Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

başarmak

  • 81 scrape through

    güç belâ atlatmak (sınav), zorla geçmek (sınav), yakayı kurtarmak
    * * *
    (to only just avoid failing: He scraped through his exams.) zar zor başarmak, paçayı zor kurtarmak

    English-Turkish dictionary > scrape through

  • 82 sew up

    dikmek, garantiye almak, kendine sağlamak, başarmak, tekeline almak
    * * *
    dikerek kapat
    * * *
    (to fasten completely or mend by sewing.) dikmek

    English-Turkish dictionary > sew up

  • 83 swing

    interj. çabuk ol, defol, hızlan, yaylan
    ————————
    n. sallama, sallanma, salınma, salınım, ritim, tempo, ritm, sving, salıncak, esneklik, hareket alanı, dönme, dönüş, yön değiştirme, sapma
    ————————
    v. savurmak, yumruk savurmak, fırlatmak, sallamak, sallandırmak, sarkıtmak, asmak, çark etmek, döndürmek, salınmak, başarmak, becermek, etkileyerek kandırmak, sapmak, dönmek, sallanmak, asılmak, asılarak idam edilmek, ipe çekilmek, yalpalamak, sendelemek
    * * *
    1. salın 2. sallan (v.) 3. sallanma (n.)
    * * *
    [swiŋ] 1. past tense, past participle - swung; verb
    1) (to (cause to) move or sway in a curve (from side to side or forwards and backwards) from a fixed point: You swing your arms when you walk; The children were swinging on a rope hanging from a tree; The door swung open; He swung the load on to his shoulder.) salla(n)mak; savurmak
    2) (to walk with a stride: He swung along the road.) salınarak yürümek
    3) (to turn suddenly: He swung round and stared at them; He is hoping to swing the voters in his favour.) birden döndürmek
    2. noun
    1) (an act, period, or manner, of swinging: He was having a swing on the rope; Most golfers would like to improve their swing.) salla(n)ma; savurma
    2) (a swinging movement: the swing of the dancers' skirts.) ritm
    3) (a strong dancing rhythm: The music should be played with a swing.) sving
    4) (a change in public opinion etc: a swing away from the government.) kayma, değişim
    5) (a seat for swinging, hung on ropes or chains from a supporting frame etc.) salıncak
    - swing bridge
    - swing door
    - be in full swing
    - get into the swing of things
    - get into the swing
    - go with a swing

    English-Turkish dictionary > swing

  • 84 tackle

    n. takım, donanım, koşum takımı, palanga, tutma, durdurma, iç oyuncu [amer. fut.]
    ————————
    v. başarmak, becermek, yakalamak, topu ayağından almak, uğraşmak, ele almak, girişmek, koyulmak
    * * *
    1. üstesinden gel (v.) 2. palanga (n.)
    * * *
    ['tækl] 1. noun
    1) (an act of tackling: a rugby tackle.) tutup durdurma
    2) (equipment, especially for fishing: fishing tackle.) takım, donanım
    3) (ropes, pulleys etc for lifting heavy weights: lifting tackle.) palanga
    4) (in sailing, the ropes, rigging etc of a boat.) halat takımı
    2. verb
    1) (to try to grasp or seize (someone): The policeman tackled the thief.) tutup durdurmak
    2) (to deal with or try to solve (a problem); to ask (someone) about a problem: He tackled the problem; She tackled the teacher about her child's work.) ele almak, halletmek
    3) (in football, hockey etc, to (try to) take the ball etc from (a player in the other team): He tackled his opponent.) top kapmak

    English-Turkish dictionary > tackle

  • 85 win through

    güçlükleri yenmek, başarmak, başarılı olmak, sonuca ulaşmak, amacına varmak, zorlukları aşmak
    * * *
    (to succeed in getting (to a place, the next stage etc): It will be a struggle, but we'll win through in the end.) başarı ile sonuca ulaşmak

    English-Turkish dictionary > win through

  • 86 carry through

    gerçekleştirmek, yerine getirmek, sonuca ulaştırmak, bitirmek, başarmak
    * * *
    1. bitir 2. sürdür

    English-Turkish dictionary > carry through

  • 87 come through

    geçirmek, atlatmak, iyileşmek, başarmak, sonuca ulaşmak, üstesinden gelmek
    * * *
    başarıyla çık

    English-Turkish dictionary > come through

  • 88 pan out

    altın çıkarmak (toprağı yıkayarak), sonuç vermek, başarmak
    * * *
    başarıya ulaş

    English-Turkish dictionary > pan out

  • 89 bring home the bacon

    evin geçimini sağlamak, ekmek parası kazanmak, başarmak

    English-Turkish dictionary > bring home the bacon

  • 90 get things done

    v. becermek, başarmak, halletmek

    English-Turkish dictionary > get things done

  • 91 go over big

    v. büyük iş başarmak, üstesinden gelmek

    English-Turkish dictionary > go over big

  • 92 pan out well

    v. çok altın çıkarmak, başarmak

    English-Turkish dictionary > pan out well

  • 93 remove mountains

    mucize yaratmak, imkânsızı başarmak

    English-Turkish dictionary > remove mountains

  • 94 bring home the bacon

    evin geçimini sağlamak, ekmek parası kazanmak, başarmak

    English-Turkish dictionary > bring home the bacon

  • 95 get things done

    v. becermek, başarmak, halletmek

    English-Turkish dictionary > get things done

  • 96 go over big

    v. büyük iş başarmak, üstesinden gelmek

    English-Turkish dictionary > go over big

  • 97 pan out well

    v. çok altın çıkarmak, başarmak

    English-Turkish dictionary > pan out well

  • 98 remove mountains

    mucize yaratmak, imkânsızı başarmak

    English-Turkish dictionary > remove mountains

  • 99 بز

    aba; başarmak; çuha; kahretmek; kazanmak; manifatura; mensucat; peşkir; yenmek

    Arabic-Turkish dictionary > بز

  • 100 دحر

    azil; başarmak; def; kazanmak; sınır dışı etmek

    Arabic-Turkish dictionary > دحر

См. также в других словарях:

  • başarmak — i Bir işi istenilen biçimde bitirmek, muvaffak olmak Yüzünde zor bir işi başarmış adamın sevinci vardı. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başarmak — mubaderet etmek, muvafik, muzaffer olmak, baş etmek, tesviye i ifa etmek, yoluna koymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • liyakat göstermek — başarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başarı göstermek (veya kazanmak) — başarmak Arandığı, fikri sorulduğu, başarı kazandığı da oluyordu. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • muvaffak olmak — başarmak Birdenbire vali yapsalardı belki daha ziyade muvaffak olacaktım. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üstesinden gelmek — başarmak, becermek Evvel Allah, sen bu işin üstesinden gelirsin. N. Cumalı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başkarmak — başarmak, ucuna varmak, idare etmek, baş etmek, ihtida etmek, yol göstermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Deep state — The Deep state (Turkish: derin devlet) is alleged to be a group of influential anti democratic coalitions within the Turkish political system, composed of high level elements within the intelligence services (domestic and foreign), Turkish… …   Wikipedia

  • abramak — i, hlk. 1) Fırtınalı havalarda gemiyi ustalıkla yönetmek 2) Başarmak, bir işi becermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başarıvermek — i Çabucak başarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başarma — is. Başarmak işi Bu işi başarmaya kalkanların sanat kalitesi üzerinde duruyor. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»