-
1 deterministic
belirleyici -
2 determinative
belirleyici -
3 deterministic
belirleyici -
4 определяющий
определя́ющее значе́ние — belirleyicilik
игра́ть определя́ющую роль — belirleyici rol oynamak
-
5 doorslag
belirleyici etmen s -
6 αποφασιστικός
belirleyici, sonucu belirleyen, kararlı -
7 identifier
belirleyici, kimlikleyici -
8 determinant
adj. etkin olan, hakim olan, hükmeden————————n. etken, belirleyici faktör, determinant; sıfat* * *1. belirleyici 2. belirteç -
9 determinative
adj. belirten, sınırlandıran, belirleyen, belirleyici————————n. sınırlandıran şey, belirleyen şey, niteleyici sözcük, belirtme sıfatı* * *belirleyici -
10 position finder
n. yer belirleyici, konum belirleyici -
11 position finder
n. yer belirleyici, konum belirleyici -
12 determinant
etkin olan, hâkim olan, hükmeden,belirleyici etken; determinant, belirleyici faktör -
13 feature
yüzün herhangi bir tarafi; bir seyin göze çarpan tarafi, özellik, belirleyici nitelik; uzun film; makale, -in belirleyici, göze çarpan özelligi olmak; (göze çarpan bir özellik olarak) içermek, yer, rol vermek; yer, rol almak -
14 decisive
adj. kesin, belirleyici; kararlı, azimli* * *1. kararlı 2. kesin* * *1) (final; putting an end to a contest, dispute etc: The battle was decisive.) kesin, sonuca götüren2) (showing decision and firmness: He's very decisive.) kararlı, azimli•- decisively -
15 arbiter
n. hakem, yargıcı, söz sahibi, efendi, belirleyici* * *hakem -
16 determiner
n. niteleyici sözcük, belirteç* * *1. belirleyici 2. belirtici -
17 policy making
politika belirleyici, hareket tarzını belirleyen* * *politika geliştirme -
18 be decisive in
v. belirleyici olmak, önemli olmak -
19 significative
adj. anlamlı, anlam ifade eden, belirleyici, karakteristik -
20 be decisive in
v. belirleyici olmak, önemli olmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
motif — is., Fr. motif 1) Yan yana gelerek bir bezeme işini oluşturan ve kendi başlarına birer birlik olan ögelerden her biri Halı motifi. Danteldeki motifler. 2) ed. Bir eserde sık sık tekrarlanan süsleyici öge 3) müz. Bestenin bir parçasına çeşitli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nişanlı — is. 1) Evlenmek için söz verip yüzük takmış olan kimse, adaklı Bir gün nişanlınız size koyu al renkli karanfiller gönderecektir. S. F. Abasıyanık 2) Belirleyici bir işareti, alameti, nişanı olan kimse Birleşik Sözler uzatmalı nişanlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
nişansız — sf. Belirleyici bir işareti, alameti, nişanı olmayan Ve bütün seferden bize yine ve yalnız bir Türk çocuğunun isimsiz, nişansız mezarından başka bir şey kalmadı. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük