-
1 kadar
1. حتى [حتَّى]Anlamı: dek, değin2. حوالي [حوالي]Anlamı: ölçüsünde, derecesinde, büyüklüğünde vs3. درجة [دَرَجَة]Anlamı: ölçüsünde, derecesinde, büyüklüğünde vs4. عديل [عَدِيل]Anlamı: gibi (bir şeye benzer)5. مثال [مِثَال]Anlamı: gibi (bir şeye benzer)6. مثل [مِثْل]Anlamı: gibi (bir şeye benzer)7. مثيل [مَثِيل]Anlamı: gibi (bir şeye benzer)8. نموذج [نَمُوذَج]Anlamı: gibi (bir şeye benzer) -
2 brüksel lâhanası
كرنب [كُرُنْب] -
3 keklik
1. حجل [حَجَل]Anlamı: güvercin büyüklüğünde, kırmızı renkte bir kuş2. حسناء [حَسْناء]Anlamı: güzel kadın
См. также в других словарях:
ADÜVV-ÜD DİN — Din düşmanı.(Hem küfranınızla öyle bir Mâlik i Zülcelâl in memleketinde isyan ediyorsunuz ki, ibâdından ve cünudundan öyleleri var ki, değil sizin gibi küçücük âciz mahlukları, belki farz ı muhal olarak dağ ve arz büyüklüğünde birer adüvv ü kâfir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
amber çiçeği — is., bit. b. Amber ağacının toparlak, fındık büyüklüğünde, altın sarısı renginde güzel kokulu çiçeği … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakımlık — is., ğı, sin., TV Filmin kartpostal büyüklüğünde cam bir perde üzerinde görünmesini sağlayan cihaz … Çağatay Osmanlı Sözlük
Beç tavuğu — is., hay. b. Tavukgillerden, başı küçük ve çıplak, tüyü mavimtırak kül renginde, tavuk büyüklüğünde, evcil bir hayvan (Numida meleagris) … Çağatay Osmanlı Sözlük
Bektaşi üzümü — is., bit. b. 1) Taşkırangillerden bir çalı (Ribes grossularia) 2) Bu çalının mayhoş, nohut büyüklüğünde, ak veya kara yemişi … Çağatay Osmanlı Sözlük
Bitlis köftesi — is. Yağsız kıyma veya pirinç ile köftelik bulgur, yağ, nar, yumurta ve baharat kullanılarak hazırlanan ceviz büyüklüğünde bir köfte türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
çatana — is., den. Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur, istimbot Süslü, hususi birçok çarklı çatanalar geçer. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çaylak — is., ğı, hay. b. 1) Yırtıcılardan, uzun kanatlı, çengel gagalı, küçük kuşları ve fare gibi zararlı hayvanları avlayan, tavuk büyüklüğünde bir kuş (Milvus migrans) 2) sf., mec. Toy, deneyimsiz, acemi (kimse) Birleşik Sözler çaylak fırtınası acemi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çer çöp — is. 1) Çalı çırpı kırıntısı Karısı ocağı tutuşturmak için olanca soluğu ile ateşi üflüyordu. Ocaktaki çer çöp yaştı. A. Sayar 2) Döküntü, süprüntü Bir sokak köpeği gibi çer çöple geçinir ve geceleri kilisenin yanındaki köpek kulübeleri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiğde — is., bit. b. 1) Hünnap 2) Bu ağacın kırmızı kabuklu, sert çekirdekli, iri zeytin biçiminde ve büyüklüğünde, güzün olgunlaşan yemişi … Çağatay Osmanlı Sözlük
çöreklenme — is. Çöreklenmek işi Onu çöreklenmeye başlamış dev büyüklüğünde bir boa yılanına benzetemiyor. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük