-
1 bıçakla
stab (v.) -
2 bıçakla oy
whittle (v.) -
3 bıçakla kesmek
v. whittle -
4 whittle
v. bıçakla kesmek, yontmak* * *1. bıçakla oy (v.) 2. iri bıçak (n.)* * *['witl](to cut or shape (eg a stick) with a knife.) yontmak -
5 ذبح
Iذَبَّحَ1. kesmek2. bıçaklamakAnlamı: bıçakla kesmek3. boğazlamakAnlamı: boğazından keserek öldürmekIIذَبَحَ1. kesmek2. boğazlamakAnlamı: boğazından keserek öldürmek3. bıçaklamakAnlamı: bıçakla kesmek -
6 bıçaklamak
-
7 брать
almak,tutmak; ele geçirmek,zapt etmek; aşmak; sapmak,gitmek* * *несов.; сов. - взять1) врз almak; tutmakвзять ребёнка за́ руку — çocuğu elinden tutmak
не бери́ (рука́ми) — tutma
брать дете́й с собо́й — çocuklarını (beraber) almak
брать рабо́ту на́ дом — eve iş almak
возьми́ (с собо́й) зонт — yanına şemsiye al
в теа́тр его́ не взя́ли — onu tiyatroya almadılar
брать такси́ — taksi tutmak
брать что-л. в долг — eğreti almak
брать де́ньги взаймы́ — borç para almak
брать хлеб в бу́лочной — fırından ekmek almak
брать от жи́зни всё — перен. hayattan kâm almak
брать нало́ги — vergi almak
за э́то нало́гов не беру́т — bunun vergisi yoktur
брать сло́во с кого-л. — перен. (birinden) söz almak; (birine) söz verdirmek
брать пле́нных — esir almak
престу́пника взя́ли но́чью — suçluyu gece tuttular
брать кре́пость шту́рмом — kaleyi hücumla almak
взять ферзя́ — шахм. veziri almak
2) ( делать вывод) çıkarmak, uydurmakотку́да ты взял, что мы уезжа́ем? — nereden çıkardın gideceğimizi?
3) перен. ( овладевать) almak; tutmak; işlemekменя́ смех берёт — gülesim geliyor
меня́ взял страх — beni bir korkudur aldı
тут меня́ взяло́ сомне́ние — derken şüpheye düştüm
4) ( преодолевать) aşmakбрать препя́тствие — engeli aşmak
по́езд брал подъём — tren rampayı çıkıyordu
5) в соч.он берёт прилежа́нием — ona başarı kazandıran çalışkanlığıdır
6) в соч.э́то стекло́ пу́ля не берёт — bu cama kurşun işlemez
меня́ и снотво́рное не берёт — uykum ilacı da tutmuyor
ружьё берёт на две́сти ме́тров — çiftenin atımı iki yüz metre
э́ту до́ску ножо́м не возьмёшь — bu tahtayı bıçakla kesemezsin
7) ( направляться) gitmek; sapmakбрать вле́во — sola sapmak
бери́ пря́мо — doğru git
8) ( о неожиданном действии) kalkmak, tutmakа он взял и / да уе́хал — tuttu gitti
9) с некоторыми сущ. образуют устойчивые сочетаниябрать в расчёт — hesaba almak / katmak
брать кого-л. под защи́ту — himayesine almak
брать нача́ло (восходить) — (kadar) inmek
брать направле́ние на... — yönünü tutmak
••брать в свиде́тели — tanık tutmak / göstermek
брать приме́р с кого-л. — örnek almak
брать на себя́ — üstlenmek, üstüne almak
брать на себя́ отве́тственность за что-л. — (bir şeyin) sorumluluğunu üstüne almak / üstlenmek
брать на себя́ расхо́ды по... —... giderlerini üstlenmek
брать (на себя́) обяза́тельство — taahhüt altına girmek
брать вину́ на себя́ — suçu üstüne almak
брать сло́во (на собрании) — söz almak
брать руково́дство в свои́ руки́ — yönetimi eline almak
брать себя́ в ру́ки — kendine hâkim olmak
брать верх над кем-чем-л. — (birine, bir şeye) üstün gelmek, galebe çalmak
пу́ля его́ не берёт — onun kurşun işlemezliği var, ona kurşun geçmiyor
да́же го́ды его́ не беру́т — onu yıllar bile alt edemiyor
взять / возьмём тако́й вопро́с:... — şu sorunu ele alalım:...
-
8 обрезаться
-
9 stab
n. bıçaklama, saplama, saplanma, bıçak gibi saplanma, bıçak yarası————————v. bıçaklamak, hançerlemek, saplamak, delmek, ihanet etmek* * *1. bıçakla (v.) 2. bıçaklama (n.)* * *1. past tense, past participle - stabbed; verb(to wound or pierce with a pointed instrument or weapon: He stabbed him (through the heart / in the chest) with a dagger.) bıçaklamak2. noun(an act of stabbing or a piercing blow.) bıçaklama- stabbing- stab someone in the back
- stab in the back -
10 ile
ile (-(y)le, -(y)la)1. konj und2. postp mit (D); durch (A), infolge (G);bıçakla mit dem Messer (schneiden);bununla beraber (oder birlikte) trotzdem;iştah ile mit Appetit;kiminle, kimle mit wem?;kurtla kuzu der Wolf und das Lamm;ne ile womit; wodurch;ne ile geçiniyor wovon lebt er?;onlar ile, onlarla mit ihnen;onların oyları ile seçildi durch ihre Stimmen gewählt;tavşan ile kaplumbağa der Hase und die Schildkröte;telefonla telefonisch;uçakla mit dem Flugzeug; per Luftpost3. konj -mekle birlikte (oder beraber) gerade, als …; in dem Augenblick, da; außer, dass …; obgleich; wenn … auch: güneşin batmasıyla beraber gerade, als die Sonne unterging;mektup yazmakla beraber außer, dass (er) einen Brief schrieb yıllarca çalışmakla birlikte obgleich er jahrelang gearbeitet hatte -
11 μαχαίρωμα
bıçaklama, bıçakla yaralama -
12 yarmak
vt1) spalten2) ( abluka) brechen3) aufschlitzenbir bıçakla keçinin karnını yardı mit einem Messer schlitzte er den Bauch der Ziege auf -
13 erstechen
-
14 niederstoßen
nieder|stoßeneinen Angreifer mit dem Messer \niederstoßen saldıran birini bıçakla yere sermek -
15 menacer
v t1 faire peur tehdit etmek2 mettre en danger tehlikede olmak◊La guerre civile menace le pays. — İç savaş ülkeyi tehdit ediyor.
-
16 roulette
-
17 stab
v.bıçakla:n.bıçaklama -
18 whittle
v.bıçakla oy:n.iri bıçak
См. также в других словарях:
bıçak bıçağa gelmek — bıçakla birbirine saldıracak kadar zorlu kavga etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bıçaklamak — i 1) Bıçakla kesmek 2) Bıçakla yaralamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bıçaklatmak — i Bıçakla saldırıyı tahrik etmek, bıçakla saldırtmak ve yaralatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
1980 Turkish coup d'état — The daily Hürriyet ran an extra edition, whose headline read The army has seized control The 12 September 1980 Turkish coup d état, headed by Chief of the General Staff General Kenan Evren, was the third coup d état in the history of the Republic … Wikipedia
Государственный переворот 1980 года в Турции — Государственный переворот 1980 года проведённый главой генерального штаба генералом Кенаном Эвреном стал третьим переворотом в истории республики, после переворотов 1960 и 1971 (Переворот по меморандуму). 1970 е были отмечены вооружёнными… … Википедия
basamak basamak — zf. 1) Yavaş yavaş Ağzında taşıdığı bıçakla hevenkleri keser ve öylece basamak basamak aşağıya iner. R. H. Karay 2) Derece derece Çocuğun bitmeyen dertleriyle haşır neşir, adım adım, basamak basamak onunla birlikte bir yaşam savaşı verir. H.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
buldozer — is., Fr. bulldozer Önündeki geniş bıçakla toprağı sıyırıp kaldıran, tekerlekli veya paletli bir yol makinesi, yoldüzler Yıkma makineleri, buldozerler durmadan bir yerler kazmakta. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çentik — is., ği 1) Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık Bıçağın ağzında çentik var. 2) Küçük oyuk İhtiyarın uzun şakaklarında, gözlerinin altında bıçak yaraları gibi ince çizgiler, çukurlar, oyuklar, çentikler,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
harakiri — is. Karnını bıçakla deşme yoluyla kendini öldürme … Çağatay Osmanlı Sözlük
orak — is., ğı 1) Yarım çember biçiminde yassı, ensiz ve keskin metal bir bıçakla, buna bağlı bir saptan oluşan ekin biçme aracı 2) Ekin biçme zamanı Orakta köylünün işi çok olur. 3) Ekin biçme işi Ot orağından dönen birkaç köylü, omuzlarında uzun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sustalı — sf. 1) Sustası olan Elinde sustalı bir bıçakla köşeye oturdu. A. İlhan 2) is. Emniyet yayı olan çakı Birleşik Sözler sustalı çakı … Çağatay Osmanlı Sözlük