-
1 bacaklarını ayırarak
prep. astride -
2 bacaklarını ayırarak ata binmek
v. ride astrideTurkish-English dictionary > bacaklarını ayırarak ata binmek
-
3 bacaklarını ayırarak binmek
v. bestride -
4 bacaklarını ayırarak yürümek
v. straddle -
5 bacaklarını açarak durma
n. straddle -
6 bacaklarını açarak durmak
v. straddle -
7 bacaklarını açmak
v. stretch one's legs -
8 bacaklarını dümdüz açarak eğilme hareketi
n. splitsTurkish-English dictionary > bacaklarını dümdüz açarak eğilme hareketi
-
9 bacaklarını dümdüz açarak eğilmek
v. do the splitsTurkish-English dictionary > bacaklarını dümdüz açarak eğilmek
-
10 bacaklarını çalıştırmak
strech one's legs -
11 kol va bacaklarını sararak tırmanmak
v. swarm, swarm upTurkish-English dictionary > kol va bacaklarını sararak tırmanmak
-
12 stretch one's legs
bacaklarını açmak, bacakları uyuştuğu için gezinmek* * *(to go for a walk for the sake of exercise: I need to stretch my legs.) bacaklarını açmak -
13 ride astride
bacaklarını ayırarak ata binmek -
14 ride astride
bacaklarını ayırarak ata binmek -
15 bestride
bacaklarini ayirarak binmek, oturmak -
16 astride
adv. ata biner gibi, bacaklarını ayırarak————————prep. ata biner gibi, bacaklarını ayırarak* * *1. preposition(with legs on each side of: She sat astride the horse.) bacaklarını ayırarak2. adverb((with legs) apart: He stood with legs astride.) bacakları ayrık olarak -
17 straddle
n. bacaklarını açarak durma, ata biner gibi oturma, bacakları ayırma, çift opsiyon işlemi————————v. ata biner gibi oturmak, bacaklarını ayırarak yürümek, bacaklarını açarak durmak, iki tarafı da idare etmek, apışıp kalmak, iki arada bir derede kalmak, eline bakmadan potu iki katına çıkarmak (poker) -
18 straddle
n. bacaklarını açarak durma, ata biner gibi oturma, bacakları ayırma, çift opsiyon işlemi————————v. ata biner gibi oturmak, bacaklarını ayırarak yürümek, bacaklarını açarak durmak, iki tarafı da idare etmek, apışıp kalmak, iki arada bir derede kalmak, eline bakmadan potu iki katına çıkarmak (poker) -
19 вытягивать
çekip boşaltmak; çıkarmak; uzatmak* * *несов.; сов. - вы́тянуть1) çekip boşaltmak; emip boşaltmakвентиля́тор бы́стро вы́тянет дым — aspiratör dumanı çabuk emer boşaltır
2) разг. (çekip) çıkarmakон с трудо́м вы́тянул э́ту щу́ку — o turnabalığını çekti çekti, sudan zor çıkarabildi
3) uzatmakвытя́гивать ко́жу — deriyi (gere gere) uzatmak
4) uzatmakвы́тянуть ру́ки пря́мо пе́ред собо́й — kollarını öne doğru dümdüz uzatmak
он лежа́л, вы́тянув но́ги — bacaklarını uzatmış yatıyordu
5) разг., в соч.план мы всё равно́ не вы́тянем — her ne kadar gayret etsek yine planı gerçekleştiremeyiz
••из него́ сло́ва не вы́тянешь! — ağzından söz almak ne mümkün!
-
20 разбрасываться
несов.; сов. - разброса́ться, разг., в соч.больно́й лежа́л разброса́вшись — hasta kollarını bacaklarını açmış yatıyordu
См. также в других словарях:
bacaklarını uzatmak — hiçbir şey yapmadan, hiçbir şeyle ilgilenmeden oturmak, tembel tembel zaman öldürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
apışak — bacaklarını açarak yürümek … Beypazari ağzindan sözcükler
apışak — sf., ğı, hlk. Bacaklarını açarak yürüyen, ayrık bacaklı … Çağatay Osmanlı Sözlük
apışmak — nsz 1) Hayvan yorgunluktan bacaklarını birbirinden ayırarak çöküvermek 2) mec. Ne yapacağını kestirememek, şaşırmak 3) hlk. Oturmak, bacakları ayırarak çömelmek Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller apışıp kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
apul apul — zf. Tombul çocuklar bacaklarını açarak (salına salına yürümek) Apul apul gidiyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
bacak — is., ğı, anat. 1) Vücudun kasıktan tabana kadar olan bölümü Yorgun vücudunu zahmetle taşıyan ince bacakları üstünde doğruldu. P. Safa 2) anat. Hayvanlarda yürümeye veya atlamaya yarayan organ 3) Bazı şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çeyreklemek — i Süt çocuklarının kollarını ve bacaklarını çaprazlayarak vücutlarına idman yaptırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalma — is. 1) Dalmak işi 2) sp. Güreşçinin ayaktayken birden eğilerek rakibinin bacaklarını kapması Birleşik Sözler çift dalma … Çağatay Osmanlı Sözlük
Hint güreşi — is., sp. Karşıt yönde yan yana ve sırtüstü yatan bir çiftin, iç yandaki bacaklarını kenetleyerek birbirlerini çevirme çabası … Çağatay Osmanlı Sözlük
kötürüm — sf. 1) Yaşlılık veya sakatlık sebebiyle yürüyemeyen, ayağa kalkamayan (kimse), oturak Duvar diplerinde kötürüm gibi yatıyorlar, uyukluyorlardı. Ö. Seyfettin 2) Yürüyemeyecek derecede sakat (bacak) O vakit, iki yanmış odundan hiç fark edilmeyen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
küstah — sf., Far. gustāḫ Saygısız, kaba, terbiyesiz (kimse) Babasının koltuğuna küstah bir tarzda oturmuş, bacaklarını, yatar gibi uzatmış ve laubali şeyler söylüyor. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük