-
1 бросаться
atılmak,saldırmak* * *несов.; сов. - бро́ситься1) atmak; atışmakброса́ться снежка́ми (друг в друга) — kar topu atışmak
2) atılmak; üstüne atılmak, saldırmak ( нападать)броса́ться вперёд — ileri atılmak
бро́ситься на врага́ — düşmanın üzerine atılmak
броса́ться на по́мощь — yardımına koşmak
мы бро́сились на у́лицу — dışarı / sokağa fırladık
ребёнок бро́сился к ма́тери — çocuk annesine doğru atıldı
бро́ситься ничко́м на посте́ль — kendini yüzü koyun yatağın üzerine atmak
бро́ситься на ше́ю кому-л. (от радости) — (birinin) boynuna atılmak
3) kendini... atmakбро́ситься с моста́ — kendini köprüden (aşağı) atmak / bırakmak
••броса́ться в глаза́ — göze çarpmak
таки́ми предложе́ниями не броса́ются — teklifin böylesi yabana atılmaz
вино́ бро́силось ему́ в го́лову — şarap başına vurdu
броса́ться как бык на кра́сное — azgın boğanın kırmızı görünce saldırdığı gibi saldırmak
-
2 кидаться
2) тк. несов., перен., разг. ( не дорожить) (yabana) atmak; tempek3) ( устремляться) atılmak; üstüne atılmakки́нуться на ше́ю кому-л. (от радости) — birinin boynuna atılmak
он ки́нулся нам / к нам навстре́чу — bize doğru atıldı
4) ( нападать) saldırmak5) atlamak; kendini atmakки́нуться в во́ду — suya atlamak
ки́нуться на посте́ль — kendini yatağa atmak
••кида́ться в го́лову (о вине) — başına vurmak
-
3 устремляться
çevrilmek; atılmak* * *несов.; сов. - устреми́ться1) atılmakустреми́ться вперёд — ileri atılmak
2) перен. çevrilmekвсе взо́ры устреми́лись на нас — tüm gözler bize çevrildi
-
4 вылетать
uçup gitmek,kalkmak (uçak); uçakla gitmek,uçmak; fırlamak; atılmak* * *несов.; сов. - вы́лететь1) (uçup) gitmek; kalkmak ( о самолёте); uçakla gitmek; uçmak ( на самолёте)сего́дня я вылета́ю в Росто́в — bugün Rostov'a uçacağım
2) перен. fırlamakиз-за поворо́та вы́летела маши́на — dönemeçten bir araba fırladı
3) перен., прост. (с работы, из школы и т. п.) atılmak••вы́лететь из головы́ — hatırından çıkmak
-
5 пускаться
несов.; сов. - пусти́ться1) ( отправляться) gitmekпуска́ться в путь — yola çıkmak / koyulmak
он пусти́лся бежа́ть в сто́рону ле́са — ormana doğru bir koşu tutturdu
пусти́ться в пого́ню за кем-л. — birinin takibine çıkmak
2) (начинать делать что-л.) girişmekпуска́ться в подро́бности — ayrıntılara girmek
пусти́ться спо́рить — tartışmaya girişmek
3) atılmakпусти́ться в авантю́ру — maceraya atılmak
-
6 стремиться
1) atılmak; hızlı yürümek / gitmekстреми́ться вперёд — ileriye doğru atılmak
2) hevesi / hevesinde olmak; emeli / emelinde olmak; aramak; gözü olmak; peşinde olmakстреми́ться к сла́ве — şöhret peşinde olmak
лю́ди, стремя́щиеся к вла́сти — iktidar heveslisi insanlar
он стреми́тся к поко́ю — rahatını arıyor
в директора́ он не стреми́лся — müdürlükte gözü yoktu
капитали́ст стреми́тся извле́чь бо́льшую при́быль — kapitalist daha fazla kâr elde etmeye can atar
-
7 вступать
girmek; girişmek* * *несов.; сов. - вступи́ть, врзgirmek; girişmekвступа́ть в го́род — şehre girmek
вступа́ть в профсою́з — sendikaya girmek / kaydolmak
вступа́ть в вое́нный сою́з — askeri ittifaka girmek
вступа́ть на путь незави́симого разви́тия — bağımsız gelişme yoluna girmek
вступа́ть в борьбу́ — mücadeleye girişmek
вступа́ть в поле́мику — polemiğe girişmek
••вступа́ть в жизнь — hayata atılmak
-
8 накидываться
несов.; сов. - наки́нуться(нападать на кого-л.) birinin üzerine atılmak; birine saldırmak -
9 рвануть
сов.1) ( сильно дёрнуть) hızlı çekmek2) разг. ( устремиться вперёд) ileri atılmak3) разг. ( о ветре) kopuvermek -
10 ринуться
сов.atılmak; hürya etmek ( о многих) -
11 соваться
несов.; сов. - су́нуться, разг.1) atılmak2) ( вмешиваться) karışmakсова́ться не в свои́ дела́ — üstüne vazife olmayan işlere karışmak
он во всё суётся — herşeye burnunu sokar, vara yoğa karışır
••не зна́я бро́ду, не су́йся в во́ду — погов. çayı görmeden paçaları sıvama
-
12 трудовой
çalışma(sıfat); çalışarak kazanılan; emekçi* * *1) iş °, çalışma °трудово́е воспита́ние — iş eğitimi
трудова́я дисципли́на — iş disiplini
трудово́е законода́тельство — iş / çalışma mevzuatı
трудовы́е побе́ды — çalışma alanında kaydedilen zaferler
нача́ть трудову́ю жизнь — çalışma hayatına atılmak / başlamak
жела́ю вам трудовы́х успе́хов — çalışmalarınızda başarılar dilerim
трудовы́е де́ньги — çalışarak kazanılan para
его́ трудово́й дохо́д — (şahsen) çalışarak elde ettiği gelir
3) emekçiтрудово́й наро́д — emekçi halk
См. также в других словарях:
atılmak — atılmak; (çiçek) açılmak; herhangi bir şey büsbütün aynlmayarak açılmak. I, 21, 193 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
atılmak — den 1) Atma işine konu olmak Tembel olanlar her yerden atılır. 2) e Saldırmak, hücum etmek Düşmanın üzerine atıldı. 3) nsz Bir şeye doğru birden gitmek, birden bir davranışta bulunmak Küçük köpek ince sevinç çığlıkları çıkarıyor, zıplıyor,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
köşeye atılmak — (bir) önem verilmemek, gözden uzakta tutulmak, ilgilenilmemek Böyle bir köşeye atılmak, iktidardan uzak kalmak, diri diri gömülmekti benim için. T. Oflazoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
silah atılmak — silahla vurmaya davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri atılmak (veya çıkmak) — öne doğru çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
maceraya atılmak — tehlikeli, yorucu, sıkıcı ve ne olacağı bilinmeyen bir işe kalkışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
talihin kucağına atılmak — kendi kaderine boyun eğmek Bir gelinden ziyade, zalim bir nezri yerine getirmek için talihin kucağına atılmış bir kurbana benziyordu. A. H. Tanpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
tehlikeye atılmak — zarar ve sıkıntılara yol açacak bir davranışta bulunmak Şimdilik sizin tehlikeye atılmanıza hacet yoktur. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayata atılmak — geçim sağlamak üzere çalışmaya başlamak Altı yıllık ortaöğretim bitirmek, hayata atılmanın ilk koşulu sayılır orada. A. Erhat … Çağatay Osmanlı Sözlük
pabucu dama atılmak — kendinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydana atılmak — ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük