-
101 умелый
hünerli,becerikli* * *becerikli, hünerli, mahirуме́лые ру́ки — hünerli eller
уме́лое координи́рование де́йствий — eylemleri maharetle koordine etme
-
102 adept
-
103 adroit
adj. becerikli, usta, eli çabuk* * *eli çabuk* * *[ə'droit](skilful: his adroit handling of the boat.) becerikli, usta- adroitly- adroitness -
104 clever
adj. zeki, akıllı, cin gibi, zarif, becerikli, yetenekli; esprili* * *1. akıllı 2. zeki* * *['klevə]1) (quick to learn and understand: a clever child.) zeki, akıllı2) (skilful: a clever carpenter.) becerikli, hünerli3) ((of things) showing cleverness: a clever idea.) zekice, akıllıca•- cleverly- cleverness -
105 deft
-
106 efficient
adj. işgüzar, yeterli, ehliyetli, etkili, verimli, becerikli, rasyonel* * *1. etkin 2. verimli* * *[i'fiʃənt]1) ((of a person) capable; skilful: a very efficient secretary.) becerikli, yetenekli2) ((of an action, tool etc) producing (quick and) satisfactory results: The new lawn mower is much more efficient than the old one.) kullanışlı, randımanlı•- efficiency -
107 practical
adj. pratik, uygulamalı, kullanışlı, elverişli, becerikli, iş bitirici, gerçekçi, objektif, nesnel, el ile yapılan, uygulanbilir* * *pratik* * *['præktikəl]1) (concerned with the doing of something: practical difficulties; His knowledge is practical rather than theoretical.) pratik, uygulamalı2) ((of a thing, idea etc) useful; effective: You must try to find a practical answer to the problem.) yararlı, faydalı3) ((negative unpractical) (of a person) able to do or deal with things well or efficiently: He can look after himself - he's a very practical child.) becerikli, elinden iş gelir•- practically
- practical joke -
108 skilful
adj. yetenekli, becerikli, usta, marifetli, ustalık gerektiren, kabiliyet gerektiren* * *adjective (having, or showing, skill: a skilful surgeon; It was very skilful of you to repair my bicycle.) usta, becerikli -
109 skilled
adj. usta, yetenekli, becerikli, marifetli, ustalık gerektiren, vasıflı, eli yatkın* * *becerili* * *1) ((of a person etc) having skill, especially skill gained by training: a skilled craftsman; She is skilled at all types of dressmaking.) usta, becerikli2) ((of a job etc) requiring skill: a skilled trade.) ustalık isteyen -
110 dexterous
adj. becerikli, hünerli, usta, eli çabuk* * *1. becerikli 2. eli çabuk -
111 ловкий
1) (искусный) becerikli, usta, mearetli, çevikловкие руки - becerikli qollarловкий наездник - usta minici2) (хитрый) açıqköz, ayneci; usta -
112 جهبذ
IجَهْبَذmahirAnlamı: becerikli, ustaIIجِهْبِذmahirAnlamı: becerikli, usta -
113 فائق
فائِق1. transandantalAnlamı: deney üstü2. kaliteAnlamı: üstün, nitelikli3. üstAnlamı: birine göre yüksek aşamada olan kimse, mafevk4. mümtazAnlamı: seçkin5. kaliteliAnlamı: üstün, nitelikli6. mahirAnlamı: becerikli, usta7. ayrıkAnlamı: ayrılmış, ayrı tutulan ayrıcalı8. marifetliAnlamı: ustalıklı, hünerli9. meziyetliAnlamı: üstün nitelikleri bulunan10. as11. azamîAnlamı: en büyük, en yüksek, en çok12. eziciAnlamı: ağır basan, üstün13. becerikliAnlamı: elinden iş gelen -
114 نابغة
نابِغَة1. hinAnlamı: cin fikirli (kimse)2. marifetliAnlamı: ustalıklı, hünerli3. maharetliAnlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta4. as5. becerikliAnlamı: elinden iş gelen6. dâhi -
115 adroit
1 de ses mains becerikli [beʤeɾic'li]2 habile ustaca -
116 adroite
1 de ses mains becerikli [beʤeɾic'li]2 habile ustaca -
117 habile
qui fait qqch avec adresse becerikli [beʤeɾic'li] -
118 able
adj. yapabilen, muktedir, gücü yeten, yetenekli, beceri gerektiren, ebilen* * *muktedir* * *['eibl]1) (having enough strength, knowledge etc to do something: He was able to open the door; He will come if he is able.) (yap)abilir2) (clever and skilful; capable: a very able nurse.) becerikli, yetenekli3) (legally competent: able to vote.)...-ebilir•- ably -
119 agile
adj. çevik, atik, kıvrak; becerikli* * *1. atik 2. çevik* * *(able to move quickly and easily: The antelope is very agile.) çevik, atik- agility -
120 capable
adj. kabiliyetli, ehliyetli, yetenekli, kapasiteye sahip, duyarlı, etki altında kalabilen; becerikli* * *yetenekli* * *['keipəbl]1) (clever especially in practical ways: She'll manage somehow - she's so capable!) yetenekli2) ((with of) clever enough to; likely to; able to: He is capable of doing better; He is quite capable of cheating us.) yapabilir•- capably- capability
См. также в других словарях:
becerikli — sf. Becerisi olan, elinden iş gelen, usta, maharetli, mahir, mahirane Halk, onun çok becerikli bir müdür olduğuna inanır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
tuttuğunu koparmak — becerikli olmak, giriştiği her işte başarı sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş bilenin, kılıç kuşananın — becerikli olanlar kazanır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş bilmek — becerikli olmak En zekileri, en iş bilenleri olan Osman her şeyi anladı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli işe yatmak — becerikli, eli yatkın, uz olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
elinden iyi iş gelmek — becerikli, hünerli olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ESHED — Becerikli, maharetli, mahir, açıkgöz, uyanık olan kişi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HAMARAT — Becerikli, elinden iş gelir, cerbezeli … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MAHİR — Becerikli, hünerli, san atkâr … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
olçum — is., hlk. 1) Hekimlik taslayan kimse 2) Kendini becerikli, usta gösteren kimse 3) Eli işe yatkın, becerikli kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
Kanto (music) — Infobox Music genre name=Kanto(Cantare Music) bgcolor=#87CEEB color=black stylistic origins= Italian music, Turkish music, Greek Music,Armenian music cultural origins=1900s for most of the Turkey instruments=trumpet, trombone, violin, Trap drum… … Wikipedia