Перевод: с турецкого на английский

с английского на турецкий

altından

  • 1 altından

    adv. underneath, under, beneath, below
    --------
    prep. under, underneath

    Turkish-English dictionary > altından

  • 2 altından geçen su ile çalışan

    adj. undershot

    Turkish-English dictionary > altından geçen su ile çalışan

  • 3 altından girip üstünden çıkmak

    to squander, to blow

    İngilizce Sözlük Türkçe > altından girip üstünden çıkmak

  • 4 altından kalkmak

    to overcome, to surmount

    İngilizce Sözlük Türkçe > altından kalkmak

  • 5 in altından

    1. from beneath 2. from under

    Turkish-English dictionary > in altından

  • 6 bıyık altından gülmek

    laugh up one's sleeve, lough in one's sleeve

    Turkish-English dictionary > bıyık altından gülmek

  • 7 ceza olarak geminin altından geçirmek

    v. keelhaul

    Turkish-English dictionary > ceza olarak geminin altından geçirmek

  • 8 el altından

    adv. in secret, clandestinely, secretly, by devious means, under the rose, slily, on the sly, by stealth, sub rosa, underhand

    Turkish-English dictionary > el altından

  • 9 el altından olan

    adj. backstairs

    Turkish-English dictionary > el altından olan

  • 10 el altından yapılan

    adj. back door

    Turkish-English dictionary > el altından yapılan

  • 11 el altından yapılan tesir

    n. back influence

    Turkish-English dictionary > el altından yapılan tesir

  • 12 her işin altından kalkar

    adj. resourceful

    Turkish-English dictionary > her işin altından kalkar

  • 13 aba altından değnek göstermek

    to use an iron hand in a velvet glove

    İngilizce Sözlük Türkçe > aba altından değnek göstermek

  • 14 başının altından çıkmak

    to be sb's doing, to be at the bottom of sth

    İngilizce Sözlük Türkçe > başının altından çıkmak

  • 15 bıyık altından gülmek

    to laugh up one's sleeve

    İngilizce Sözlük Türkçe > bıyık altından gülmek

  • 16 el altından

    underhandedly, secretly, clandestinely

    İngilizce Sözlük Türkçe > el altından

  • 17 Köprünün altından çok sular aktı

    A lot of water has flowed under the bridge

    İngilizce Sözlük Türkçe > Köprünün altından çok sular aktı

  • 18 saman altından su yürütmek

    to act on the sly, to do sth secretly

    İngilizce Sözlük Türkçe > saman altından su yürütmek

  • 19 aba

    1. strong coarse wool cloth. 2. cloak or coat made of this cloth, aba. 3. cloak (worn by dervishes). 4. made of coarse wool cloth. - altından değnek göstermek to show the iron hand beneath the velvet glove, speak softly but carry a big stick. - gibi coarse (cloth). -yı sermek /a/ to make oneself at home (in), move in on (somebody). - terlik slippers made of coarse cloth. -yı yakmak /a/ colloq. to fall desperately in love, be infatuated (with). -sı yanık 1. man who is head over heels in love. 2. besotted (lover).

