-
21 настраивать
ayarlamak, ayar etmekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > настраивать
-
22 отрегулировать
ayarlamak, ayar etmekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > отрегулировать
-
23 юстировать
ayarlamak, ayar etmekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > юстировать
-
24 einstellen
ayarlamakbir noktaya yönelmekbitirmekbırakmakdurdurmakişe almak -
25 regulieren
ayarlamakdüzeltmek -
26 adjust
ayarlamak; uydurmak, uyarlamak; uyum göstermek, uymak -
27 wangler
ayarlamak; koparmak, sizdirmak; paçayi kurtarmak -
28 жөндеу
ayarlamak, ıslah -
29 көтерілу
ayarlamak, havalanmak -
30 жөндеу
ayarlamak, ıslah -
31 көтерілу
ayarlamak, havalanmak -
32 tune
n. melodi, ezgi, nağme, akort, uyum, ahenk, istasyon ayarı (radyo), makam————————v. akort etmek, uydurmak, ayarlamak, istasyona ayarlamak (radyo), akortlu olmak, uyumlu olmak, yoluna koymak* * *1. ayar (n.) 2. ayarla (v.) 3. kanal ayarı (n.)* * *[tju:n] 1. noun(musical notes put together in a particular (melodic and pleasing) order; a melody: He played a tune on the violin.) melodi, nağme2. verb1) (to adjust (a musical instrument, or its strings etc) to the correct pitch: The orchestra tuned their instruments.) akort yapmak/etmek2) (to adjust a radio so that it receives a particular station: The radio was tuned to a German station.) ayarlamak3) (to adjust (an engine etc) so that it runs well.) ayar yapmak•- tuneful- tunefully
- tunefulness
- tuneless
- tunelessly
- tunelessness
- tuner
- change one's tune
- in tune
- out of tune
- tune in
- tune up -
33 régler
-
34 налаживать
1) ayarlamak; işler duruma getirmekнала́живать стано́к — tezgahı ayarlamak
2) kurmak; yola / düzene koymakнала́дить произво́дство маши́н — makine yapımına başlamak
нала́дить сотру́дничество с... —... ile işbirliği kurmak
нала́дить свои́ дела́ — işlerini yola koymak
-
35 регулировать
1) düzenlemek; ayarlamakинсули́н регули́рует содержа́ние са́хара в крови́ — insulin kanda şeker oranını düzenler / ayarlar
при́нципы, регули́рующие межгосуда́рственные отноше́ния — devletlerarası ilişkileri düzenleyen ilkeler
регули́ровать у́личное движе́ние — trafiği yönetmek
2) ( механизм) ayarlamak -
36 упорядочить
düzenlemek,düzene koymak* * *сов.düzenlemek, düzene koymak; yoluna koymak; ayarlamakупоря́дочить це́ны — fiyatları düzenlemek / ayarlamak
упоря́дочить ру́бку ле́са — ağaç kesimini düzene koymak
упоря́доченная жизнь — düzenli hayat
-
37 adjust
v. ayarlamak; uydurmak, alıştırmak, alışmak; düzeltmek; belirlemek, halletmek* * *ayarla* * *1) ((often with to) to change so as to make or be better suited: He soon adjusted to his new way of life.) uyum sağlamak, alışmak2) (to change (the position of, setting of): Adjust the setting of the alarm clock.) ayarlamak•- adjustment -
38 calibrate
v. kalibresini bulmak, ayar etmek, ayarlamak, derecelendirmek* * *ayarla* * *['kælibreit]1) (to mark out the scale on (a measuring instrument).) çapını ölçmek2) (to correct or adjust (the scale or instrument): He calibrated the weighing machine.) ayarlamak, kalibre etmek -
39 justify
v. haklı çıkarmak, savunmak, haklı göstermek, doğrulamak, hak vermek, aklamak, ayarlamak, düzeltmek, satır uzunluğunu ayarlamak* * *doğrula* * *1) (to prove or show (a person, action, opinion etc) to be just, right, desirable or reasonable: How can the government justify the spending of millions of pounds on weapons when there is so much poverty in the country?) haklı göstermek/çıkarmak2) (to be a good excuse for: Your state of anxiety does not justify your being so rude to me.) geçerli bir nedeni olmak•- justification -
40 regulate
v. düzenlemek, düzenleme yapmak, ayarlamak, yoluna koymak* * *düzenle* * *[-leit]1) (to control: We must regulate our spending; Traffic lights are used to regulate traffic.) düzenlemek2) (to adjust (a piece of machinery etc) so that it works at a certain rate etc: Can you regulate this watch so that it keeps time accurately?) ayarlamak
См. также в других словарях:
ayarlamak — i 1) Bir ölçünün doğruluğunu belli bir örneğe göre düzeltmek, doğrulamak Saati radyoya göre ayarlamak. 2) Bir aygıtı belli bir iş yapabilecek duruma getirmek Dikiş makinesini nakşa göre ayarlamak. 3) mec. İşleri birbiriyle çatışmayacak veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fiyat ayarlamak — para değerindeki değişiklik ve başka ekonomik şartlar dolayısıyla fiyatları düzenlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dozunu ayarlamak — 1) ilacın ölçüsünü aşmamak, gerektiği kadar vermek 2) ölçüyü aşmamak, aşırı davranmamak Saygının ve sevginin dozunu iyi ayarlayabilmeli insan. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağızlamak — i, den. 1) Bir boğazın veya bir limanın ağzını ortalamak 2) tek. Bir parçayı yuvasına geçirmek için önce yuvanın ağzını ayarlamak 3) hlk. Bir işi kolaylamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayarlama — is. Ayarlamak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayarlayıvermek — i Çabucak ayarlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
basınçlamak — i Hava taşıtlarında, insan organizması için yeterli basınç düzeyini sağlamak veya ayarlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
doz — is., Fr. dose 1) Bir ilacın bir defada veya bir günde alınması gereken miktarı Ruhsal gerilimlerimiz varsa düşük dozda Diazem falan alın, hiç değilse... Ç. Altan 2) kim. Bir maddenin bir birleşiğe, bir karışıma giren veya girmesi gereken belli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fiyat — is., Ar. fīˀāt 1) Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha Birkaç ev döşettiğim için mobilya fiyatlarından pek iyi anlarım. Ö. Seyfettin 2) ekon. Bir mal veya iş gücü için uygun görülen para karşılığı 3) ekon. Bir değer… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akort etmek (veya yapmak) — çalgıların seslerini ayarlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri almak — 1) öne almak 2) saati önceki vakte almak, öne ayarlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük