-
1 altından
-
2 altından çapanoğlu çıkmak
быть в беде́ -
3 altından girip üstünden çıkmak
промота́ть, всё спусти́ть -
4 altından kalkmak
одоле́ть; свали́ть с плеч -
5 köprünün altından çok su aktı
= köprünün altından çok su geçti с тех пор мно́го воды́ утекло́, мно́гое измени́лось -
6 köprünün altından çok su geçti
-
7 aba altından değnek göstermek
угрожа́ть исподтишка́ -
8 bıyık altından gülmek
ухмыля́ться, посме́иваться -
9 el altından
тайко́м, скры́тно -
10 saman altından su yürütmek
исподтишка́ занима́ться махина́циями -
11 alt
1.1) низ, ни́жняя часть (чего-л.)2) оконча́ние, коне́ц (книги, письма и т. п.)2.makalenin altını henüz okuyamadım — я пока́ ещё не смог дочита́ть ста́тью до конца́
1) ни́жнийalt dudak — ни́жняя губа
alt kısım — ни́жняя часть
2) ни́зший, ни́зкийalt cins — ни́зкий сорт
alt takım — ни́зшее сосло́вие
3) да́льний3.bahçenin alt köşesi — да́льний уголо́к са́да
в функции служ. имениalt bilinç — подсозна́ние
alt komisyon — подкоми́ссия
б) в роли второго компонента одноаффиксного изафета под влия́нием, под возде́йствиемgüneş altında çalışmak — рабо́тать на солнцепёке
bazı şartlar altında — при не́которых усло́виях
serbest yarışmalar altında — под влия́нием свобо́дной конкуре́нции
altına, altında — под
masanın altında — под столо́м
masanın altından — из-под стола́
••- alttan altaaltta kalanın canı çıksın — погов. сла́бых бьют
- alt alta üst üste
- alt etmek
- altına etmek
- altına kaçırmak
- altından girip üstünden çıkmak
- altını ıslatmak
- altından kalkmak
- altında kalmak
- altında kalmamak
- altı kaval üstü şişane
- altına koymak
- alt olmak
- altını üstüne getirmek
- alt yanı çıkmaz sokak -
12 köprü
мост (м)* * *1) мостköprü ayağı — опо́ра моста́, бык
köprü döşemesi — мостово́й насти́л
köprü gözü — а́рка моста́
köprü kurmak — наводи́ть мост
asma köprü — вися́чий мост
dar ağaç köprü — пешехо́дный деревя́нный мост, кла́дыш
hava köprü — возду́шный мост
2) мор. мо́стикkaptan köprüsü — капита́нский мо́стик
3) мед. мост, мо́стикdiş köprüsü — мо́стик для зубо́в
4) тех. мостarka köprü — за́дний мост ( автомобиля)
5) спорт. мост ( приём в борьбе)6) спорт. мо́стик7) муз. ве́рхний поро́жек, кобы́лка••- köprünün altından çok su geçti
- köprüleri atmak -
13 aba
1.1) во́йлок2) бу́рка2.во́йлочныйaba terlik — ко́мнатные ту́фли / та́почки из во́йлока
••- aba gibi
- abayı sermek
- abayı yakmak -
14 bıyık
усы́ (мн)* * *озвонч. -ğı1) усы́bıyığı terlemek — пробива́ться - об уса́х
2) у́сики ( растений)••- bıyığını balta kesmez olmak
- bıyık burmak
- bıyık bükmek
- bıyıkları ele almak
- bıyığını silmek -
15 çapanoğlu
-
16 değirmen taşı
-
17 el
кисть (ж) рука́ (ж)* * *I1) рука́, ру́киel sıkmak — пожа́ть ру́ку
el sıkışma — рукопожа́тие
2) ру́чкаkapı eli — дверна́я ру́чка
3) ход ( в некоторых играх)şimdi el bende — сейча́с мой ход
4) счётное слово разhavaya üç el ateş etti — он сде́лал три вы́стрела в во́здух
••elini veren kolunu alamaz — посл. ему́ дай па́лец, он ру́ку отхва́тит
elinle ver ayağınla ara — погов. ему́ дай [в долг] рука́ми, а [обра́тно] проси́ нога́ми
- elde- eldeki- elde mi?- elden- elinde
- elinden- eliyle- el açmak- eline ağır
- ele alınmaz
- ele almak
- eline almak
- el altında
- elinin altında
- el altından
- el atmak
- ele avuca sığmamak
- eli ayağı bağlı
- eli ayağı buz kesilmek
- el ayak çekilmek
- eli ayağı düzgün
- eline ayağına kapanmak
- elini ayağını kesmek
- elini ayağını çekmek
- elini ayağını öpeyim!
