-
21 бросаться
atılmak,saldırmak* * *несов.; сов. - бро́ситься1) atmak; atışmakброса́ться снежка́ми (друг в друга) — kar topu atışmak
2) atılmak; üstüne atılmak, saldırmak ( нападать)броса́ться вперёд — ileri atılmak
бро́ситься на врага́ — düşmanın üzerine atılmak
броса́ться на по́мощь — yardımına koşmak
мы бро́сились на у́лицу — dışarı / sokağa fırladık
ребёнок бро́сился к ма́тери — çocuk annesine doğru atıldı
бро́ситься ничко́м на посте́ль — kendini yüzü koyun yatağın üzerine atmak
бро́ситься на ше́ю кому-л. (от радости) — (birinin) boynuna atılmak
3) kendini... atmakбро́ситься с моста́ — kendini köprüden (aşağı) atmak / bırakmak
••броса́ться в глаза́ — göze çarpmak
таки́ми предложе́ниями не броса́ются — teklifin böylesi yabana atılmaz
вино́ бро́силось ему́ в го́лову — şarap başına vurdu
броса́ться как бык на кра́сное — azgın boğanın kırmızı görünce saldırdığı gibi saldırmak
-
22 herauswerfen
heraus|werfenirr vt1) atmak2) ( hinauswerfen) dışarı atmak;das ist doch herausgeworfenes Geld ( fig) bu, parayı sokağa atmaktan başka bir şey değil -
23 rausschmeißen
raus|schmeißendas ist rausgeschmissenes Geld bu sokağa atılmış paradırsie hat ihn rausgeschmissen onu kapı dışarı etti
- 1
- 2
См. также в других словарях:
sokağa atmak — 1) birini düşkün, yoksul kalacak biçimde evden, iş yerinden uzaklaştırmak veya kovmak İnsanı kolundan tutup sokağa atmazlar. Halikarnas Balıkçısı 2) para, eşya vb.ni boş yere harcamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
parasını sokağa atmak — değeri olmayan bir mala para vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sokak — is., ğı, Ar. zuḳāḳ İl, ilçe vb. yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar. Ö. Seyfettin Birleşik Sözler sokak çocuğu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
para — is., ekon., Far. pāre 1) Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit 2) Kazanç Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir. S. F. Abasıyanık 3) esk. Kuruşun kırkta biri Birleşik Sözler para… … Çağatay Osmanlı Sözlük
silkelemek — i 1) Üstündeki şeyleri düşürmek, kaydırmak için bir şeyi üst üste, birden silkmek 2) Kuvvetle sarsmak Birini yakasından tutup silkelemek. 3) mec. Dövmek 4) mec. Sarsmak, etkilemek 5) mec. Yük olan, yük sayılan birinin geçim ve sorumluluğunu… … Çağatay Osmanlı Sözlük