-
1 стяжная скоба
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > стяжная скоба
-
2 ярмо
boyunduruk* * *сboyunduruk (-ğu) тж. перен.ярмо́ колониа́льной эксплуата́ции — koloniyal sömürü boyunduruğu
держа́ть кого-л. в ярме́ — boyunduruk altında tutmak
-
3 бугель
boyunduruk, çember, kuşakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > бугель
-
4 держать в ярме
boyunduruk altında tutmak -
5 гнёт
baskı,boyunduruk* * *1) (тяжесть, пресс) baskı taşı2) baskı; boyunduruk (-ğu) ( иго)гнёт иностра́нных монопо́лий — yabancı tekellerin baskısı / boyunduruğu
национа́льный и социа́льный гнёт — ulusal ve sosyal baskı
-
6 закабалять
köleleştirmek,boyunduruk altına almak* * *несов.; сов. - закабали́тьköleleştirmek; kölelik durumuna getirmek; boyunduruk altına almak; bağımlılaştırmak -
7 закабаление
сköleleştirme; boyunduruk altına almaэкономи́ческое закабале́ние — ekonomik bakımdan köleleştirme; bağımlılaştırma
-
8 закабаляться
несов.; сов. - закабали́ться -
9 иго
сboyunduruk (-gu) -
10 хомут
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > хомут
См. также в других словарях:
boyunduruk — III, 179 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
boyunduruk — is., ğu 1) Çift süren veya arabaya koşulan hayvanların birlikte yürümelerini sağlamak için boyunlarına geçirilen bir tür ağaç çember 2) mim. Kapı veya pencere vb. açıklıkların üzerine konulan ağaç, taş veya beton kiriş, lento 3) Mengenenin üst… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyunduruk parası — is., hlk. Bir mahalleden veya köyden başka yere gelin götürülürken, kaynatanın, gelinin ayrıldığı yerin delikanlılarına verdiği bahşiş On lira boyunduruk parası ayırmışsınız, bizim hiç kahrımız yok mu?. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyunduruk — hayvanların bonuna takılan ip ,zincir vb. malzeme … Beypazari ağzindan sözcükler
boyunduruk altına girmek — başkasının baskısı altında kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cöğ — boyunduruk ağacı; zevle … Çağatay Osmanlı Sözlük
esaret — is., Ar. esāret 1) Kölelik, tutsaklık, esirlik Esaretimin geri kalan müddetini bu ümitle geçirmeye başladım. A. Mithat 2) Boyunduruk 3) mec. Hâkimiyet altında bulunma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller esarette kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
lento — 1. is., mim., Fr. lento Boyunduruk 2. zf., müz., İt. lento 1) Ağır bir biçimde (çalınmak) 2) is. Bu tempoda çalınan parça … Çağatay Osmanlı Sözlük
para — is., ekon., Far. pāre 1) Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit 2) Kazanç Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir. S. F. Abasıyanık 3) esk. Kuruşun kırkta biri Birleşik Sözler para… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yûğ — (F.) [ غﻮی ] boyunduruk … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
göçer — arabanın düzdünlüyü, boyunduruk takımı, göçen … Çağatay Osmanlı Sözlük