-
1 basiret
basîret -
2 basiret
-in basireti bağlanmak nicht klar denken können -
3 basiret
-
4 basiret
-
5 basiret
n. perception, foresight, clairvoyance, discreetness* * *forethought -
6 basiret
Uzaqgörənlik; əsaslılıq -
7 basiret
(-ti)а проница́тельность, дальнови́дность, прозорли́вость◊
basireti bağlanmak — не заме́тить, прогляде́ть (опасность) -
8 basiret
οξυδέρκεια, περίσκεψη, προνοητικότητα, σύνεση -
9 basiret
ألمعيةاستبصاربصارةبصربصيرةتبصرذكاءفراسةفطانةفطنةكياسةنباهةنبه -
10 basiret
1. ألمعية [أَلْمَعِيَّة]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş2. استبصار [اِسْتِبْصار]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş3. بصارة [بَصَارَة]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş4. بصر [بَصَر]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş5. بصيرة [بَصِيرة]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş6. تبصر [تَبَصُّر]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş7. ذكاء [ذَكَاء]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş8. فراسة [فِرَاسَة]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş9. فطانة [فَطَانَة]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş10. فطنة [فِطْنَة]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş11. كياسة [كِيَاسَة]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş12. نباهة [نَبَاهَة]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş13. نبه [نُبْه]Anlamı: doğru görüş, uzağı görüş -
11 basiret
forethought, foresight, insight, discernment, prudence -
12 basiret
,-ti foresight. -i bağlanmak to be unable to see the consequences that lie ahead, become bereft of foresight (in a specified instance). -
13 basiret
(-ti)bəsirət, fərasət, ağılağıl, bəsirət, fərasət
См. также в других словарях:
basiret — is., Ar. baṣīret Doğru görüş, uzağı görüş, seziş, uyanıklık, anlayış, kavrayış, dikkat, sağgörü, önsezi Kanal ı müdafaa edenler, yüz millik cephe üzerinde çok basiretle vazife görmeye mecbur idiler. F. R. Atay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller… … Çağatay Osmanlı Sözlük
basîret — (A.) [ تﺮﻴﺼﺑ ] görüş, ileriyi görme gücü … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
BASİRET — Hakikatı kalbiyle hissedip anlama. Kalbde eşyanın hakikatlarını bilen kuvve i kudsiyye. Ferâset. İm ân ı dikkat. * İbret alınacak hidâyet sebepleri. Beyyine. Hüccet. * Bir evin iki tarafının arası. * Yer üstündeki kan. (Bak: Süveydâ i kalb … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
basiret — doğru görüş; uzağı görüş; önceden görüş; seziş; uyanıklık; anlayış; kavrayış; dikkat; sağgörü … Hukuk Sözlüğü
BASİRET-KÂR — f. Basiretli, ferâsetli, önceden gören … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BASİRET-KÂRÎ — Basiretlilik, önceden görmeklik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BASİRET-İ KALB — Gönül uyanıklığı. Kalb basireti … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ADEM-İ BASİRET — Basiretsizlik, görüşsüzlük … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BASAİR — (Basiret. C.) Basiretler. İbretli görüşler. Deliller. İbretler. Hüccet ve bürhanlar. Gözler. * Kalb duyguları … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BASİR — Basiret sâhibi ve anlayışlı olan. Hakikatları anlayan. En iyi ve en çok anlayışlı. Kalb gözü ile gören. * İt, köpek, kelp … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ULÜ-L EBSAR — Basiret sâhibleri … Yeni Lügat Türkçe Sözlük