-
1 büyüklenme
-
2 büyüklenme
έπαρση, μεγαλάπιασμα -
3 büyüklenme
haughtiness, arrogance. -
4 gurur
1. اختيال [اِخْتِيَال]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir2. ادعاء [اِدِّعاء]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir3. تباه [تَبَاهٍ]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir4. تبختر [تَبَخْتُر]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir5. تخايل [تَخَايُل]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir6. تخطر [تَخَطُّر]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir7. ترفل [تَرَفُّل]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir8. تعاظم [تَعَاظُم]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir9. تعجرف [تَعَجْرُف]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir10. تكبر [تَكَبُّر]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir11. تمايل [تَمَايُل]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir12. تيه [تِيه]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir13. خيلاء [خُيَلَاء]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir14. زهو [زَهْو]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir15. زهو [زُهُو]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir16. عتو [عُتُوّ]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir17. عجب [عُجْب]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir18. عجرفة [عَجْرَفَة]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir19. غرور [غُرُور]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir20. غطرسة [غَطْرَسَة]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir21. مباهاة [مُبَاهَاة]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir22. ميس [مَيْس]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir23. نخوة [نَخْوَة]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir24. نفخ [نَفْخ]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir25. عنجهية [عُنْجُهِيّة]Anlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir -
5 kasıntı
1. اختيال [اِخْتِيَال]Anlamı: büyüklenme, gurur2. ادعاء [اِدِّعاء]Anlamı: büyüklenme, gurur3. تباه [تَبَاهٍ]Anlamı: büyüklenme, gurur4. تبختر [تَبَخْتُر]Anlamı: büyüklenme, gurur5. تخايل [تَخَايُل]Anlamı: büyüklenme, gurur6. تعاظم [تَعَاظُم]Anlamı: büyüklenme, gurur7. تعجرف [تَعَجْرُف]Anlamı: büyüklenme, gurur8. تكبر [تَكَبُّر]Anlamı: büyüklenme, gurur9. تيه [تِيه]Anlamı: büyüklenme, gurur10. خيلاء [خُيَلَاء]Anlamı: büyüklenme, gurur11. زهو [زَهْو]Anlamı: büyüklenme, gurur12. زهو [زُهُو]Anlamı: büyüklenme, gurur13. عتو [عُتُوّ]Anlamı: büyüklenme, gurur14. عجب [عُجْب]Anlamı: büyüklenme, gurur15. عجرفة [عَجْرَفَة]Anlamı: büyüklenme, gurur16. غطرسة [غَطْرَسَة]Anlamı: büyüklenme, gurur17. عنجهية [عُنْجُهِيّة]Anlamı: büyüklenme, gurur -
6 زهو
Iزَهْو1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. kıtırAnlamı: uydurma söz, yalan3. gösterişAnlamı: gösterme işi veya biçimi4. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir5. martavalAnlamı: yalan, uydurma söz, palavra6. görkem7. atıcılıkAnlamı: yalancılık, uydurmacılık8. sahtelikAnlamı: sahte olma durumu9. atmasyonAnlamı: palavra, uydurma10. çalımAnlamı: gösteriş11. yalan12. ığrıpAnlamı: yalan, düzen13. kibirAnlamı: kendini büyük görme, başkalarından üstün tutma14. debdebeAnlamı: görkem, gösteriş, şatafat, ihtişamIIزُهُو1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. gösterişAnlamı: gösterme işi veya biçimi3. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir4. kibirAnlamı: kendini büyük görme, başkalarından üstün tutma5. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
7 تكبر
Iتَكَبَّرَ1. gururlanmakAnlamı: övünmek, büyüklenmek2. kurumlanmakAnlamı: gururlanarak kasılmak3. kabarmakAnlamı: övünüp böbürlenmekIIتَكَبُّر1. kurumAnlamı: tekebbür, büyüklenme2. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur3. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir4. kurumlanmakAnlamı: gururlanarak kasılmak5. tafraAnlamı: büyüklenmek, böbürlenmek6. kibirAnlamı: kendini büyük görme, başkalarından üstün tutma7. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
8 اختيال
اِخْتِيَال1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. kibirAnlamı: onur, gurur3. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir4. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
9 ادعاء
اِدِّعاء1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir3. savAnlamı: iddia, tez4. iddiaAnlamı: ileri sürülen görüş, sav -
10 تباه
تَبَاهٍ1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. iftiharAnlamı: övünme, kıvanç3. gösterişAnlamı: gösterme işi veya biçimi4. fiyakaAnlamı: gösteriş, afi, caka5. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir6. kıvançAnlamı: övünç, iftihar7. tafraAnlamı: büyüklenmek, böbürlenmek8. görkem9. çalımAnlamı: gösteriş10. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
11 تبختر
IتَبَخْتَرَsendelemekIIتَبَخْتُر1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir3. gösterişAnlamı: gösterme işi veya biçimi -
12 تخايل
IتَخَايَلَsendelemekIIتَخَايُل1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. kibirAnlamı: onur, gurur3. iftiharAnlamı: övünme, kıvanç4. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir5. gösterişAnlamı: gösterme işi veya biçimi6. çalımAnlamı: gösteriş7. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
13 تعاظم
Iتَعَاظَمَ1. kibirlenmekAnlamı: kendini büyük görmek2. sendelemek3. büyüklenmekAnlamı: büyüklük taslamak, böbürlenmekIIتَعَاظُم1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir3. tafraAnlamı: büyüklenmek, böbürlenmek4. kibirAnlamı: kendini büyük görme, başkalarından üstün tutma5. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
14 تعجرف
Iتَعَجْرَفَ1. kibirlenmekAnlamı: kendini büyük görmek2. sendelemek3. büyüklenmekAnlamı: büyüklük taslamak, böbürlenmekIIتَعَجْرُف1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir3. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
15 تيه
تِيه1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. iftiharAnlamı: övünme, kıvanç3. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir4. lâbirent5. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
16 خيلاء
خُيَلَاء1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. kibirAnlamı: onur, gurur3. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir4. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
17 عتو
عُتُوّ1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. buyurganlıkAnlamı: despotluk3. diktatörlükAnlamı: diktatör olma durumu4. zalimlikAnlamı: zalim olma durumu5. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik6. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir7. kıymaAnlamı: kıymak işi8. kıyımAnlamı: kıymak işi veya biçimi9. adaletsizlikAnlamı: adalete aykırı davranış10. saldırganlıkAnlamı: saldırgan olma durumu11. zulümAnlamı: kıyım, kıygı, acımasızlık, haksızlık, cefa12. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
18 عجب
Iعَجَب1. harikaAnlamı: olağanüstü, mucize2. mucizeAnlamı: insanları hayran bırakan olay3. tansıkAnlamı: mucizeIIعُجْب1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. kibirAnlamı: onur, gurur3. gösterişAnlamı: gösterme işi veya biçimi4. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir5. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
19 عجرفة
عَجْرَفَة1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir3. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık -
20 عنجهية
عُنْجُهِيّة1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir
- 1
- 2
См. также в других словарях:
büyüklenme — is. Kendini büyük gösterme, kibir Başta delikanlılar, çoğunun oturuşunda bir büyüklenme var. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
gubarmak — büyüklenme … Beypazari ağzindan sözcükler
burun — is., rnu, anat. 1) Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı 2) Bazı şeylerin ön ve sivri bölümü Kadıköy vapurunun güvertesinde, paltoma bürünmüş, gidip ta burna oturmuştum. H. Taner 3) mec. Kibir,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyüklenebilmek — nsz Büyüklenme imkânı veya olasılığı bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gurur — is., Ar. ġurūr 1) Kendini beğenme, büyüklenme, benlik, kibir Aynı gururu, aynı gülünç itimadı aşkta da gösterirler. H. C. Yalçın 2) Övünme 3) Kurum, çalım Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gurur duymak gurur gelmek gururuna dokunmak gururuna… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kasıntı — is. 1) Giyeceği daraltmak veya kısaltmak için yapılan eğreti dikiş Bu kolun kasıntısını sökmeli. 2) mec. Büyüklenme, kurum, gurur 3) sf., mec. Büyüklenen, gururlanan ve bunu davranışlarıyla belli eden (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kibir — is., bri, Ar. kibr 1) Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik Kibirden vazgeçersek sevimli oluruz. C. Meriç 2) Gurur Süheyl o gün orada, saçma kibrine kapılmayıp tek bir kelime, Serap ın beklediği iki heceli tek bir kelime… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurum — 1. is. 1) Kuruluş Türk Dil Kurumu. Türk Tarih Kurumu. 2) huk. Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi insanlar tarafından oluşturulan şey, müessese Birleşik Sözler eğitim kurumu kamu kurumu 2. is. Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
oturuş — is. Oturma işi veya biçimi Başta delikanlılar, çoğunun oturuşunda bir büyüklenme var. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
tavır — is., vrı, Ar. ṭavr 1) Durum, davranış, vaziyet, hâl Dalgın, düşünceli bir tavırla işini görmeye devam etti. N. Cumalı 2) Büyüklenme Bu adamın tavrı hiç çekilmez. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
tekebbür — is., esk., Ar. tekebbur Kibirlenme, büyüklenme, çalım, kurum … Çağatay Osmanlı Sözlük