Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

bir

  • 1 bir

    bir

    Türkçe-Azerice Sözlük > bir

  • 2 bir

    bir ein; Eins f; Artikel ein, eine; einzig (z.B. Gott); (nicht verschieden) gleich; gemeinsam (z.B. Kasse); nur allein ich, du; ein Mal; adv einmal; mal;
    bir araba eine Fuhre; fig eine Menge;
    bir araya zusammen;
    bir araya gelmek zusammenkommen;
    bir aşağı bir yukarı dolaşmak hin- und herspazieren;
    bir bakıma bei näherem Hinsehen;
    bir bir einer nach dem Anderen; eins nach dem Anderen;
    bir çift ein paar Worte;
    bir daha noch (ein)mal;
    bir de und auch; noch dazu; und da …; nun; mal nachsehen usw;
    bir defa (oder kere) nun (ein)mal; schließlich; erstens, vor allem;
    bir derece (oder dereceye kadar) bis zu einem (gewissen) Grad;
    -i bir etmek vereinen; vereinheitlichen;
    bir gelmek sich ausgleichen;
    bir gün eines Tages;
    -e bir hal olmak einen Unfall haben; nicht geheuer zumute sein D; sich seltsam aufführen;
    bir hoş seltsam, merkwürdig;
    bir içim su Mädchen bildhübsch;
    bir iki einige; ein- zweimal;
    bir iki derken im Handumdrehen;
    bir iyi(ce) gehörig, ordentlich;
    1 Nisan şakası Aprilscherz m;
    1 Mayıs Tag m der Arbeit;
    bir nice eine ganze Menge;
    bir numaralı Nummer eins, hervorragend;
    bir o kadar noch einmal so viel;
    bir olmak oder kalmak identisch sein; fam ganz hin (erschöpft) sein;
    bir örnek uniform, unisex; einheitlich;
    bir şeyler, bir şeyler und so weiter, und so weiter;
    bir türlü ein und derselbe;
    bir türlü olmuyor es klappt einfach nicht;
    yapsam bir türlü, yapmasam bir türlü ob ich es tue oder lasse, habe ich Nachteile;
    bir vakit damals; (der)einst;
    bir varmış bir yokmuş Märchen es war einmal;
    bir yastığa baş koymak Mann und Frau sein;
    bir yerde irgendwo, gewissermassen;
    bir yere getirmek ansammeln, konzentrieren;
    bir yığın eine Masse; viel (Zeit);
    bire bin katmak maßlos übertreiben;
    günün birinde eines schönen Tages;
    bir tuhaf bakıyor er sieht so seltsam herüber;
    gitmesiyle gelmesi bir oldu kaum war sie gegangen, als sie wieder kam

    Türkçe-Almanca sözlük > bir

  • 3 bir

    bir
    I s
    1) Eins f
    \bir olmak sich zusammentun, sich verbünden
    2) iki/üç/dört günde \bir jeden zweiten/dritten/vierten Tag
    II adj
    1) \bir araba eine Fuhre; ( fig) ( pek çok) eine Menge
    \bir ayağı çukurda olmak ( fig) o ( fam) mit einem Bein im Grab stehen
    \bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek ( fam) lügen, dass sich die Balken biegen
    \bir çırpıda ( fam) auf einen Hieb, auf Anhieb, im Handumdrehen
    \bir el \bir eli yıkar, iki el \bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die andere
    \bir elmanın yarısı o, yarısı bu ( fig) o ( fam) sich gleichen wie ein Ei dem anderen
    \bir gecelik für eine Nacht
    \bir musibet bin nasihatten yeğdir ( prov) durch Schaden wird man klug
    \bir taşla iki kuş vurmak ( fig) o ( fam) zwei Fliegen mit einer Klappe schlagen
    o benim \bir tanem sie [o er] ist mein Ein und Alles
    2) \bir şey etwas
    \bir şey değil! nichts zu danken!, keine Ursache!, macht nichts!
    \bir şey söylemeden ohne etwas zu sagen
    bu bambaşka \bir şey das ist etwas ganz anderes
    3) \bir akşam/gün/sabah eines Abends/Tages/Morgens
    günün \birinde eines Tages
    saat \bir es ist ein Uhr
    4) \bir yanda(n) ..., \bir yanda(n) ... einerseits..., andererseits...
    \bir yanda(n) merak ediyorum, \bir yanda(n) korkuyorum einerseits bin ich neugierig, andererseits habe ich Angst davor
    5) ( herhangi) irgend
    \bir yerde irgendwo
    dün çantamı \bir yere koydum gestern habe ich meine Tasche irgendwohin gestellt
    1) ( yalnız, ancak) nur
    \bir deri bir kemik olmak ( fam) nur Haut und Knochen sein
    bunu \bir sen yapabilirsin nur du kannst das tun
    2) ( fam) mal
    kafanı \bir işletsene! denk doch mal scharf nach!
    3) einmal
    \bir daha ( bir kez daha) noch einmal; ( olumsuz cümlede) nicht mehr
    \bir varmış, \bir yokmuş lit ( masallarda) es war einmal, es war keinmal
    \bir yağmur yağdı, \bir güneş açtı einmal regnete es, einmal schien die Sonne
    burada ( sakın) \bir daha görünmeyin! lassen Sie sich hier (bloß) nicht mehr blicken!
    4) \bir aşağı \bir yukarı gezinmek/gitmek auf und ab schlendern/gehen
    \bir zamanlar einstmals
    yerle \bir etmek dem Erdboden gleichmachen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > bir

  • 4 bir an

    \bir an için für einen Moment [o Augenblick]

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > bir an

  • 5 bir

    оди́н
    * * *
    1) оди́н

    birimiz — оди́н из нас

    2) одина́ковый

    benim için hepsi bir — мне всё равно́

    3) еди́ный

    bir bütün — еди́ное це́лое

    4) како́й-нибудь

    bir kitap ver — дай каку́ю-нибудь кни́гу

    5) како́й-то

    sizi bir adam aradı — вас спра́шивал како́й-то челове́к

    6) тако́й...

    bir yağmur tuttu ki — припусти́л тако́й дождь...

    7) так (сильно и т. п.)

    bir düştüm ki... — я так упа́л, что...

    bir tuhaf bakıyor — он так стра́нно смо́трит

    8) то́лько, лишь

    bunu bir o bilir — э́то лишь то́лько он зна́ет

    bir tat beğenirsin — ты то́лько попро́буй - понра́вится

    haftada bir — раз в неде́лю

    bu bir — э́то раз; э́то во-пе́рвых

    10) -ка, ну́-ка

    o yılları bir hatırlayın — вспо́мните-ка те го́ды

    ••

    bir çiçekle bahar / yaz olmaz — посл. одна́ ла́сточка весны́ не де́лает

    bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı varпосл. па́мять о ча́шке ко́фе живе́т со́рок лет; ≈ добро́ не забыва́ется

    bir koltuğa iki karpuz sığmazпосл. ≈ за двумя́ за́йцами пого́нишься, ни одного́ не пойма́ешь

    bir koyundan iki post çıkmazпосл. с одно́й овцы́ де́сять шкур не сни́мешь

    bir uyuz keçi bir sürüyü boklarпосл. одна́ парши́вая овца́ всё ста́до по́ртит

    - bir âlem
    - bir araba dolusu
    - bir arada
    - bir aralık
    - bir araya gelmek
    - bir aşağı bir yukarı
    - bir atımlık barutu kalmak
    - bir avuç
    - bir ayağı çukurda olmak
    - bir baltaya sap olmak
    - bir başına
    - bir baştan bir başa
    - bir ben bilirim
    - bir de Allah
    - bir... bir...
    - bir çekirdek geri kalmamak
    - bir çırpıda
    - bir daha
    - bir daha yapmam
    - bir dalda durmamak
    - bir damla
    - bir de
    - bir de ne göreyim
    - bir dediği iki olmamak
    - bir derece
    - bir dereceye kadar
    - bir deri bir kemik
    - bir don bir gömlek
    - bir bu eksikti
    - bir göz gülmek
    - bir gün
    - bir içim su
    - bir kaşık suda boğmak
    - bir kazanda kaynamak
    - bir paralık etmek
    - bir solukta
    - bir şey değil
    - bir tahtası eksik
    - bir taşla iki kuş vurmak
    - bir varmış bir yokmuş
    - bir yastıkta kocamak

