Перевод: со всех языков на английский

с английского на все языки

canlanmak

  • 1 canlanmak

    v. brighten, come to life, liven up, liven, revive, freshen, refresh, brighten up, rouse, bestir oneself, buck up, kindle, perk, perk oneself, perk oneself up, perk up, quicken, rouse oneself, rouse up, stir, wake, wake up
    --------
    canlanmak (piyasa)
    v. firm

    Turkish-English dictionary > canlanmak

  • 2 canlanmak

    "to come to life; to liven up, to perk up"

    İngilizce Sözlük Türkçe > canlanmak

  • 3 canlanmak

    "1. to come to life, be animated; to be revived, be resuscitated. 2. to be refreshed,be enlivened. 3. to become active, boom."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > canlanmak

  • 4 canlanmamak

    v. (neg. form of canlanmak) brighten, come to life, liven up, liven, revive, freshen, refresh, brighten up, rouse, bestir oneself, buck up, kindle, perk, perk oneself, perk oneself up, perk up, quicken, rouse oneself, rouse up, stir, wake, wake up

    Turkish-English dictionary > canlanmamak

См. также в других словарях:

  • canlanmak — nsz 1) Gücü artmak, diri duruma gelmek Biraz oyalandıktan sonra canlanan parmaklarını beyaz tuşlarda koşturarak çalmaya başladı. P. Safa 2) de Depreşmek Bir kere gözlerime baksanız anlardınız / Sizin için kalbimde canlanan emelleri. N. H. Onan 3) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • can gelmek — canlanmak, güçlenmek Vücudumuza serinlik, ferahlık yayılıyor / Kan verilen bir yaralı imişçesine cismime can geliyor. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canlanıvermek — nsz Çabucak canlanmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canlanma — is. Canlanmak işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dirilmek — nsz 1) Güçlenip canlanmak Bir bardak suyu içince dirildi. 2) Bitki solmuş, pörsümüş durumdayken yeniden canlılık kazanmak, diri duruma gelmek 3) Hasta yeniden sağlığını kazanmak, iyileşmek 4) Öldüğü sanılan şey canlılık kazanmak Masal bu, ölüyken …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hararetlenmek — nsz 1) Isısı artmak 2) Canlanmak, kızışmak Tartışma hararetlendi. Şakir Bey arkasından gelerek fikrini müdafaa için hararetleniyordu. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tazeleşmek — nsz Taze bir durum almak, canlanmak, gençleşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tecessüm etmek — 1) boyut kazanmak, cisimlenmek, belirmek 2) görünmeye başlamak 3) canlanmak Olay olduğu gibi gözümün önünde tecessüm ediyor …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • renk gelmek — (bir şeye) renklenmek, canlanmak Sarı yanaklarına hafif bir renk geldi. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gayrete gelmek — bir işi yapmaya veya bitirmeye özenmek; canlanmak Ekmeğini zeytinyağına banıp öyle lezzetli bir yiyişi vardı ki ben de gayrete gelmiştim onunla. Y. Z. Ortaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • benzine kan gelmek (veya benzi kanlanmak) — sağlıklı duruma gelmek, canlanmak Yirmi dört saat evvel Allah tan ziyade Abdülhamit ten korkan kâtiplerin henüz benizlerine kan gelmemişti. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»