-
1 алдану
aldanmak -
2 алдану
aldanmak -
3 انخدع
aldanmak; kanmak; yanılmak -
4 алдану
aldanmak, kanmak, kandırılmak -
5 irren
aldanmakdeliyanılmakçılgın -
6 täuschen
aldanmakaldatmakyanılmakyanıltmak -
7 aldanmaq
aldanmak, kanmak -
8 انخدع
-
9 fall for
abayı yakmak, bayılmak, aldanmak, tongaya basmak* * *1) (to be deceived by (something): I made up a story to explain why I had not been at work and he fell for it.) aldanmak2) (to fall in love with (someone): He has fallen for your sister.) aşık olmak, tutulmak, vurulmak -
10 обманываться
несов.; сов. - обману́тьсяобма́ну́ться в ожида́ниях — umudu boşa çıkarak düş kırıklığına / hüsrana uğramak
-
11 hereinfallen
hereinfallen mit -de yanılmak -
12 reinfallen
-
13 täuschen
täuschen <h>1. v/t aldatmak;sich täuschen lassen ( von -e) aldanmak2. v/i aldatmak, aldatıcı olmak3. v/r: sich täuschen yanılmak;sich in jemandem täuschen birisi hakkında hayalkırıklığına uğramak ( oder yanılmak) -
14 მოტყუება
f.aldanmak, aldatmak, hilekarlık yapmak, yalan söylemeki.yalan, hile, aldatma -
15 hereinfallen
herein|fallen -
16 reinfallen
rein|fallen -
17 täuschen
täuschen ['tɔıʃən]I vi aldatmak, aldatıcı olmak;das täuscht bu, insanı aldatıyorII vt aldatmak, yanıltmak;wenn mich nicht alles täuscht... yanılmıyorsam...;sich von jdm \täuschen lassen biri tarafından aldatılmakIII vrsich \täuschen aldanmak, yanılmak;ich habe mich in dir getäuscht senin hakkında yanılmışım -
18 firîfte
farsça فريفته aldanmış, aldatılmış. firîfte olmak aldanmak. -
19 غلط
Iغَلَط1. galatAnlamı: yanlış (kelime veya söz)2. hataAnlamı: yanlış, yanlışlık, yanılgı3. falsoAnlamı: yanlış davranış4. yanlişAnlamı: bir kurala uymama durumu5. yanılgıAnlamı: yanlış davranışIIغَلِطَyanılmakAnlamı: anlamayarak aldanmak -
20 fall for sth
çok begenmek, bayilmak; aldanmak, kanmak
См. также в других словарях:
aldanmak — e 1) Görünüşe bakarak yanlış bir yargıya varmak, yanılmak Hâline, tavrına bakan sana aldanır. Ö. Seyfettin 2) Bir hileye, bir yalana kanmak 3) nsz Hayal kırıklığına uğramak Sen benim dediklerime kulak ver, aldanmazsın! M. Ş. Esendal 4) nsz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mandepsiye basmak (veya düşmek) — aldanmak, tuzağa düşürülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kündeye gelmek — aldanmak, tuzağa düşmek Barut yoktu. Kalenin dar kapısından çıkmak imkânı yoktu. Öyle korkunç bir kündeye gelmişlerdi ki... Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
arsıkmak — aldanmak I, 21, 242 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
GAFUL (GAFLE) — Aldanmak. * Terk etmek. * Belirsiz ve idraksiz olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
aldanıvermek — nsz, e Çabucak, kolaylıkla aldanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aldanma — is. Aldanmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
atlamak — den 1) Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak Duvardan atlamak. Hendekten atlamak. 2) den, e Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek biçimde kendini bırakmak Çukura atlamak. 3) e Binmek Atlasam bir vapura, şehre insem diyorum. S.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cepheli — sf. Yönlü, taraflı Tek cepheli edebiyatlara aldanmak istemiyorum. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
inanmak — e 1) Bir şeyi doğru olarak benimsemek Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez. N. Ataç 2) Birini doğru sözlü olarak bilmek, güvenmek Ben size inanırım. 3) Bir şeyin varlığını,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanmak — e, ar 1) Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak 2) Tatlı sözlere aldanmak 3) Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak Siz bile bu şekil, renk, koku zenginliğine kanmış ve yorulmuş ruhunuzla... R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük