gözlemciye birleştiren doğrular arasındaki açı … Çağatay Osmanlı Sözlük
alan hızı — is., fiz. Hareket eden bir cismi, duran bir noktaya birleştiren doğru parçasının birim zamanda taradığı alan … Çağatay Osmanlı Sözlük
atmak — i, e, ar 1) Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak Taşı suya atmak. 2) Bir şeyi yere doğru bırakmak 3) Bir kimsenin ilişiğini kesmek Adamcağızı berbat bir yere attılar. 4) e, nsz Koymak Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. B. Felek 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ay — 1. ünl. Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz Ay! Sen mi idin? Ay, ne güzel! 2. is., gök b. 1) Dünyanın uydusu olan gök cismi, kamer 2) Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre 3) Yılın on iki bölümünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayrıklık — is., ğı 1) Ayrıklı olma durumu, ayrı tutma, ayrı tutulma, istisna 2) gök b. Elips, daire, parabol, hiperbol vb. bir konik üzerinde hareket eden cismi, odağa veya merkeze birleştiren doğrunun büyük eksen ile yaptığı açı 3) fel. Kaplamları… … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyütme — is. 1) Büyütmek işi 2) Birisi tarafından yetiştirilmiş kimse O, filancanın büyütmesidir. 3) gök b. Uzakta duran cisimlere dürbün vb. bir araçla bakıldığında cismi gören açının çıplak gözle bakıldığı zamanki açıya oranı … Çağatay Osmanlı Sözlük