- eli ayağı tutmak
- eli ayağı kesilmek
- eli ayağı tutmamak
- eline ayağına üşenmemek
- ele bakmak
- eline bakmak
- el basmak
- eli boş dönmek
- eli boş gelmek
- eli böğründe kalmak
- eli koynunda kalmak
- elini çabuk tutmak
- el çekmek
- elini çekmek
- elden çıkarmak
- elden çıkmak
- el çırpmak
- eli dar
- eli darda
- el değiştirmek
- el değmemiş
- eline doğmak
- eli dursa ayağı durmaz
- eline düşmek
- elden düşürmemek
- eli ekmek tutmak
- elden ele dolaşmak
- elden ele gezmek
- el elden üstün
- el ele vermek
- el ense etmek
- eli ermez gücü etmez
- elini eteğini çekmek
- eline eteğine doğru
- el etek öpmek
- eline eteğine sarılmak
- el etmek
- elde etmek
- elden geçirmek
- ele geçirmek
- ele geçmek
- eline geçmek
- elinden geleni ardına
- elinden geleni arkasına komamak
- elinden geleni bırakmamak
- elden geleni yapmak
- elinden geleni yapmak
- elden gelmek
- elinden gelmek
- elinden gelse...
- elden ne gelir?
- elden gelmemek
- elinden gelmemek
- eli genişlemek
- elde gezmek
- ellerde gezmek
- elinin hamuruyla erkek işine karışmak
- elinden hiç bir şey kurtulmaz
- elinden bir iş çıkmamak
- elinden kaza çıkmak
- elinden bir kaza çıkmak
- elinden iş gelmemek
- elinden bir iş gelmemek
- eli işe yatmak
- elini kalbine koyarak söylemek sürmek
- elini kalbine koyarak düşünmek sürmek
- elini kalbine koyarak hüküm sürmek
- elden kaçırmak
- el kaldırmak
- eli kalem tutmak
- elinde kalmak
- eline kalmak
- elinden kan çıkmak
- elini kana bulamak
- el katmak
- eli kırılmak
- elini kolunu bağlamak
- eli kolu bağlı kalmak
- elini kolunu sallaya sallaya gelmek
- elini kolunu sallaya sallaya gezmek
- el koymak
- eli koynunda - elinden hiç bir şey kurtulmamak
- eli kurusun!
- eli olmak
- elinde olmak
- elde olmamak
- elinde olmamak
- elini oynatmak
- eli para görmek
- eline sağlık!
- elinize sağlık!
- elini sallasa ellisi başını sallasa tellisi
- elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
- eli silâh tutan
- eline su dökemez
- el sürmemek
- eli şakağında
- el tazelemek
- el tutmak
- elinde tutmak
- elinden tutmak
- elle tutulacak tarafı kalmamak
- elle tutulacak yanı kalmamak
- elle tutulur gözle görülür
- el uzatmak
- el üstünde tutmak
- eli varmamak
- eli gitmemek
- el vermek
- ele vermek
- el vurmamak
- eli yatmak
- bu işte eli yok
- eller yukarı!
- bir eli yağda bir eli balda II1) чужо́й, чужа́к2) страна́, крайyabancı ellerde — в чужи́х края́х, на чужби́не
3) наро́д, населе́ние4) пле́мя••elin ağzı torba değil ki büzesin — посл. на чужо́й рото́к не наки́нешь плато́к
el ile gelen düğün bayram — посл. ≈ на миру́ и смерть красна́
elin derdi ele masal gelir — посл. чужу́ю беду́ рука́ми разведу́
- el kapısında çalışmakel kazanıyla aş kaynatmak — погов. прийти́ на гото́венькое
-
18 hángi
1) како́й?, кото́рый?hángi çocuk gelmedi? — кото́рый ма́льчик не пришёл?
hángi yılda? — в како́м году́?
2) како́й [бы]..., кото́рый [бы]..., кто бы ни...hángi kitabı açsanız, bulursunuz — каку́ю бы кни́гу вы ни откры́ли, в [любо́й] найдёте
••hángi taşı kaldırsan, altından çıkar — посл. ≈ ко вся́кой бо́чке заты́чка
- hángi biri?hángi taş pekse / katıysa, başını ona vur — посл. пеня́й на себя́, получа́й по заслу́гам
- hángi dağda kurt öldü?
- hángi peygambere kulluk edeceğini şaşırmak
- hángi rüzgâr attı? -
19 saman
се́но (с) соло́ма (ж)* * *соло́маsaman çöpü — соло́минка
samanla örtmek / kaplamak — крыть соло́мой
••- saman gibi tatsız
- saman gibi yavan -
20 bıyık
(-ğı)1) усы́2) у́сики (растений)◊
bıyık altından gülmek — ухмыля́ться◊
-ın bıyık(lar)ını balta kesmez olmak — а) ва́жничать; б) стано́виться тру́дно контроли́руемым◊
bıyık burmak — а) покру́чивать усы́; б) нача́ть уха́живать за де́вушками◊
bıyıkları ele almak — вступи́ть в по́ру ю́ношества; стать мужчи́ной
См. также в других словарях:
altından kalkamamak — 1) bir işi başaramamak, becerememek, üstesinden gelememek Bu işin altından kolay kolay kalkamaz. 2) mec. kendini savunamamak Altından kalkamayacağı suçlamalar ileri sürdüler … Çağatay Osmanlı Sözlük
altından çapanoğlu çıkmak — girişilen işte başa dert olacak bir durumla karşılaşmak Kısa kesmekten yanaydı ama paraları uzatsa altından bir çapanoğlu çıkar mıydı? O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
altından girip üstünden çıkmak — (bir servetin) malı, parayı düşüncesizce harcayıp tüketmek Babasından kalan servetin altından girip üstünden çıkmıştı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
el altından — zf. Gizlice ... el altından Anadolu ya silah kaçırtmak yollarını temin etmekteydi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
bıyık altından gülmek — birinin durumuna belli etmemeye çalışarak gülümsemek Çocuklar, şimdilik ele güne karşı onların ana, babası olmakla övünmemize bıyık altından gülmektedirler. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
saman altından su yürütmek — belli etmeden iş çevirmek, ortalığı karıştırmak Saman altından su yürüten, ürkek, kaypak görünüşlü insanoğlunu tanımışlığı var. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
başının altından çıkmak — (bir şey birinin) birinin hilesiyle yapılmak Anlaşıldığına göre bu iş Saniye nin İstanbullu anasının başının altından çıkmıştı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
değirmen taşının altından diri çıkar — en ağır şartlarda bütün güçlükleri yener anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
aba altından değnek (veya sopa) göstermek — 1) (bir kimseye) yumuşak görünmekle birlikte yine de başkalarının gözünü korkutmak 2) (bir kimseye) imalı bir biçimde tehdit etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
baskıdaki altından askıdaki salkım yeğdir — kullanılan, işe yarayan değersiz şey, saklanan ve kullanılmayan çok değerli şeyden daha iyidir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
köprünün (veya köprülerin) altından çok su (veya sular) aktı (veya geçti) — zamanla şartlar çok değişti, eski durum kalmadı anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük