-
1 arka arkaya vermek
рука́ о́б руку, сообща́ ( действовать), подде́рживать друг дру́га -
2 arka
1. subst Rücken m; Rückseite f; Fortsetzung f (einer Erzählung usw); Rückenlehne f; fig Beschützer m; Rück- (Seite, Wand); Hinter- (Tür, Rad);arka koltuk AUTO Rücksitz m;arka arkaya hintereinander;arka arkaya vermek sich gegenseitig unterstützen;arka çıkmak Unterstützung geben;arka kapıdan çıkmak Schule ohne Abschluss verlassen;b- ne arka olmak jemandem eine Stütze sein;arka plan Hintergrund m;arka üstü yatmak auf dem Rücken liegen;b-ne arka vermek j- m Hilfe leisten;arkada hinten;arkada kalanlar (die) Hinterbliebenen; (die) Zurückgelassenen;arkada kalmak in den Hintergrund treten; zurückliegen (Zeit, Lage);arkadan von hinten;arkadan arkaya fig hinter dem Rücken;bş-in arkası alınmak einer Sache (D) ein Ende setzen;arkası gelmek fig weitergehen;arkası kesilmek aufgebraucht werden/sein; versiegen;bş-in arkasına düşmek etwas eifrig verfolgen;b-nin arkasına düşmek jemandem auf den Fersen sein;b-nin arkasında dolaşmak sich jemandem anzunähern versuchen;-in arkasından hinter … her, nach (zeitlich);b-nin arkasından konuşmak hinter jemandes Rücken reden;-in arkasını bırakmak nicht mehr verfolgen, loslassen;-in arkasını bırakmamak nicht ablassen von;arkaya bırakmak (auf später) verschieben2. Ortssubstantiv: -in arkasına hinter A;dolabın arkasına hinter den Schrank (stellen usw);-in arkasında hinter D;dolabın arkasında hinter dem Schrank (stehen usw);-in arkasından hinter D … hervor (kommen usw) -
3 arka
за́дний корешо́к (м) тыл (м) я́годицы (мн)* * *1.1) спина́arkasında palto vardı — на нём бы́ло пальто́
arkası ağrıyor — у него́ боли́т спина́
arkasını çevirmek — отверну́ться; поверну́ться спино́й к...
arkasını vermek — встать спино́й к...; прислони́ться
ateşe arkasını verdi — он встал спино́й к огню́
2) за́дняя сторона́ (чего-л.)evin arkası sıvasız — за́дняя часть до́ма не отштукату́рена
3) продолже́ниеarkasını dinle! — слу́шай, что бы́ло да́льше!
arkası gelecek sayıda — продолже́ние в сле́дующем но́мере
hikâyenin arkası — продолже́ние расска́за
4) перен. покрови́тель, защи́тникarka bulmak — найти́ покрови́теля
arka çıkmak — защити́ть кого
arkası var — а) у него́ име́ется покрови́тель / защи́тник; б) продолже́ние сле́дует
arka vermek — подде́рживать, ока́зывать подде́ржку
5) спи́нка (стула и т. п.)2.1) за́днийarka ayaklar — за́дние но́ги ( у животных)
arka cep — за́дний карма́н
arka kapı — а) чёрный ход; б) за́дняя две́рца ( автомобиля)
arka plan — за́дний план, фон
arka taraf — за́дняя сторона́, оборо́тная сторона́
dağın arka yanı — противополо́жный склон горы́
2) окра́инный3.arka mahalle — окра́инный кварта́л, окра́ина ( города)
в функции служ. имениarkasına — позади́ кого-чего, за кем-чем (поставить, положить и т. п.)
şemsiyeyi kapının arkasına koydu — он поста́вил зо́нтик за дверь
arkasında — позади́, за кем-чем (находиться, стоять и т. п.)
evin arkasında bir bahçe var — за до́мом име́ется сад
arkasından — вслед за..., по́сле кого-чего
arkasından koşmak — бежа́ть позади́ кого, бежа́ть за кем
••arkasında yumurta küfesi yok ya! — погов. ему́ не́чего теря́ть, он во́лен в свои́х посту́пках
- arkada- arkada bırakmak
- arkada bıraktığımız yıllar
- üç evlâdını arkada bırakıp gitti
- arkada kalanlar
- arkadakiler
- arkada kalmak
- arkadan
- arkadan görünüş
- arkasına almak
- arka arkaya
- arka arkaya vermek
- arkadan arkaya
- arkasına bakmadan gitmek
- arkasını bırakmak
- arkaya bırakmak
- arkaya koymak
- arkasında dolaşmak
- arkasında gezmek
- arkasına düşmek
- arkasına takılmak
- arkası gelmek
- arkasını getirmek
- arkası kesilmek
- arkasından koşmak
- arkası sıra
- arkanız sıra oğlunuz da geldi
- arkasını sıvamak
- arkadan söylemek
- arkasından söylemek
- arkasından konuşmak
- arkadan konuşmak
- arkasından sürüklemek
- arkadan vurmak
- arkası yere gelmemek
- arkası yufka -
4 arka
"1. the back. 2. back part, rear, back side, reverse. 3. hind, back, posterior. 4. rump, buttocks, fanny. 5. the space behind or beyond. 6. powerful friend, backer, supporter; pull, influence. 7. sequel, the remaining part. 8. a back load (of something). -dakiler those left behind (by one who has died or departed). -dan 1. from behind, in the back; behind the back. 2. afterwards. -sına behind. -sında 1. behind. 2. after. -sından 1. from behind. 2. after. 3. while (one) is not present. -sı alınmak to be ended, be cut off, be stopped. -sını almak /ın/ to bring to an end. - arka backwards. - arkaya one after the other. -dan arkaya secretively. - arkaya vermek to back each other, join forces. -sına bakmadan gitmek to leave without looking back. -da bırakmak /ı/ to leave behind. -ya bırakmak/komak /ı/ to postpone, put off. -sını bırakmak /ın/ 1. to stop chasing. 2. to stop following up. -sını/peşini bırakmamak /ın/ to follow up, stick to. - bulmak to find a friend in power. - çevirmek /a/ to shun, turn one´s back (on). -sını çevirmek to turn one´s back, refuse to be concerned. - çıkmak /a/ to befriend, back. -sını dayamak /a/ to rely on the help and protection (of). -sında dolaşmak/gezmek /ın/ to pester (someone) about doing something, at every opportunity to urge (someone) to do something. -sına düşmek/ takılmak /ın/ 1. to follow up (a matter). 2. to follow (someone). -sı gelmek to continue. -sını getirememek /ın/ to be unable to carry through (a matter). -da kalanlar those left behind (by one who has died or departed). -da kalmak 1. to stay behind; to be left behind. 2. to be overshadowed, lose by comparison. -ya kalmak to be left behind; to lag behind. - kapıdan çıkmak 1. to fail out of a school. 2. to be fired for incompetence. -sı kesilmek to run out, be used up (and not replenished). -sından koşmak /ın/ to pursue (a person) to get a thing done. - müziği background music. -sı olmamak to be without influential friends, have no pull. -sı pek having influence, having connections. - planda 1. in the background. 2. of minor importance. - sayfa print. verso, left page. -sı sıra following, right after, on one´s heels. -sını sıvamak/sıvazlamak /ın/ to compliment, butter up. - sokak back street. -dan söylemek to talk behind someone´s back, gossip. -sından sürüklemek /ı/ to influence (someone) to follow or accompany, get (someone) to come along. -sından teneke çalmak /ın/ 1. to gossip about, run down. 2. to shout insults at (someone) as he leaves. -/-sı üstü on one´s back. -sı var (for a newspaper serial) to be continued. -sını vermek /a/ 1. to lean one´s back (against). 2. to rely on (someone´s) support. -dan vurmak /ı/ to stab (someone) in the back. -sı yere gelmemek not to be defeated. -sı yufka. 1. This is all there is. There´s nothing to follow this (said when serving a one-course meal). 2. He´s/She´s wearing practically nothing (said of someone who is wearing thin clothes in cold weather). 3. He´s/She´s got no one substantial backing him/her. -sında yumurta küfesi yok ya! colloq. There is nothing to stop him from changing his mind." -
5 сплачиваться
несов.; сов. - сплоти́ться( объединяться) (toplanıp) birleşmek; arka arkaya vermek -
6 подряд
I мihale; taahhüt (-dü)IIсдать что-л. в подря́д (с торгов) — ihaleye vermek
üst üste, arka arkaya, art arda; sıraylaтри го́да подря́д — üst üste üç yıl
сгоре́ло три до́ма подря́д — sırayla üç ev yandı
он чита́л всё подря́д — seçmez, eline ne geçerse okurdu
См. также в других словарях:
arka arkaya vermek — birbirini korumak için birleşmek, destek olmak, dayanışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
saymak — i, ar 1) Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak Nara sormuşlar: Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne demiş. B. R. Eyuboğlu 2) Sayıları arka arkaya söylemek Birden ona kadar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırt sırta — zf. Arka arkaya, sırtları birbirine değecek biçimde Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sırt sırta vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük