-
1 borç\ almak
заня́ть -
2 borç
борщ (м) долг (м) задо́лженность (ж)* * *озвонч. -cu1) долг, заёмborç almak — взять в долг, заня́ть
borca batmak — погря́знуть в долга́х
borç bini aşmak — быть по́ уши в долга́х, быть по го́рло в долга́х
borca girmek — влезть в долги́, задолжа́ть
borcunu kapatmak — вы́платить долг, погаси́ть задо́лженность
borcunu ödemek — заплати́ть [свой] долг
borç paça(sın)dan akmak — быть в долгу́ как в шелку́
2) перен. долг, обя́занностьborcumdur — э́то мой долг, э́то моя́ обя́занность
borcunu bilmek / saymak — счита́ть [свои́м] до́лгом
namus borcu — долг че́сти
••borca içen iki kez sarhoş olur — посл. кто пьёт в долг, быва́ет пьян два́жды
-
3 borç
(-cu)1) долг, заёмborç için hapis — долгова́я тюрьма́; долгова́я я́ма ист.
borç istemek — проси́ть в долг
borçunu kapatmak — выпла́тить долг
uzun taksitli borç — долгосро́чный креди́т
2) перен. долг, обя́занность -
4 قرض گرفتن
borç almak -
5 ifade
выраже́ние (с) фра́за (ж)* * *1) выраже́ние, изложе́ние, разъясне́ние; объясне́ниеgüzel bir ifade — краси́вое изложе́ние
2) юр. показа́ниеifadesini almak — снима́ть показа́ния / допро́с с кого, допра́шивать кого
ifade vermek — дава́ть показа́ния
kendi ifadesine göre — по его́ со́бственному заявле́нию, по его́ показа́ниям; по его́ со́бственным слова́м
ifade etmek — выража́ть; излага́ть; объясня́ть
şükranlarımızı / teşekkürlerimizi ifade etmeği bir borç bilirim — я счита́ю свои́м до́лгом вы́разить на́шу благода́рность / призна́тельность
См. также в других словарях:
borç almak — daha sonra ödemek üzere birinden para veya bir şey almak On beş lira borç aldıktan sonra eve döndüm. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
borç — 1. is., Rus. Borş 2. is., cu 1) Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim. P. Safa 2) mec. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe Vatan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
borç altına girmek — borç para almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynuna almak — bir şeyi borç veya ödev olarak üzerine almak Çobanın hekim parasını, ilaç parasını boyunlarına aldılar. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
İSTİKRAZ — Borçlanmak. Ödünç almak. Borç almak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜDAYENE — Borç alıp vermek. Ödünç almak ve vermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
itibar — is., Ar. iˁtibār 1) Saygı görme, değerli, güvenilir olma durumu, saygınlık, prestij Benim bir kuru itibardan başka neyim var bu dünyada kaybedecek? N. Cumalı 2) Borç ödemede güvenilir olma durumu, kredi Birleşik Sözler itibar mektubu iadeiitibar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
takmak — i, ar 1) Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek Gözlüğünü takıp masaya eğildi. R. H. Karay 2) e, nsz Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek Geline pırlanta yüzük takmışlar. 3) i, e Ad, lakap koymak Ona bu adı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bloke etmek — 1) kullanılmasını önlemek amacıyla el koymak Lübnan hükûmeti Türk emlakini usulen bloke ettiğinden satış muamelesi durdurulmuş. R. H. Karay 2) savaş durumundaki bir ülkenin dış ülkelerle ilişkisini engellemek 3) kapatmak, durdurmak En sıkı ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
veresiye vermek — malı parasını daha sonra almak şartıyla vermek Mütemadiyen veresiye veriyor ve müşteriler ay başında borç ödeyeceklerine Tevfik e dert yanıyorlar. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük