Перевод: со всех языков на немецкий

с немецкого на все языки

belirti

См. также в других словарях:

  • belirti — is. 1) Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane Kendinde yaşlılığın en küçük belirtisi yok. H. Taner 2) tıp Vücuttaki işlevsel bir bozukluğun, hastalığın göstergesi olan durum veya görüntü, sendrom Birleşik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • belirti bilimi — is. Bitkilerin yıl içinde büyüme ve gelişmelerinde görülen değişikliklerle iklim olayları arasında ilgi kurarak bundan sonuç çıkaran bilim, fenoloji …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ön belirti — is. Belirtilerin ilki …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esame — belirti, alamet, iz …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • iz — is. 1) Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm. S. F. Abasıyanık 2) Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • alamet — is., Ar. ˁalāmet 1) Belirti, işaret, iz, nişan Komşunun kızında da bir zamandır, sabırsızlık, taşkınlık alametleri çoğalmıştı. R. H. Karay 2) mec. Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne Birleşik Sözler alametifarika kıyamet… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bilim — is. 1) Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim Benim sizden istediğim Türkçe yardım, bazı eski yazılı bilim ve tarih gibi ciddi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • döküntü — is. 1) Dökülmüş, saçılmış şeyler Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar. Y. K. Beyatlı 2) Bir topluluktan geri kalmış kimseler 3) Deniz yüzüne yakın, üzerinde dalgaların çatladığı kaya kümesi 4)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • emare — is., esk., Ar. emāre Belirti, iz, ipucu Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • emarecik — is., ği Küçük iz, ufak belirti Yazışlarda dostluğun içyüzünden bir emarecik bile yok. A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eser — is., Ar. eṣer 1) Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir. Y. K. Beyatlı 2) Yayın, kitap, yapıt Bütün özlediğim eserlerle bir kütüphane yapabilsem artık yapılacak bir iş kalmayacak. H. Z. Uşaklıgil 3) İz,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»