-
1 bulunmak
viçantası dün bulundu seine Tasche wurde gestern gefunden2) sich befinden, anwesend seinçaresiz bir durumda \bulunmak sich in einer ausweglosen Lage befindenorada bulunan herkes alle, die dort sind3) gözlemde \bulunmak Beobachtungen anstellenvaatte \bulunmak ein Versprechen geben -
2 bulunmak
1. pass von bulmak;bulunmuş eşya deposu Fundbüro n2. v/r sich befinden; sich aufhalten; vorhanden sein;sizde … bulunur mu? führen/haben Sie …? boş bulundum ich war etwas abwesend (und habe mich erschreckt)3. als Hilfsverb: haben/sein;başlamış bulundum ich habe nun einmal angefangen -
3 bulunmak
1) укъагъотын/ укъагъуэтын2) (evde bulunuyor olmak) ИСЫН 1./ щIэсын (унэм bulunmak) (Ар гъэпсэфыгъо мафэрэ унэм есы: O, tatil günlerinde evde bulunur/oturur: Ар гъэпсэхугъуэ махуэрэ унэм щIосыр)3) (evde; bulunuyor durumda olmak) ИСЫН 2./ щIэсын (ИС(щ)/ щIэсщ) (УНЭМ СИС(щ)/ сыщIэсщ: evdeyim; bulunmak УИС(щ)/ ущIэсщ: evdesin; bulunmak ИС(щ)/ щIэсщ: evdedir)4) (geçmişte bulunmak) ЩЫIЭГЪЭН5) (halen bulunmak) ЩЫIЭН -
4 bulunmak
име́ться находи́ться побыва́ть прису́тствовать* * *1.1) найти́сь, отыска́тьсяbavul bulundu — чемода́н нашёлся
2) быть, находи́тьсяzmirde bulundunuz mu hiç? — Вы когда́-нибудь бы́ли в Изми́ре
3) име́ться, быть в нали́чии2.bulunmadığı için — за отсу́тствием, за неиме́нием
выступает в роли вспом. глаголаboş bulunmak — быть свобо́дным
dalgın bulunmak — быть рассе́янным
hazır bulunmak — а) прису́тствовать; б) быть гото́вым
-
5 bulunmak
bulunmuş eşya deposu — бюро́ нахо́док
2) находи́ться, прису́тствовать3) име́ться, быть в нали́чии4) Д быть поле́зным кому, помога́ть5) выступает в роли вспом. глагола «быть»boş bulunmak — быть свобо́дным
hazır bulunmak — а) прису́тствовать; б) быть нагото́ве
6) с именем в местн. падеже играет роль вспом. глагола «де́лать»beyanatta bulunmak — де́лать заявле́ние
-
6 bulunmak
v. be, exist, stand, be present, be situated, have, present oneself, reside--------bulunmak (eşya)v. turn up--------bulunmak (iltifat)v. present -
7 bulunmak
табылу -
8 bulunmak
peyda bûn -
9 bulunmak
1. Olmaq; yerləşmək2. Tapılmaq -
10 bulunmak
щыIэн -
11 bulunmak
توافرتوفر -
12 bulunmak
1. توافر [تَوَافَرَ]Anlamı: bulmak işine konu olmak2. توفر [تَوَفَّرَ]Anlamı: bulmak işine konu olmak -
13 bulunmak
"to be found; to be discovered; to be, to exist; to lie; to turn up; to attend, to be present (at)" -
14 bulunmak
1. to be found: Kaybettiğin para bulundu. The money you lost has been found. 2. /da/ to be present, be: Şimdi Ankara´da bulunuyor. She´s in Ankara now. 3. /a/ used with a verbal noun: Ona bir ricada bulundum. I made a request of him. Onlara bir teklifte bulundum. I made a proposal to them. -
15 bulunmak
1) tapılmaq; 2) olmaq, yerləşmək; siz akşamları nerede bulunursunuz? siz axşamlar harada olunursunuz?bulunmaq, olmaq, tapılmaq, yerləşmək -
16 başında bulunmak
= başta bulunmak находи́ться во главе́, быть руководи́телем -
17 başta bulunmak
-
18 medhaldar bulunmak
arapça-farsça-türkçe parmağı olmak; müdahalesi bulunmak. medhedilmek övülmek. medhetmek övmek. -
19 çorbada tozu / maydanozu bulunmak
быть прича́стным к чему -
20 eylemde bulunmak
де́йствовать
См. также в других словарях:
bulunmak — II, 143 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bulunmak — nsz 1) Bulma işine konu olmak Yerde para bulundu. 2) de Herhangi bir durumda olmak Hayırlı bir işe yardımda bulunmuş oluyorsunuz. R. H. Karay 3) de Bir yerde olmak İçinde bulunduğumuz tarihte Osmanlı Devleti nin temelleri çökmüş, ömrü tamam… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hazır bulunmak (veya olmak) — 1) (bir yerde) bir yerde var olmak, kendi bulunmak 2) (bir yerde) bir şeyi hemen yapabilecek durumda olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tetik bulunmak — tetikte bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
maruz bulunmak (veya olmak) — bir olayın veya bir durumun etkisinde bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yara bere içinde olmak (veya bulunmak) — vücudunda yara, ezik, sıyrık, çürük bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
boş bulunmak — 1) dikkatsiz ve dalgın bulunmak Nasıl boş bulunup o gazeteci kızın resmini çekmesine imkân verdi? A. İlhan 2) söylenmesi sakıncalı olan bir şeyi söyleyivermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tetikte olmak (veya beklemek veya bulunmak veya durmak) — her an uyanık ve hazır (bulunmak) Onun sakinliği etrafta tetikte bekleyen karısına, çocuklarına da geçti. N. Cumalı Güldane tehlikeyi sezmiş gibi tetikte. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
elinde bulunmak (veya olmak) — (bir şey) o şeye sahip bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
medhaldar bulunmak — (A. F. T.) parmağı olmak; müdahalesi bulunmak. ♦ medhedilmek övülmek. ♦ medhetmek övmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
atıf yapmak (veya atıfta bulunmak) — göndermek … Çağatay Osmanlı Sözlük