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > aba

  • 20 baş

    "1. head. 2. leader, chief, head. 3. beginning. 4. basis. 5. top, summit, crest. 6. end, either of two ends. 7. naut. bow. 8. clove (of garlic); cyme; (plant) bulb. 9. head (of a pin). 10. wrestling first class. 11. agio, exchange premium. 12. head: elli baş sığır fifty steers, fifty head of cattle. 13. main, head, chief, top. 14. in many idioms self, oneself. 15. side, near vicinity, presence: sofra başında at the table. ocak başında near the hearth. -ına for each, per, each: saat başına elli bin lira fifty thousand liras an hour. -ında 1. at, near, around: masa başında at the desk, around the table. 2. on his hands: Başında üç çocuk var. He has three children on his hands. He has to support three children. 3. at every: saat başında at the start of every hour. -ından 1. from its beginning: başından sonuna kadar from beginning to end. 2. away from: Başımdan git! Go away!/Get out!/Leave me alone! -ta first of all, most of all. -ı açık bareheaded. -ı açılmak to go bald. -ını açmak 1. to uncover one´s head (as a gesture initiating prayer or imprecation). 2. /ın/ to open up (a subject of talk), give an inkling (of). - ağrısı 1. headache. 2. trouble, nuisance. - ağrısı olmak /a/ to be a nuisance (to), cause worry (to). -ını ağrıtmak /ın/ to give a headache (to); to annoy (someone) by talking a lot. -ını alamamak /dan/ 1. to be too busy (with). 2. not to be able to escape (from some trouble). - alıp baş vermek to wage a bitter fight. -ını alıp gitmek to go away, leave. -ının altında under one´s pillow. -ının altından çıkmak /ın/ (for a plot) to be hatched out in (someone´s) head; to be caused (by). -ı araya gitmek to be caught between disagreeing people. - aşağı upside down, head down. -tan aşağı from top to bottom, from head to foot, from end to end, throughout. - aşağı gitmek to get worse. -ından aşağı kaynar sular dökülmek to have a terrible shock, meet with sudden excitement. (işi) -ından aşkın overburdened (by work). -ında ateş yanmak to be upset, be troubled, be distressed. -ından atmak /ı/ to get rid (of). -tan ayağa kadar colloq. from head to foot, altogether. - ayak, ayak baş oldu. colloq. The high and the low have changed places. -ı bacadan aşmadı ya. colloq. She is still young enough to find a husband. - bağı 1. head band, fillet. 2. naut. bow fast, head fast. - bağlamak 1. to cover or tie up one´s head (with a scarf). 2. (for grain) to form heads. 3. to take up a duty. -ını bağlamak /ın/ to marry (one) to another. -ı bağlı 1. fastened by the head; attached. 2. married. - başa tête-à-tête, face to face. -tan başa from end to end, entirely. - başa kalmak /la/ to stay alone (with). - başa vermek 1. to put our/your/their heads together, consult with each other. 2. to work together, help each other, collaborate. -ında beklemek/durmak /ın/ to stand watch over, watch carefully. - belası nuisance, troublesome person or thing. -ına bela getirmek/sarmak /ın/ to saddle (someone, oneself) with a big problem. -ı belaya girmek to get into trouble. -ı belada olmak to be in trouble. -ını belaya sokmak/uğratmak /ın/ to get (someone, oneself) into trouble. -ımla beraber with great pleasure, gladly. - bezi head scarf. - bilmez unbroken (horse). -ına bir hal gelmek to suffer a serious misfortune. -ını bir yere bağlamak /ın/ to find (a person) a good job and save him from idleness. -ına bitmek /ın/ suddenly to appear, suddenly to show up (said of a pestiferous person). -ını boş bırakmak /ın/ 1. to leave alone, leave untended. 2. to leave without supervision. - boy best quality. - bulmak to pay, leave a profit. -ta/-ında bulunmak /ın/ to be in charge. -ına buyruk independent. -ı bütün married (person). -ından büyük işlere girişmek/karışmak to undertake things that are beyond one´s powers, bite off more than one can chew. -ına çal! colloq. /ı/ Here it is. May it do you no good. -ının çaresine bakmak to take care of one´s own affairs oneself, not to leave things to others. -ı çatla

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > baş

См. также в других словарях:

  • altından kalkamamak — 1) bir işi başaramamak, becerememek, üstesinden gelememek Bu işin altından kolay kolay kalkamaz. 2) mec. kendini savunamamak Altından kalkamayacağı suçlamalar ileri sürdüler …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • altından çapanoğlu çıkmak — girişilen işte başa dert olacak bir durumla karşılaşmak Kısa kesmekten yanaydı ama paraları uzatsa altından bir çapanoğlu çıkar mıydı? O. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • altından girip üstünden çıkmak — (bir servetin) malı, parayı düşüncesizce harcayıp tüketmek Babasından kalan servetin altından girip üstünden çıkmıştı. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • el altından — zf. Gizlice ... el altından Anadolu ya silah kaçırtmak yollarını temin etmekteydi. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bıyık altından gülmek — birinin durumuna belli etmemeye çalışarak gülümsemek Çocuklar, şimdilik ele güne karşı onların ana, babası olmakla övünmemize bıyık altından gülmektedirler. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • saman altından su yürütmek — belli etmeden iş çevirmek, ortalığı karıştırmak Saman altından su yürüten, ürkek, kaypak görünüşlü insanoğlunu tanımışlığı var. Y. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başının altından çıkmak — (bir şey birinin) birinin hilesiyle yapılmak Anlaşıldığına göre bu iş Saniye nin İstanbullu anasının başının altından çıkmıştı. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • değirmen taşının altından diri çıkar — en ağır şartlarda bütün güçlükleri yener anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aba altından değnek (veya sopa) göstermek — 1) (bir kimseye) yumuşak görünmekle birlikte yine de başkalarının gözünü korkutmak 2) (bir kimseye) imalı bir biçimde tehdit etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baskıdaki altından askıdaki salkım yeğdir — kullanılan, işe yarayan değersiz şey, saklanan ve kullanılmayan çok değerli şeyden daha iyidir anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • köprünün (veya köprülerin) altından çok su (veya sular) aktı (veya geçti) — zamanla şartlar çok değişti, eski durum kalmadı anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»