    Türkçe-rusça sözlük > bir

  • 6 bir

    1) оди́н
    2) едини́ца
    3) како́й-л, како́й-то; не́который

    günün birinde — одна́жды

    4) одина́ковый
    5) о́бщий, совме́стный (с кем-л.)
    6) то́лько лишь
    7) тако́й; так

    bir düştüm ki … — я так упа́л, что …

    8) в роли частицы (при повел. накл.) -ка, ну́-ка

    -ı bir etmek — а) объединя́ть; б) унифици́ровать

    bir olmak — а) объединя́ться; б) быть тожде́ственным, совпада́ть; в) ука́зывает на внеза́пность де́йствия; г) вы́биться из сил

    bir ağızda — в оди́н приём

    bir ağızdan — а) хо́ром; б) единоду́шно

    bir arada — а) вме́сте; б) в то же са́мое вре́мя

    bir araya gelmek — собира́ться

    bir aşağı bir yukarı — взад и вперёд

    bir avuç — горсть

    bir ayak evvel — как мо́жно скоре́е

    bir baştan bir başa — на всём простра́нстве

    bir baştan bir başa delmek — просверли́ть

    bire bin katmak — преувели́чивать

    bire bin kazanmak — получа́ть басносло́вные при́были

    bir bir — оди́н за други́м, по одному́

    bir bir anlatmak — расска́зывать всё по поря́дку

    bir boy — а) разо́к; б) но всё-таки

    bir çekirdek geri kalmamak — соверше́нно не отлича́ться

    bir daha — а) ещё раз; б) с отриц. глаголом бо́льше не …, никогда́

    bir dahayüzüne bakmamak — отверну́ться от кого

    bir dalda durmamak — а) порха́ть, лета́ть (о человеке); б) переска́кивать (о мыслях)

    bir damla — а) о́чень ма́ло; б) кро́шечный

    bir de — а) кро́ме того́, а та́кже; б) вдруг, и что же

    -ın bir dediğini ikietmemek — не пере́чить кому; исполня́ть жела́ния кого

    birdediği iki olmaz — высокоуважа́емый и люби́мый

    bir defa — а) уже́; б) снача́ла; во-пе́рвых; в) оди́н раз

    bir derece — до не́которой сте́пени

    bir dirhem — ма́ло (чего-л.)

    bir dudağı yerde bir dudağı gökte — фольк. велика́н

    bir düziye — непреры́вно, продолжи́тельно

    bir gelmek — уравнове́шиваться

    bir gözeli — биол. однокле́точный

    bir gözeli bitkiler — бот. ни́зшие расте́ния

    Büyük Türk-Rus Sözlük > bir

  • 7 bir

    "1. one (as a number): Bir beyaz manolya yedi pembe manolyaya bedeldir. One white magnolia is worth seven pink magnolias. 2. a, an; a certain, a particular: Bursa´da güzel bir evi var. She has a lovely house in Bursa. Dünkü partide bir kadını gördüm; kim olduğunu sen anlarsın. At yesterday´s party I saw a certain woman; you know who I mean. 3. the same: Emellerimiz bir. Our goals are the same. 4. united; of one mind, of the same opinion: Bu konuda biriz. We´re of one mind on this subject. 5. shared, used in common: Yatak odalarımız ayrı, banyomuz bir. We have separate bedrooms but share a bathroom. 6. only: Bir o bunu yapabilir. Only she can do this. Bunu bir sen bir de ben biliyoruz. You and I are the only ones who know this. 7. used as an emphatic: O hayata bir alıştı ki sorma gitsin! He has really gotten accustomed to that way of life! Bir dene! Just try it! Birdenbire bir feryat! And suddenly there was such a yell! Ah, bir oraya gidebilsem! Ah, if I can just go there! 8. used to add a note of vagueness: Bir zamanlar Arnavutköy´de çilek yetiştirilirdi. There was a time when strawberries were grown in Arnavutköy. Sen bugün bir tuhafsın. You don´t seem quite yourself today. - ağızdan in unison, with one voice. - alan pişman, bir almayan. colloq. It´s the sort of thing that looks good and attracts a lot of interest but is actually of very little use. - alay a great quantity, a large number. - âlem something else, really something, a wonder, amazing: Orası bir âlem! That´s one amazing place! Cüneyt başlı başına bir âlem! Cüneyt is a wonder in his own right! - an at one point: Bir an bir şey söyleyecek gibi oldu. At one point she looked like she was going to say something. - an evvel/önce as soon as possible. - ara/aralık 1. at one point, for a while, for a short period. 2. when one has a free moment, when one has a chance: Bir ara bana uğrayıver. Drop by when you have a free moment. - araba 1. a wagonload of; a truckload of. 2. colloq. a lot of, a slew of. - arada together. - araya gelmek 1. (for people) to come together (in the same place and at the same time). 2. (for events) to happen at the same time, coincide. - araya getirmek /ı/ to bring (people, things) together (in the same place and at the same time). - aşağı bir yukarı (to come and go) aimlessly. - atımlık barutu kalmak/olmak to be almost at the end of one´s resources, be almost at the end of one´s rope; to have played almost all of one´s cards; to have very little energy left. - avuç 1. a handful (of). 2. a handful (of), a very small number or amount (of). - ayağı çukurda olmak to have one foot in the grave. - ayak evvel/önce immediately, at once. - ayak üstünde bin yalan söylemek 1. to tell a whole pack of lies at one go. 2. to be a big liar. - bakıma in one way, in one respect. - baltaya sap olmak to have a job, be employed. - bardak suda fırtına koparmak to raise a tempest in a teapot. - başına all alone, all by oneself. - baştan/uçtan bir başa/uca (traversing, looking at, surveying, filling a place) from one end to the other, from end to end. - ben, bir de Allah bilir. colloq. Only God knows what I´ve gone through. -e beş vermek to yield five times the seed, yield fivefold. -e bin katmak to exaggerate, make much of a trifle. - bir one by one. - boy 1. once. 2. used as an emphatic: Bir boy gidelim, görelim. Let´s just go and see! - boyda of the same height. - bu eksikti. colloq. Nothing but this was lacking!/This was all that was needed! (said sarcastically). - cihetten in one way, in a way. - çatı altında under the same roof, in the same building. - çırpıda at one stretch, without interruption, at once. - çift söz 1. a little advice, a piece of advice: Sana bir çift sözüm var. I have a piece of advice for you. 2. a brief exchange of conversation: Öyle meşguldüm ki kendisiyle bir çift söz bile edemedim. I was so busy that I couldn´t have even a brief conversation with her. - çuval inciri berbat etmek to foul things up but

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > bir

  • 8 bir

    [T bir, Az bir, Tk bir, from OT *bir]: one

    A Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > bir

  • 9 birəhm

    rəhmsiz, birəhm

    Tatca-azərbaycanca sözlük > birəhm

  • 10 bir de

    а) кро́ме того́, а та́кже, а ещё
    б) вдруг, и что же

    Türkçe-rusça sözlük > bir de

  • 11 bir

    бер

    Türkçe-Tatarca sözlük > bir

  • 12 bir an

    беравык; беркавым

    Türkçe-Tatarca sözlük > bir an

  • 13 bir

    adj. single; some
    --------
    n. single, one, one person or thing
    --------
    pref. mono, uni
    --------
    pron. un
    * * *
    1. a 2. an 3. one

