Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

belini+bükmek

  • 1 belini\ bükmek

    суту́литься

    Türkçe-rusça sözlük > belini\ bükmek

  • 2 belini bükmek


    ыбгы IентIэн

    Малый турецко-адыгский словарь > belini bükmek

  • 3 belini bükmek

    a) (years) to bend double b) to weigh heavily on, to ruin, to cripple

    İngilizce Sözlük Türkçe > belini bükmek

  • 4 bükmek

    bükmek <- er>
    vt
    1) biegen
    bir ayak üstünde kırk yalanın belini \bükmek ( fam) lügen, dass sich die Balken biegen
    2) ( kıvırmak) (ab) knicken
    3) ( eğmek) beugen
    başını \bükmek den Kopf beugen; ( olur der gibi) nicken
    4) ( burarak sarmak) drehen
    5) burun \bükmek die Nase rümpfen
    dudak \bükmek den Mund verziehen
    6) umknicken

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > bükmek

  • 5 сломить

    сов.
    1) yıkmak, kırmak
    2) перен. kırmak, yıkmak; moralini kırmak; belini bükmek

    сломи́ть сопротивле́ние кого-л.birinin direncini yıkmak

    сломи́ть во́лю кого-л.birinin iradesini kırmak

    он был потрясён, но не сло́млен — sarsıldı, fakat yıkılmadı

    Русско-турецкий словарь > сломить

  • 6 cripple

    n. sakat, kötürüm, topal
    ————————
    v. sakatlamak, kötürüm bırakmak, felce uğratmak; zayıflatmak
    * * *
    1. sakatla 2. sakatla (v.) 3. sakat (n.)
    * * *
    ['kripl] 1. verb
    1) (to make lame or disabled: He was crippled by a fall from a horse.) sakat bırakmak, kötürüm etmek
    2) (to make less strong, less efficient etc: The war has crippled the country's economy.) belini bükmek, felce uğratmak
    2. noun
    (a lame or disabled person: He's been a cripple since the car accident.) topal, sakat, kötürüm

    English-Turkish dictionary > cripple

  • 7 weigh

    v. tartmak, ölçüp tartmak, düşünüp taşınmak, basmak, gelmek (ağırlık), gelmek (kilo), bastırmak, sıkıştırmak, önemi olmak, yük olmak
    * * *
    1. ağırlık (n.) 2. tart (v.) 3. tartma (n.)
    * * *
    [wei] 1. verb
    1) (to find the heaviness of (something) by placing it on a scale: He weighed himself on the bathroom scales; You must have your luggage weighed at the airport.) tartmak
    2) (to be equal to in heaviness: This parcel weighs one kilo; How much / What does this box weigh?) (ağırlıkta) gelmek/çekmek,... ağırlığında olmak
    3) (to be a heavy burden to: She was weighed down with two large suitcases.) belini bükmek, bunaltmak
    2. verb
    1) (to attach, or add, a weight or weights to: The plane is weighted at the nose so that it balances correctly in flight.) ağırlaştırmak, ağırlık ilâve etmek
    2) (to hold down by attaching weights: They weighted the balloon to prevent it from flying away.) ağırlık bağlamak
    - weightlessness
    - weighty
    - weightily
    - weightiness
    - weighing-machine
    - weightlifting
    - weigh anchor
    - weigh in
    - weigh out
    - weigh up

    English-Turkish dictionary > weigh

  • 8 bel

    bel1 Taille f; Kreuz n; Lende f; Gürtel m; Mittelteil m (eines Schiffes); Bergpass m;
    -e bel bağlamak vertrauen ( jemandem oder auf jemanden);
    bel bölgesi Lendengegend f;
    bel gevşekliği MED Impotenz f;
    bel vermek Holz sich durchbiegen, sich werfen; Gebäude sich senken, sich setzen;
    -in beli çökmek einen Buckel bekommen; sich krümmen;
    -in belini bükmek bettelarm machen
    bel2 Spaten m
    bel3 Sperma n;
    -in beli gelmek ejakulieren

    Türkçe-Almanca sözlük > bel

  • 9 bir

    bir
    I s
    1) Eins f
    \bir olmak sich zusammentun, sich verbünden
    2) iki/üç/dört günde \bir jeden zweiten/dritten/vierten Tag
    II adj
    1) \bir araba eine Fuhre; ( fig) ( pek çok) eine Menge
    \bir ayağı çukurda olmak ( fig) o ( fam) mit einem Bein im Grab stehen
    \bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek ( fam) lügen, dass sich die Balken biegen
    \bir çırpıda ( fam) auf einen Hieb, auf Anhieb, im Handumdrehen
    \bir el \bir eli yıkar, iki el \bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die andere
    \bir elmanın yarısı o, yarısı bu ( fig) o ( fam) sich gleichen wie ein Ei dem anderen
    \bir gecelik für eine Nacht
    \bir musibet bin nasihatten yeğdir ( prov) durch Schaden wird man klug
    \bir taşla iki kuş vurmak ( fig) o ( fam) zwei Fliegen mit einer Klappe schlagen
    o benim \bir tanem sie [o er] ist mein Ein und Alles
    2) \bir şey etwas
    \bir şey değil! nichts zu danken!, keine Ursache!, macht nichts!
    \bir şey söylemeden ohne etwas zu sagen
    bu bambaşka \bir şey das ist etwas ganz anderes
    3) \bir akşam/gün/sabah eines Abends/Tages/Morgens
    günün \birinde eines Tages
    saat \bir es ist ein Uhr
    4) \bir yanda(n) ..., \bir yanda(n) ... einerseits..., andererseits...
    \bir yanda(n) merak ediyorum, \bir yanda(n) korkuyorum einerseits bin ich neugierig, andererseits habe ich Angst davor
    5) ( herhangi) irgend
    \bir yerde irgendwo
    dün çantamı \bir yere koydum gestern habe ich meine Tasche irgendwohin gestellt
    1) ( yalnız, ancak) nur
    \bir deri bir kemik olmak ( fam) nur Haut und Knochen sein
    bunu \bir sen yapabilirsin nur du kannst das tun
    2) ( fam) mal
    kafanı \bir işletsene! denk doch mal scharf nach!
    3) einmal
    \bir daha ( bir kez daha) noch einmal; ( olumsuz cümlede) nicht mehr
    \bir varmış, \bir yokmuş lit ( masallarda) es war einmal, es war keinmal
    \bir yağmur yağdı, \bir güneş açtı einmal regnete es, einmal schien die Sonne
    burada ( sakın) \bir daha görünmeyin! lassen Sie sich hier (bloß) nicht mehr blicken!
    4) \bir aşağı \bir yukarı gezinmek/gitmek auf und ab schlendern/gehen
    \bir zamanlar einstmals
    yerle \bir etmek dem Erdboden gleichmachen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > bir

  • 10 yalan

    yalan s
    Lüge f
    \yalan dolan Lug und Trug
    \yalan söylemek lügen
    birine \yalan söylemek jdn belügen [o anlügen]
    bir ayak üstünde kırk \yalanın belini bükmek ( fam) lügen, dass sich die Balken biegen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > yalan

  • 11 Balken

    Balken <-s, -> ['balkən] m
    1) ( vierkantig gesägtes Bauholz) mertek; (Holz\Balken) (ahşap) kiriş, kalas;
    lügen, dass sich die \Balken biegen ( fam) bir ayak üstünde bin yalan söylemek, bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek
    2) (Stütz\Balken) payanda
    3) sport (Schwebe\Balken) kalas
    4) typo ( dicker Strich) kalın çizgi

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Balken

  • 12 break sb's back

    canini çikarmak, belini bükmek

    English to Turkish dictionary > break sb's back

  • 13 сгибать

    несов.; сов. - согну́ть
    eğmek; kıvırmak; bükmek тж. перен.

    согну́ть коле́но — dizi bükmek

    согну́ть ру́ку в ло́кте — kolu dirsekten bükmek

    его́ мо́жно уничто́жить, но согну́ть нельзя́ — imha edilebilir, fakat bükülmez

    го́ре не согну́ло её — dertler onun belini bükmedi

    Русско-турецкий словарь > сгибать

См. также в других словарях:

  • belini bükmek — (bir şey birinin) çaresizlik içinde bırakmak Şu kör olası işsizlik belimi fena hâlde büküyordu. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir ayak üstünde bin yalan söylemek (veya bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek) — çok kısa sürede pek çok yalan söylemek Bir ayak üstünde kırk yalanın belini büktüğü hâlde para hesabına bir türlü akıl erdiremez, bakkala bozdurulan paranın gerisini daima eksik getirirdi. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bel — 1. is., Far. bel Toprağı aktarmaya veya işlemeye yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek veya çatal biçiminde bir tarım aracı Birleşik Sözler çatal bel Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bel bellemek 2. is., anat. 1)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»