-
1 büyük
büyük devletler (die) Großmächte;büyük dilbalığı ZOOL Heilbutt m;Büyük İskender Alexander der Große;Büyük Sahra (die) Sahara;büyük sanayi Großindustrie f;-e büyük gelmek Kleidung jemandem zu groß sein -
2 baba
I s1) Vater m\baba değil, tırabzan \babası Rabenvater m\babasına çekmek nach dem Vater schlagen\babasının kızı/oğlu wie der Vater, so die Tochter/der Sohndevlet \baba Vater Staat6) ( ata)Asya'daki \babalarımız unsere Vorväter in Asien7) \babasının hayrına umsonstII adj1) väterlich\baba adam ein väterlicher Typ\baba nasihati väterliche(r) Rat2) (sl) ( üstün nitelikli) fein, hochwertig
См. также в других словарях:
ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur — verimin bol olması, kullanılan malzemenin bol olmasına bağlıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
EKBER-ÜL KEBÂİR — Kebâirin kebâiri. Büyüklerin en büyüğü. Büyük günahların en büyüğü. (Bak: Mubikat ı seb a … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
akılsızlık — is., ğı 1) Akılsız olma durumu 2) Akılsızca yapılan iş veya davranış Ben o kadınlardan değilim ki evin büyüğü ben olacağım diye tutturup akılsızlıklarla ağzımın tadını kaçırayım. M. Ş. Esendal Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller akılsızlık etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
baba — is. 1) Çocuğun dünyaya gelmesinde etken olan erkek Türk babanın ve Türk ananın çocuğu Türktür. Anayasa 2) Çocuğu olmuş erkek, peder 3) Kazılarda çıkarılan toprağın miktarını hesaplayabilmek için yer yer bırakılan toprak dikme 4) Çatı merteği 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyüksü — sf. Büyüğü andıran, büyüğe benzeyen, büyük gibi Haspanın gülümseyişi bile büyüksü. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çitari — is., hay. b. 1) İzmaritgillerden, üzerinde sarı çizgiler bulunan, en büyüğü yarım kiloyu aşmayan, kılçıklı bir balık (Boxsalpa) 2) İpek ve pamukla dokunan bir tür çizgili kumaş, çitar Pencerelerdeki çitari perdelerden, köşedeki aynalı konsola… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalay lama — is. Lamaların (II) en büyüğü … Çağatay Osmanlı Sözlük
ekmek — 1. i, er 1) Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek 2) Toprağı ekip biçmek için kullanmak Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor. M. Ş. Esendal 3) e Serpmek Yemeğe biber ekmek. 4) mec. Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hanedan — is., tar., Far. ḫānedān 1) Hükümdar, devlet büyüğü vb. bir kişiye dayanan soy, büyük aile Hanedan prenslere dair başka hatıram yoktu. F. R. Atay 2) sf., esk. Belli ve büyük soydan gelen 3) sf., mec. Eli açık ve konuksever Bu benim dediklerim… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hindi — is., hay. b., Ar. hindī 1) Tavukgillerden, XV. yüzyılda evcilleştirilerek Amerika dan bütün dünyaya yayılan, boyun ve başı çıplak, parlak, yeşil ve esmer tüylü kümes hayvanlarının en büyüğü (Meleagris gallopavo) 2) sf., hlk. Aptal, şaşkın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
horozbina — is., hay. b., Rum. Horozbinagillerden, kıyılara yakın alglerin içinde yaşayan, sırt yüzgeci tek parça ve uzun, burun ucu yuvarlak, en büyüğü 5 cm kadar olan küçük bir balık (Blennius gattorugine) … Çağatay Osmanlı Sözlük