    Turkish-English dictionary > bir

  • 14 bir de

    prep. plus
    * * *
    also

    Turkish-English dictionary > bir de

  • 15 bir

    yek

    Türk-Kürt Sözlük > bir

  • 16 bir an

    bistek
    --------
    gavek

    Türk-Kürt Sözlük > bir an

  • 17 bir

    jeden; jedno; jedyny; niejaki

    Türkçe-Lehçe Sözlük > bir

  • 18 bir

    (1) ЗЫ, (Абз. ЗЭКIЫ)

    Турецко-адыгский словарь > bir

  • 19 bir


    зы

    Малый турецко-адыгский словарь > bir

  • 20 birə

    olmuş

    Tatca-azərbaycanca sözlük > birə

См. также в других словарях:

  • bir — burum: (Ağdam, Bakı, Bərdə, Qazax, Şuşa, Tərtər) bir dəfə, bir qədər, bir az (“qaynamaq” feli ilə işlənir). – Qoy bir burum qaynasın, sora götü (Ağdam); – Bir burum qaynıyannan sora götürüf onu süzürsən (Şuşa) ◊ Bir çala (Qazax) – bir az, bir… …   Azərbaycan dilinin dialektoloji lüğəti

  • bir — bir̃ (birr) interj. 1. pu, žir (kartojant nusakomas byrėjimas, riedėjimas): Bir̃ bir̃ bir̃ ir nubyrėjo visi obuoliai Kb. Bir̃ bir̃ bir̃ išbirėjo žirniai iš saujos Š. Bir bir nuo skardžio riedėjau, medeliai, girdi, riedant trakšt trakšt lūžo… …   Dictionary of the Lithuanian Language

  • bir — bir·gus; bir·ken·head; bir·ke·nia; bir·lie·man; bir·ma; bir·ming·ham; bir·ne; bir·nirk; bir·rus; bir·sle; ka·bir·pan·thi; sa·bir; si·bir·ic; gam·bir; …   English syllables

  • bir — BIR, biruri, s.n. 1. Impozitul principal perceput în statele feudale româneşti de la ţărani şi meşteşugari; p. gener. (pop.) impozit. ♢ expr. A da bir cu fugiţii = a dispărea, a fugi (în mod laş) dintr un loc. 2. (înv.) Tribut. – Din magh. bér.… …   Dicționar Român

  • BIR — or Bir may refer to: * Bīr, Maharashtra, India * Bir (Mezarkabul album) * Bir (Hepsi album) *Bilhete de Identidade de Residente, the identity card issued to residents of the Chinese SAR of Macau *Brainerd International Raceway *Burma s IOC… …   Wikipedia

  • Bir — Cette page d’homonymie répertorie les différents sujets et articles partageant un même nom. {{{image}}}   Sigles d une seule lettre   Sigles de deux lettres > Sigles de trois lettres …   Wikipédia en Français

  • bir — bir̃ išt. Bir̃ úogos iš krẽpšio …   Bendrinės lietuvių kalbos žodyno antraštynas

  • Bir [1] — Bir (arab.), so v.w. Wasser, Brunnen; daher B. el Ab u. B. el Suez in Unterägypten, B. el Gabab, B. el Tabahei, B. Ghariam u.a. in der Wüste Sahara …   Pierer's Universal-Lexikon

  • Bir [2] — Bir, 1) (B. Adshik, Birtha), Sandschack im Ejalet Rakka (osmanisches Asien); 2) Stadt daran, an einem Kreideberg u. am hier 200 Schritte breiten Frat; hat verfallende Mauern, Landbau u. Handel (mit den hier durchgehenden Karavanen von Haleb u.… …   Pierer's Universal-Lexikon

  • Bir — (arab.), Quelle, Brunnen; findet sich häufig in Zusammensetzungen, namentlich in Namen von Stationen auf den Straßen der arabisch sprechenden Länder Vorderasiens und Nordafrikas …   Meyers Großes Konversations-Lexikon

  • Bir — (Bira), asiat. türk. Stadt, s. Biredschik …   Kleines Konversations-Lexikon

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»