-
1 anlaşıldı
interj. roger, OK!, the message has been received (used in wireless communication) -
2 anlaşılmak
to be understood. Anlaşılan.... It appears that.... Anlaşıldı. All right./O.K. Anlaşıldı Vehbi´nin kerrakesi. colloq. Now it is clear./Now I see through it. -
3 anlaşılmak
быть поня́тным / я́сным, выясня́тьсяanlaşıldı! — поня́тно!, я́сно!
anlaşılır — поня́тный, я́сный
anlaşılmayacak şey değil ki... — здесь нет ничего́ непоня́тного
bundan anlaşılır ki... — из э́того я́вствует, что...
onun ne söylemek istediği hıç anlaşılamadı — так и оста́лось нея́сным, что он хоте́л сказа́ть
-
4 hiçten
1.незначи́тельный, несто́ящий, ничто́жный, никчёмный2.ne hiçten adam olduğu anlaşıldı — ста́ло я́сно, како́е он ничто́жество
напра́сно, зря, безо вся́кой на́добностиhiçten bu kadar masrafa girdim — зря я так потра́тился
-
5 anlaşılmak
-
6 anlaşılmak
vi2) klar werden; ( ortaya çıkmak) sich herausstellendoğru/yanlış olduğu \anlaşılmak sich als richtig/falsch herausstellenbir şey birinin yüzünden \anlaşılmak jdm etw ansehen -
7 ki
"1. who; which; that: bir çocuk ki çok yaramaz a child who´s very naughty. Anlaşıldı ki bu işi o yapmış. It´s become clear that he´s the one who did this. Sanmam ki gelsin. I don´t think he´ll come. Bir şey yapmadım ki pişmanlık duyayım. I haven´t done anything that I should feel sorry about. 2. so... that; such... that: Öyle ucuz ki herkes alabilir. It´s so cheap that everyone can afford it. 3. -what do you know!-, -would you believe it?-; -son of a gun!-: Eve geldim ki kapı duvar. I came home, but-would you believe it?-nobody answered the door. Elimi cebime attım ki mangiz nanay. I felt in my pocket for it, but -son of a gun!-the dough wasn´t there. 4. seeing that, considering that: Adam üşümüş ki paltosunu giymiş. The man must have been cold, seeing that he put on his coat. 5. as, though: Cevap vermeseydi bile -ki verdi- iş olacağına varırdı. Even if he hadn´t made a reply-though he did-the thing wouldn´t have turned out any differently. 6. when: Henüz uykuya dalmıştım ki, bir patlama oldu. I´d just dropped off to sleep when something exploded. 7...., I wonder?: Bilmem ki ne yapsam? What should I do, I wonder? 8. indicates frustration, disapproval, doubt, or anxiety: O bana inanmaz ki! She will not believe me, so why should I talk with her? Ama bana verirler mi ki? But will they actually give it to me, I wonder? 9. used for emphasis: Öyle güzel ki! It´s more beautiful than I can say! Öyle bir para döktü ki! He spent money like it was going out of style! Araba ki ne araba! It´s a car and a half!/It´s some car!"
См. также в других словарях:
anlaşıldı Vehbinin kerrakesi — işin içyüzü, gerçeği öğrenildi anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlaşılmak — nsz 1) Anlama işine konu olmak 2) Belli olmak, ortaya çıkmak ... çıkarılan haberlerin aslı olmadığı anlaşılmıştı. F. F. Tülbentçi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller anlaşıldı Vehbinin kerrakesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gündüzlü — sf. Okula gündüz giden, yatılı olmayan (öğrenci), yatısız, nehari Akşam etütte yoklama yapılınca o kargaşalıkta iki açıkgöz arkadaşımızın gündüzlülere karışıp mektepten kaçtıkları anlaşıldı. H. Taner Birleşik Sözler geceli gündüzlü … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
maada — zf., esk., Ar. māˁadā den başka, gayri Karakol Cemiyeti nin de İstanbul dan maada, Bursa havalisinde de faaliyette bulunduğu anlaşıldı. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
şekerci — is. 1) Şeker ve şekerleme yapan veya satan kimse Birkaç gün içinde anlaşıldı ki ... bir fakir şekercinin kızı ile evlenmiş. M. Ş. Esendal 2) Şeker satılan yer Birleşik Sözler şekerciboyası … Çağatay Osmanlı Sözlük
takım — is. 1) Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman 2) Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
muaşakada olmak — sevişmek, birbirine âşık olmak Ahmet le Fazilet in muaşakada oldukları ve evlenmeye hazırlandıkları anlaşıldı. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
tefe koymak — biri hakkında alaylı dedikodu yapmak Sonradan anlaşıldı ki adam hükûmeti tefe koymuş. T. Halman … Çağatay Osmanlı Sözlük
eski hamam eski tas — hiçbir şeyi değişmemiş, eski durumunda kalmış anlamında kullanılan bir söz Bereket versin, işi kuru gürültüden ileri gitmediği, her şeyin eski hamam eski tas kaldığı çabuk anlaşıldı. K. Tahir … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlaşılmaq — məch. Başa düşülmək, dərk edilmək; məlum olmaq, aydın olmaq. Onun sözlərindən heç bir şey anlaşılmadı. Danışığından anlaşıldı ki, bu gün yola düşəcəkdir. – Azərbaycan xalq musiqisi nəinki yalnız azərbaycanlılar tərəfindən anlaşılıb sevilir; o,… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti