-
41 bewältigen
başarmaküstesinden gelmek -
42 zustande
başarmak [zustande bringen]gerçekleşmekgerçekleştirmekolmak [zustande kommen] -
43 accomplish
basarmak, tamamlamak, üstesinden gelmek, basariyla sonuçlandirmak -
44 achieve
basarmak, yapmak, gerçeklestirmek; ulasmak, elde etmek, kazanmak -
45 başarı
1. انتصار [اِنْتِصار]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet2. خلاص [خَلَاص]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet3. ظفر [ظَفَر]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet4. غلبة [غَلَبَة]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet5. فتح [فَتْح]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet6. فلاح [فَلَاح]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet7. فوز [فَوْز]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet8. نجاة [نَجَاة]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet9. نجاح [نَجَاح]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet10. نجح [نُجْح]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet11. نصر [نَصْر]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet12. نيل [نَيْل]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet -
46 نجح
IنَجَّحَbaşarmakIIنَجَحَbaşarmakنُجْح1. muvaffakıyetAnlamı: başarı2. iflâhAnlamı: güç durumdan kurtulma3. başarıAnlamı: başarmak işi, muvaffakiyet -
47 accomplish
v. başarmak, sonuçlandırmak, yapmak, yerine getirmek, üstesinden gelmek; almak (yol, zaman)* * *1. başar 2. sonuçlandır* * *(to complete (something) successfully: Have you accomplished your task?) başarmak- accomplishment -
48 bring off
v. kurtarmak, başarmak* * *1. başar 2. üstesinden gel* * *(to achieve (something attempted): They brought off an unexpected victory.) başarmak -
49 pull off
v. kenara çekmek, çıkarmak, soymak, kazanmak (ödül), koparmak, almak, başarmak* * *çekip çıkar* * *(to succeed in doing: He's finally pulled it off!) başarmak -
50 succeed
v. başarıya ulaşmak, başarılı olmak, başarmak, yerine geçmek, varisi olmak, sonra gelmek* * *başar* * *[sək'si:d]1) (to manage to do what one is trying to do; to achieve one's aim or purpose: He succeeded in persuading her to do it; He's happy to have succeeded in his chosen career; She tried three times to pass her driving-test, and at last succeeded; Our new teaching methods seem to be succeeding.) başarmak2) (to follow next in order, and take the place of someone or something else: He succeeded his father as manager of the firm / as king; The cold summer was succeeded by a stormy autumn; If the duke has no children, who will succeed to (= inherit) his property?) izlemek,...-den sonra gelmek•- success- successful
- successfully
- succession
- successive
- successively
- successor
- in succession -
51 muddle through
hatalara rağmen başarmak, her şeye rağmen başarmak -
52 muddle through
hatalara rağmen başarmak, her şeye rağmen başarmak -
53 schaffen
schaffen <schafft, schuf, geschaffen> ['ʃafən]1. vt1) (er\schaffen) yaratmak; ( gründen) kurmak, meydana getirmek, ihdas etmek;dafür ist sie wie ge\schaffen onun için yaratılmış gibi, onun için biçilmiş kaftan2. I vteine Prüfung \schaffen bir sınavı başarmak, sınavdan geçmek;so, das hätten wir geschafft böylelikle bunu da becermiş oldukdie Kinder haben mich geschafft çocuklar beni yordu [o bitirdi];jdm zu \schaffen machen ( erschöpfen) birini yormak; ( bekümmern) birine dert olmak3) (weg\schaffen) alıp götürmek; (herbei\schaffen) bulup getirmek;etw vom Halse \schaffen bir şeyi başından atmakdamit habe ich nichts zu \schaffen onunla benim alacağım vereceğim yok -
54 réussir
Iv ibaşarmak◊L'opération a réussi. — Ameliyat başarılı oldu.
IIv tiyi yapmak -
55 başarılmak
страд.-безл. от başarmak -
56 далеко
uzak* * *нареч., тж. → сказ.э́то далеко́? — orası uzak mı?
он живёт далеко́ — uzakta oturuyor
он уе́хал о́чень далеко́ — çok uzaklara gitti
до утра́ ещё далеко́ — sabaha daha çok var
мы́сли ее бы́ли далеко́ — düşünceleri uzaklardaydı
••далеко́ не...: далеко́ не нау́чный ме́тод — bilimden çok uzak bir yöntem
далеко́ не малова́жный — hiç de önemsiz olmayan
э́то далеко́ не случа́йно — bu hiç de raslantı değildir
сде́лать э́то далеко́ не про́сто — bunu başarmak hiç de kolay değil
за приме́рами далеко́ ходи́ть не на́до — uzağa gitmeye gerek yok
далеко́ не но́вый — yeni olmaktan (çok) uzak
оста́вить кого-л. далеко́ позади́ — fersah fersah geride bırakmak
ему́ далеко́ за со́рок — kırkını çoktan aşmıştı
бы́ло далеко́ за́ по́лночь — vakit geceyarısını çoktan geçmişti
сла́ва е́го шагну́ла далеко́ за преде́лы страны́ — ünü ülke sınırlarını da aşmıştı
не заходи́ так далеко́! — bu kadar ileri gitme!
-
57 справляться
несов.; сов. - спра́виться1) başarmak, becermek, üstesinden gelmekон не справля́ется со свои́ми обя́занностями — görevini yapamıyor
с э́той зада́чей ему́ не спра́виться — bu görevin üstesinden gelemez
он справля́ется с любы́м де́лом — her işi başarmaktadır
спра́виться с тру́дностями — güçlüklerin üstesinden gelmek
2) yenmek; baş edebilmek, basa çıkmakспра́виться с сопе́рником / проти́вником — rakibini yenmek
с э́тим ребёнком мне не спра́виться — bu çocukla baş edemem / başa çıkamam
спра́виться с боле́знью — hastalığını yenmek
3) sormakсправля́ться о здоро́вье больно́го — hastanın durumunu sormak
4) bakmakсправля́ться в словаре́ — sözlüğe bakmak
-
58 суметь
сов....abilmek,...masını bilmek, başarmakон не суме́ет э́того сде́лать — bunu yapamaz / başaramaz
он не суме́л воспо́льзоваться слу́чаем — fırsattan yararlanmasını bilemedi
я так и не суме́л убеди́ть его́ — onu ikna etmekten aciz kaldım
-
59 удаваться
başarılı olmak,becermek,yapabilmek* * *несов.; сов. - уда́ться1) başarılı olmak, başarıyla sonuçlanmakопера́ция удала́сь — ameliyat başarılı oldu
э́тот но́мер не уда́лся — перен. bu numara / oyun sökmedi
2) безл., в соч. başarmak, becermek,...abilmekэ́то ему́ никогда́ не удава́лось — bunu hiç bir zaman becerememişti
тебе́ удало́сь поговори́ть с ним? — onunla görüşmeye fırsat buldun mu? onunla görüşebildin mi?
кни́ги, кото́рые мне удало́сь найти́ — bulabildiğim kitaplar
те из них, кому́ удало́сь спасти́сь — onlardan hayatlarını kurtarabilenler
не зна́ю, удало́сь ли э́то нам? — bilmem, başarılı olabildik mi?
е́сли мне уда́стся поступи́ть в университе́т,... — üniversiteye girebilirsem,...
о том, наско́лько э́то нам удало́сь, бу́дет суди́ть чита́тель — ne derece başarılı olduğumuzu okurlar değerlendirecektir
престу́пнику удало́сь бежа́ть — cani kaçmayı başarmıştır
но э́то им не уда́стся! — ama başaramayacaklardır!
-
60 ухитряться
См. также в других словарях:
başarmak — i Bir işi istenilen biçimde bitirmek, muvaffak olmak Yüzünde zor bir işi başarmış adamın sevinci vardı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
başarmak — mubaderet etmek, muvafik, muzaffer olmak, baş etmek, tesviye i ifa etmek, yoluna koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
liyakat göstermek — başarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
başarı göstermek (veya kazanmak) — başarmak Arandığı, fikri sorulduğu, başarı kazandığı da oluyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
muvaffak olmak — başarmak Birdenbire vali yapsalardı belki daha ziyade muvaffak olacaktım. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstesinden gelmek — başarmak, becermek Evvel Allah, sen bu işin üstesinden gelirsin. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
başkarmak — başarmak, ucuna varmak, idare etmek, baş etmek, ihtida etmek, yol göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
Deep state — The Deep state (Turkish: derin devlet) is alleged to be a group of influential anti democratic coalitions within the Turkish political system, composed of high level elements within the intelligence services (domestic and foreign), Turkish… … Wikipedia
abramak — i, hlk. 1) Fırtınalı havalarda gemiyi ustalıkla yönetmek 2) Başarmak, bir işi becermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
başarıvermek — i Çabucak başarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
başarma — is. Başarmak işi Bu işi başarmaya kalkanların sanat kalitesi üzerinde duruyor. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük