-
1 bozukluk
-
2 bozukluk
-
3 bozukluk
озвонч. -ğu1) по́рча, поврежде́ние2) ме́лкая моне́та, ме́лочь3) плохо́е состоя́ние, расстро́йствоgörme bozukluğu — расстро́йство зре́ния
sinir bozukluğu — не́рвное расстро́йство
-
4 bozukluk
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > bozukluk
-
5 bozukluk
n. being broken down, defect, failure, irregularity, deformity, disturbance, coin, small chance, chicken feed, decomposition, distortion, faultiness, foulness, hilliness, putrescence, rupture, taint, unsoundness, upset* * *1. anomaly 2. breakdown 3. devastation 4. disorder 5. disturbance 6. foulness 7. malfunction 8. defect (n.) 9. disorder (n.) -
6 bozukluk
Nasazlıq; xarablıq; xəstəlik halı -
7 bozukluk
(-ğu)1) по́рча, поврежде́ние, разруше́ние; расстро́йство (чего-л.)2) разгро́м, пораже́ние3) ме́лкая моне́та, ме́лочь -
8 bozukluk
دمارفساد -
9 bozukluk
-
10 bozukluk
"small change, change; breakdown; defect; disorder" -
11 bozukluk
1. small change. 2. vice. 3. defeat. -
12 ahlaki bozukluk
moral corruption -
13 ağzı bozukluk
n. filth, profanity, scurrility -
14 beslenme bozukluğu sonucu bozukluk
n. dystrophyTurkish-English dictionary > beslenme bozukluğu sonucu bozukluk
-
15 bu 100 doları bozukluk olarak verebilir misiniz
Could you break this 100 dollar billTurkish-English dictionary > bu 100 doları bozukluk olarak verebilir misiniz
-
16 bu para için bozukluk verir misiniz
Could you give me change for this billTurkish-English dictionary > bu para için bozukluk verir misiniz
-
17 değer verilen birinin hamurundaki bozukluk
n. feet of clayTurkish-English dictionary > değer verilen birinin hamurundaki bozukluk
-
18 hamurundaki bozukluk
n. feet of clay -
19 savaş sonrası ruhsal bozukluk
n. combat fatigue -
20 panne
bozukluk s
См. также в других словарях:
bozukluk — is., ğu 1) Bozuk olma durumu 2) Bozuk para Birleşik Sözler ağzı bozukluk başıbozukluk delibozukluk beslenme bozukluğu davranış bozukluğu doku bozukluğu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzı bozukluk — is., ğu Ağzı bozuk olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
HALEL — Bozukluk. Eksiklik. * Başkası tarafından verilen zarar. * İki şeyin aralığı. Boşluk. Açıklık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MEFSEDET — Bozukluk, fenâlık, fesatçılık. Münâfıklık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SAKAMET — Bozukluk, ziyan, noksan, zarar, eksiklik. * Keyifsizlik. * Dert … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
afet — is., Ar. āfet 1) Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım O yıl su baskınları bir afet gibiydi. 2) Kıran 3) sf., mec. Çok kötü Şöhret gibi servetin de afet olduğunu yeni anlıyordum. R. N. Güntekin 4) mec. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
agnozi — is., ruh b., Fr. agnosie Duyularda herhangi bir bozukluk olmamasına rağmen sinir sisteminin belirli bir yerindeki doku bozukluğundan ileri gelen algı kaybı veya yokluğu … Çağatay Osmanlı Sözlük
bozuk para — is. Ufak birimlere ayrılmış para, ufaklık, bozuk, bozukluk Hesap istedi. Bozuk paralarını sayıp borcunu ödedi. N. Cumalı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bozuk para gibi harcamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bunalım — is. 1) Doğal bir süreçte birdenbire oluşan aykırılık, bunluk, buhran, kriz 2) Tehlikeli sonuç doğurabilecek gerginlik, buhran, kriz Bunalım anlarında insanın yüreğini, en ürkütücü olasılıklar yoklamaz mı? A. İlhan 3) ruh b. Uyaranlara karşı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
defo — is., Fr. défaut Kusur, özür, bozukluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
doku bozukluğu — is., tıp Yara, darbe, iltihap, ur vb. sebeplerle bir organda ortaya çıkan bozukluk, yıpranma, lezyon … Çağatay Osmanlı Sözlük