-
1 bahsetmek
bahsetmek (-den) sprechen (über A, von), erörtern A; handeln von; behandeln A -
2 bahşetmek
-
3 bahsetmek
vi ( konuşmak) reden (- den von) (- den über), sprechen (- den von) (- den über); ( sözünü etmek) erwähnen (- den)bahsedeceğim konu das Thema, worüber ich sprechen werdeneden bahsediyorsun? wovon redest [o sprichst] du? -
4 bahsetmek
- der -denговори́ть, вести́ речь о ком-чём -
5 bahsetmek
сөйләшү -
6 bahsetmek
v. mention, make mention of, talk about, speak of, refer, cite, discourse, make noises, slip in, talk on, talk over, talk round; chew over* * *mention -
7 bahsetmek
qal kirin--------qalkirin--------çêlkirin -
8 bahşetmek
bexişandin -
9 bahsetmek
Bəhsetmək; danışmaq -
10 bahşetmek
Vermək; hədiyyə etmək -
11 bahsetmek
-
12 bahsetmek
унашъо шIын -
13 bahsetmek
1. αναφέρω, αναφέρομαι2. χαρίζω, δώρο -
14 bahsetmek
قمش -
15 bahşetmek
أجدىأعطىأنعمخولمنحوهب -
16 bahsetmek
قمش [قَمَّشَ]Anlamı: bir konu üzerinde söz söylemek -
17 bahşetmek
1. أجدى [أَجْدَى]Anlamı: bağışlamak, sunmak2. أعطى [أَعْطَى]Anlamı: bağışlamak, sunmak3. أنعم [أَنْعَمَ]Anlamı: bağışlamak, sunmak4. خول [خَوَّلَ]Anlamı: bağışlamak, sunmak5. منح [مَنَحَ]Anlamı: bağışlamak, sunmak6. وهب [وَهَبَ]Anlamı: bağışlamak, sunmak -
18 bahsetmek
to talk about, to mention -
19 bahşetmek
to give, to grant, to bestow -
20 bahsetmek
/dan/ to talk about, mention, discuss.
- 1
- 2
См. также в других словарях:
bahsetmek — den, der, Ar. baḥṣ + T. etmek Bir konu üzerinde söz söylemek, konuşmak O, yanıma oturarak kara haberlerden, kötü rivayetlerden bahsetti. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
bahşetmek — i, e, der, Far. baḫş + T. etmek Karşılıksız olarak vermek, bağışlamak, sunmak Geçmiş zamanların bize bahşettiği daha mükemmel bolluğu hatırlayacaktık. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
bahsetmek — bir konu üzerinde söz söylemek; konuşmak; sözünü etmek … Hukuk Sözlüğü
bahşetmek — bağışlamak; sunmak; eriştirmek; vermek … Hukuk Sözlüğü
bahis — is., hsi, Ar. baḥṣ 1) Üzerinde konuşulan şey, konu Bu bahisleri bırakalım artık. P. Safa 2) Görüşünde veya iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü anlaşma 3) esk. Bir kitabın bölümlerinden her biri Birinci bahis.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bahsetme — is. Bahsetmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
bahşetme — is. Bahşetmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
konuşma — is. 1) Konuşmak işi Gecenin sessizliğini bozan bu gürültülü konuşmaların uğultusu yukarı katlara genişleyerek, sağırlaşarak çıkmaya başladı. M. Ş. Esendal 2) Görüşme, danışma, müzakere 3) Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat vb. konularda bilgi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
temas etmek — 1) (bir şeye) dokunmak, değmek Etrafımda uçları birbirine temas etmiş hilallerden müteşekkil bir daire vardı. Ö. Seyfettin 2) (bir şeye) değinmek, sözünü etmek, bahsetmek Şiiri iyi okuyanlarla fena okuyanlar arasındaki esaslı farka temas ettik. Y … Çağatay Osmanlı Sözlük
âdet olmak — 1) öteden beri yapılır olmak Paranın üstüne oturmak da biraz tatsız bir âdet olmuştu. B. Felek 2) bir şey gelenek durumuna gelmiş olmak Macarlardan her söz geçişte, kardeş millet diye bahsetmek, bizde âdet bile olmuştur. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafa (veya kafayı veya kafasını) dinlemek — 1) zihni yoran sorunlardan uzak kalmak 2) sessiz, sakin kalmak Bir dakika kafamı dinleyip başka şeylerden bahsetmek ihtiyacı duyduğum zaman... S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük