-
121 zahrnovat
anlamak; kapsamak; kavramak -
122 görmek
1. أدرك [أَدْرَكَ]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek2. ارتأى [اِرْتَأَى]3. اشتغل [اِشْتَغَلَ]Anlamı: yapmak, etmek4. بصر [بَصُرَ]5. تصادف [تَصَادَفَ]Anlamı: karşılaşmak, rastlaşmak6. تعالم [تَعَالَمَ]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek7. حزر [حَزَرَ]8. خبر [خَبَرَ]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek9. خرص [خَرَصَ]10. خمن [خَمَّنَ]11. خمن [خَمْن]12. رأى [رَأَى]13. رأى [رَأَى]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek14. رمق [رَمَقَ]15. صادف [صادَفَ]Anlamı: karşılaşmak, rastlaşmak16. فعل [فَعَلَ]Anlamı: yapmak, etmek17. فقه [فَقِهَ]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek18. فهم [فَهِمَ]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek19. قدر [قَدَّرَ]20. لمح [لَمَحَ]21. وعى [وَعَى]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek22. عقل [عَقَلَ]Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek23. عمل [عَمِلَ]Anlamı: yapmak, etmek -
123 kavramak
1. أدرك [أَدْرَكَ]Anlamı: iyice anlamak2. تعالم [تَعَالَمَ]Anlamı: iyice anlamak3. خبر [خَبَرَ]Anlamı: iyice anlamak4. رأى [رَأَى]Anlamı: iyice anlamak5. فقه [فَقِهَ]Anlamı: iyice anlamak6. فهم [فَهِمَ]Anlamı: iyice anlamak7. وعى [وَعَى]Anlamı: iyice anlamak8. عقل [عَقَلَ]Anlamı: iyice anlamak -
124 hissetmek
1. أدرك [أَدْرَكَ]Anlamı: farkına varmak, anlamak2. حس [حَسَّ]Anlamı: bir şeyden etkilenmek, duymak3. رأى [رَأَى]Anlamı: farkına varmak, anlamak4. فقه [فَقِهَ]Anlamı: farkına varmak, anlamak5. فهم [فَهِمَ]Anlamı: farkına varmak, anlamak6. وعى [وَعَى]Anlamı: farkına varmak, anlamak7. عقل [عَقَلَ]Anlamı: farkına varmak, anlamak -
125 understand
v. anlamak, iyi anlamak, kavramak, bilmek, çakmak, anlayışlı olmak, hissetmek* * *anla* * *1. past tense, past participle - understood; verb1) (to see or know the meaning of (something): I can't understand his absence; Speak slowly to foreigners so that they'll understand you.) anlamak2) (to know (eg a person) thoroughly: She understands children/dogs.) anlamak3) (to learn or realize (something), eg from information received: At first I didn't understand how ill she was; I understood that you were planning to leave today.) anlamak•- understanding 2. noun1) (the power of thinking clearly: a man of great understanding.) kavrama, anlama, anlayış2) (the ability to sympathize with another person's feelings: His kindness and understanding were a great comfort to her.) anlayış, hâlden anlama3) (a (state of) informal agreement: The two men have come to / reached an understanding after their disagreement.) anlaşma•- make oneself understood- make understood -
126 أدرك
أَدْرَكَ1. almakAnlamı: armağan vs. kazanmak2. görmekAnlamı: anlamak, kavramak, sezmek3. ermekAnlamı: erişmek, yetişip dokumak4. kavramakAnlamı: iyice anlamak5. kazanmakAnlamı: kazanç sağlamak6. fark etmekAnlamı: anlamak, görmek7. bilinçlenmekAnlamı: bilinçli duruma gelmek8. hissetmekAnlamı: farkına varmak, anlamak9. anlamakAnlamı: konuları, olayları kavramak ve düşünmek, idrak etmek10. algılamakAnlamı: idrak etmek11. bilmek -
127 فهم
Iفَهِم1. sağgörülüAnlamı: basiretli2. cingözAnlamı: açıkgöz, hiç aldatılmayan kimse3. zeyrekAnlamı: anlayışlı, uyanık, zeki olan kimse4. kafalıAnlamı: bilgili, kavrayışlı ve anlayışlı5. arifAnlamı: çok anlayışlı ve sezgili kişi6. zekiAnlamı: anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, anlak olan kimse7. anlayışlıAnlamı: ferasetli, izanlı, zeki olan kimse8. açıkgözIIفَهِمَ1. görmekAnlamı: anlamak, kavramak, sezmek2. kavramakAnlamı: iyice anlamak3. bilinçlenmekAnlamı: bilinçli duruma gelmek4. fark etmekAnlamı: anlamak, görmek5. vukufAnlamı: anlama, bilme6. anlamakAnlamı: konuları, olayları kavramak ve düşünmek, idrak etmek7. hissetmekAnlamı: farkına varmak, anlamakفَهْم1. telâkkiAnlamı: anlayış, görüş2. anlıkAnlamı: duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme melekesi, anlama gücü, müdrike, entelekt3. kavramaAnlamı: kavramak işi, anlama4. eksperlikAnlamı: uzmanlık5. irfanAnlamı: bilme, anlama6. içtihatAnlamı: özel görüş, anlayış7. kavrayışAnlamı: kavrama, anlama yetisi8. entelektAnlamı: akıl, zihin, idrak9. aşinalıkAnlamı: tanıma, birini bilme, tanışıklık10. aşinaAnlamı: bildik, tanıdık11. şuurAnlamı: bilinç12. anlayışAnlamı: zihniyet, telâkki, anlama biçimi13. algıAnlamı: bir şeye dikkati yönelterek o şeyin bilincine varma, idrak14. takdirAnlamı: anlama15. zihinAnlamı: anlayış, kavrayış -
128 verstehen
verstehen <unreg, o -ge-, h>1. v/t anlamak, fam çakmak;Spaß verstehen şakadan anlamak;etwas falsch verstehen bş-i yanlış anlamak;was verstehen Sie unter (D) …? … denince ne anlıyorsunuz?;es verstehen zu -meyi bilmek;davon versteht er gar nichts o bundan hiç anlamaz;zu verstehen geben sezdirmek, ima etmek2. v/r: sich verstehen anlaşmak; akustisch a anlayabilmek, duyabilmek; einsehen görmek, anlamak; sich im Klaren sein -i anlamış (oder -in farkına varmış) olmak;sich (gut) verstehen (iyi) anlaşmak ( mit -le);es versteht sich von selbst açıklamaya gerek yokich verstehe! anlıyorum!
См. также в других словарях:
añlamak — anlamak I, 290 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
anlamak — i 1) Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak Babasının niçin bu kasabayı çok sevdiğini Nevin bir türlü anlayamamıştı. S. F. Abasıyanık 2) Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazı koz anlamak — söylenen şeyi çok yanlış anlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bayram haftasını mangal tahtası anlamak — şaka sözü, konu ile hiçbir ilgisi olmayacak biçimde ters anlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dünyanın kaç bucak (veya köşe) olduğunu göstermek (veya anlamak) — dünyada ne gibi güçlükler olduğunu bildirmek (veya anlamak), insanın başına neler gelebileceğini öğretmek veya öğrenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
lafı kıçından dinlemek (veya anlamak) — konuşulan konuyu ilgisiz, üstünkörü veya önem vermeden dinlemek (veya yanlış, ters anlamak) … Çağatay Osmanlı Sözlük
dilinden anlamak — 1) bir canlının çıkardığı seslerden veya onun davranışlarından ne anlatmak istediğini anlamak 2) mec. söz konusu olan şeyin özelliğini bilmek Bunda yenilmiş, içilmiş bir şey yok ya! Sen onun dilini de anlarsın. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
işi anlamak — gizli bir şeyi, bir sorunu anlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilminden anlamak — bir işin, aracın veya konunun uzmanı olmak Onun ilminden anlayan şoför seni istediği yere götürür. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kadrini anlamak — değerinin farkına varmak Hakikaten, insan sevdiklerinin kadrini yokluklarında anlıyor. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
karine ile anlamak — sözün gelişinden çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük