-
1 anlayışla
anlayışla adv verständnisvoll;anlayışla karşılamak Verständnis entgegenbringen (-i jemandem)
См. также в других словарях:
sıcak bakmak — anlayışla karşılamak, olumlu değerlendirmek, ilgi duymak Onlardan genelleme yaparak bütün kol emekçilerine sıcak bakma eğilimini edindim. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
fəhmi — ə. anlayışla bağlı olan … Klassik Azərbaycan ədəbiyyatında islənən ərəb və fars sözləri lüğəti
bu gözle — zf. Bu anlayışla … Çağatay Osmanlı Sözlük
hoşgörü — is. Her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoş görme durumu, müsamaha, tolerans Pek az kimseye göstermiş olduğu bir hoşgörüden yararlandım. A. Ş. Hisar Birleşik Sözler hoşgörü sahibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçgöç — is. Dinî bir anlayışla Müslüman kadınların erkeklere görünmemeleri, bir arada oturup konuşmaktan kaçınmaları Kaçgöç zamanında bile o erkekten ürkmezdi. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısıtlama — is. 1) Kısıtlamak işi Öteden beri kısıtlamalarla iç içe yaşamaya alıştığımızdan bunu da anlayışla kabul ediyoruz. T. Uyar 2) huk. Kısıt Birleşik Sözler hak kısıtlaması para kısıtlaması … Çağatay Osmanlı Sözlük
püriten — sf., Fr. puritain Kutsal kitapları yeniden ve değişik bir anlayışla okumaya özen gösteren Ben Avrupa nın püriten papazlarıyla rekabet eden ruhiyat büyücülerinden değilim. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
sindirmek — i 1) Sinmesini sağlamak veya sinmesine sebep olmak Kartal burunlu, kalın kaşlı, çember sakallı ihtiyar, Sertman ı biraz sindirdi. H. E. Adıvar 2) Yenilen besin maddesini sindirim sisteminde gereken değişikliklere uğratarak kana karışabilir bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şuurlu — sf. Bilinçli Şuurlu bir anlayışla olmaksızın, ben de ister istemez aynı havaya kapılmıştım. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
tatlılıkla — zf. Tatlı dille, anlayışla, hoşgörü göstererek, iyilikle Hayriye Hanım kocasını tatlılıkla yola getiremeyeceğini anladığı için birdenbire isyan bayrağını açtı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük