Перевод: с турецкого на арабский

с арабского на турецкий

alan

  • 1 alan

    حيز
    دائرة
    ساحة
    غيط
    متسع
    مجال
    مدى
    مضمار
    ميدان

    Türkçe-Arapça Sözlük > alan

  • 2 alan

    1. حيز [حَيِّز]
    Anlamı: düz,, açık ve genişyer, meydan, saha
    2. حيز [حَيِّز]
    3. دائرة [دائِرَة]
    4. ساحة [ساحَة]
    Anlamı: düz,, açık ve genişyer, meydan, saha
    5. ساحة [ساحَة]
    6. غيط [غَيْط]
    7. متسع [مُتَّسَع]
    8. مجال [مَجَال]
    Anlamı: düz,, açık ve genişyer, meydan, saha
    9. مجال [مَجَال]
    10. مدى [مَدًى]
    Anlamı: düz,, açık ve genişyer, meydan, saha
    11. مدى [مَدًى]
    12. مضمار [مِضْمار]
    13. مضمار [مِضْمار]
    Anlamı: düz,, açık ve genişyer, meydan, saha
    14. ميدان [مَيْدان]
    Anlamı: düz,, açık ve genişyer, meydan, saha
    15. ميدان [مَيْدان]
    16. ميدان [مِيدان]
    17. ميدان [مِيدان]
    Anlamı: düz,, açık ve genişyer, meydan, saha

    Türkçe-Arapça Sözlük > alan

  • 3 alan topu

    تنس

    Türkçe-Arapça Sözlük > alan topu

  • 4 alan topu

    تنس [تِنِس]
    Anlamı: tenis

    Türkçe-Arapça Sözlük > alan topu

  • 5 zorba

    1. باغ [باغٍ]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    2. جائر [جائِر]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    3. جور [جَوْر]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    4. حائف [حائِف]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    5. طاغ [طاغٍ]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    6. عاد [عادٍ]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    7. عدو [عَدُوّ]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    8. غالب [غالِب]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    9. غلاب [غَلَّاب]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    10. متحكم [مُتَحَكِّم]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    11. متعسف [مُتَعَسِّف]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    12. مستبد [مُسْتَبِدّ]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    13. مضطهد [مُضْطَهِد]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    14. معاد [مُعَاد]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit
    15. معتد [مُعْتَدٍ]
    Anlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit

    Türkçe-Arapça Sözlük > zorba

  • 6 iltifatlı

    1. أليف [أَلِيف]
    Anlamı: gönül alan
    2. أنس [أَنَس]
    Anlamı: gönül alan
    3. أنس [أَنِس]
    Anlamı: gönül alan
    4. حار [حارّ]
    Anlamı: gönül alan
    5. خليط [خَلِيط]
    Anlamı: gönül alan
    6. رضي [رَضِيّ]
    Anlamı: gönül alan
    7. لطيف [لَطِيف]
    Anlamı: gönül alan
    8. مؤانس [مُؤَانِس]
    Anlamı: gönül alan
    9. مؤنس [مُؤْنِس]
    Anlamı: gönül alan
    10. مخلص [مُخْلِص]
    Anlamı: gönül alan
    11. ودي [ودِّيّ]
    Anlamı: gönül alan
    12. ودود [وَدُود]
    Anlamı: gönül alan

    Türkçe-Arapça Sözlük > iltifatlı

  • 7 eğlendirici

    1. ترفيهي [تَرْفِيهِيّ]
    Anlamı: eğlendiren, gülmece niteliği alan
    2. ظريف [ظَرِيف]
    Anlamı: eğlendiren, gülmece niteliği alan
    3. فكه [فَكِه]
    Anlamı: eğlendiren, gülmece niteliği alan
    4. كيس [كَيِّس]
    Anlamı: eğlendiren, gülmece niteliği alan
    5. مؤانس [مُؤَانِس]
    Anlamı: eğlendiren, gülmece niteliği alan
    6. مؤنس [مُؤْنِس]
    Anlamı: eğlendiren, gülmece niteliği alan
    7. مسل [مُسَلٍّ]
    Anlamı: eğlendiren, gülmece niteliği alan
    8. مله [مُلْهٍ]
    Anlamı: eğlendiren, gülmece niteliği alan
    9. مليح [مَلِيح]
    Anlamı: eğlendiren, gülmece niteliği alan
    10. منكت [مُنَكِّت]
    Anlamı: eğlendiren, gülmece niteliği alan
    11. نكات [نَكَّات]
    Anlamı: eğlendiren, gülmece niteliği alan

    Türkçe-Arapça Sözlük > eğlendirici

  • 8 loş

    1. أقتم [أَقْتَم]
    Anlamı: yeterince aydınlık olmayan, az ışık alan
    2. دامج [دامِج]
    Anlamı: yeterince aydınlık olmayan, az ışık alan
    3. دامس [دامِس]
    Anlamı: yeterince aydınlık olmayan, az ışık alan
    4. دجة [دُجَّة]
    Anlamı: yeterince aydınlık olmayan, az ışık alan
    5. دجية [دُجْيَة]
    Anlamı: yeterince aydınlık olmayan, az ışık alan
    6. دجي [دَجِيّ]
    Anlamı: yeterince aydınlık olmayan, az ışık alan
    7. ظلماء [ظَلْماء]
    Anlamı: yeterince aydınlık olmayan, az ışık alan
    8. ظلمة [ظُلْمَة]
    Anlamı: yeterince aydınlık olmayan, az ışık alan
    9. قاتم [قاتِم]
    Anlamı: yeterince aydınlık olmayan, az ışık alan
    10. معتم [مُعْتِم]
    Anlamı: yeterince aydınlık olmayan, az ışık alan
    11. مكفهر [مُكْفَهِرّ]
    Anlamı: yeterince aydınlık olmayan, az ışık alan

    Türkçe-Arapça Sözlük > loş

  • 9 dolandırıcı

    1. أزعر [أَزْعَر]
    2. خطاف [خُطَّاف]
    3. سارق [سارِق]
    4. سلاب [سَلَّاب]
    5. لص [لِصّ]
    6. مختلس [مُخْتَلِس]
    7. مسترق [مُسْتَرِق]
    8. نهاب [نَهَّاب]

    Türkçe-Arapça Sözlük > dolandırıcı

  • 10 aydın

    1. متعلم [مُتَعَلِّم]
    Anlamı: kültürlü, okumuş kimse
    2. متنور [مُتَنَوِّر]
    Anlamı: kültürlü, okumuş kimse
    3. مثقف [مُثَقَّف]
    Anlamı: kültürlü, okumuş kimse
    4. مستنير [مُسْتَنِير]
    Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh
    5. مشع [مُشِعّ]
    Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh
    6. مضاء [مُضَاء]
    Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh
    7. مضيء [مُضِيء]
    Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh
    8. منار [مُنَار]
    Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh
    9. منور [مُنَوَّر]
    Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh
    10. منير [مُنِير]
    Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh

    Türkçe-Arapça Sözlük > aydın

  • 11 meydan

    1. حيز [حَيِّز]
    Anlamı: alan
    2. ساحة [ساحَة]
    Anlamı: alan
    3. مجال [مَجَال]
    Anlamı: alan
    4. مدى [مَدًى]
    Anlamı: alan
    5. مضمار [مِضْمار]
    Anlamı: alan
    6. ميدان [مَيْدان]
    Anlamı: alan
    7. ميدان [مِيدان]
    Anlamı: alan

    Türkçe-Arapça Sözlük > meydan

  • 12 meydanlık

    1. حيز [حَيِّز]
    Anlamı: alan
    2. ساحة [ساحَة]
    Anlamı: alan
    3. مجال [مَجَال]
    Anlamı: alan
    4. مدى [مَدًى]
    Anlamı: alan
    5. مضمار [مِضْمار]
    Anlamı: alan
    6. ميدان [مَيْدان]
    Anlamı: alan
    7. ميدان [مِيدان]
    Anlamı: alan

    Türkçe-Arapça Sözlük > meydanlık

  • 13 büzüşmek

    1. تجعد [تَجَعَّدَ]
    2. تجعد [تَجَعُّد]
    3. تجعيد [تَجْعِيد]
    4. تغضن [تَغَضَّنَ]
    5. تغضن [تَغَضُّن]
    6. تغضين [تَغْضِين]

    Türkçe-Arapça Sözlük > büzüşmek

  • 14 caiz

    1. جائز [جائِز]
    Anlamı: işlenmesinde sakınca olmayan yapılıp ışlenmesine izin verilen, yakışık alan
    2. حلال [حَلَال]
    Anlamı: işlenmesinde sakınca olmayan yapılıp ışlenmesine izin verilen, yakışık alan
    3. حل [حِلّ]
    Anlamı: işlenmesinde sakınca olmayan yapılıp ışlenmesine izin verilen, yakışık alan
    4. حليل [حَلِيل]
    Anlamı: işlenmesinde sakınca olmayan yapılıp ışlenmesine izin verilen, yakışık alan
    5. مرخص [مُرَخَّص]
    Anlamı: işlenmesinde sakınca olmayan yapılıp ışlenmesine izin verilen, yakışık alan
    6. مستساغ [مُسْتَسَاغ]
    Anlamı: işlenmesinde sakınca olmayan yapılıp ışlenmesine izin verilen, yakışık alan

    Türkçe-Arapça Sözlük > caiz

  • 15 câmi

    1. إجمالي [إِجْمالِيّ]
    Anlamı: toplayan, bir araya getiren, içine alan
    2. جامع [جامِع]
    Anlamı: toplayan, bir araya getiren, içine alan
    3. شامل [شامِل]
    Anlamı: toplayan, bir araya getiren, içine alan
    4. كلي [كُلِّيّ]
    Anlamı: toplayan, bir araya getiren, içine alan
    5. محيط [مُحِيطٌ]
    Anlamı: toplayan, bir araya getiren, içine alan
    6. عميم [عَمِيم]
    Anlamı: toplayan, bir araya getiren, içine alan

    Türkçe-Arapça Sözlük > câmi

  • 16 maceracı

    1. أرعن [أَرْعَن]
    2. أهوج [أَهْوَج]
    3. مجازف [مُجَازِف]
    4. مخاطر [مُخَاطِر]
    5. مغامر [مُغَامِر]
    6. نزق [نَزِق]

    Türkçe-Arapça Sözlük > maceracı

  • 17 maceraperest

    1. أرعن [أَرْعَن]
    2. أهوج [أَهْوَج]
    3. مجازف [مُجَازِف]
    4. مخاطر [مُخَاطِر]
    5. مغامر [مُغَامِر]
    6. نزق [نَزِق]

    Türkçe-Arapça Sözlük > maceraperest

  • 18 saha

    1. حيز [حَيِّز]
    Anlamı: alan
    2. ساحة [ساحَة]
    Anlamı: alan
    3. مجال [مَجَال]
    Anlamı: alan
    4. مضمار [مِضْمار]
    Anlamı: alan
    5. ميدان [مَيْدان]
    Anlamı: alan
    6. ميدان [مِيدان]
    Anlamı: alan

    Türkçe-Arapça Sözlük > saha

  • 19 avlu

    1. باحة [باحَة]
    Anlamı: bir yapıı grubunun ortasında kalan üstü açık, duvarla çevirili alan
    2. بهو [بَهْو]
    Anlamı: bir yapıı grubunun ortasında kalan üstü açık, duvarla çevirili alan
    3. صالة [صالَة]
    Anlamı: bir yapıı grubunun ortasında kalan üstü açık, duvarla çevirili alan
    4. عرصة [عَرْصَة]
    Anlamı: bir yapıı grubunun ortasında kalan üstü açık, duvarla çevirili alan
    5. فناء [فِنَاء]
    Anlamı: bir yapıı grubunun ortasında kalan üstü açık, duvarla çevirili alan

    Türkçe-Arapça Sözlük > avlu

  • 20 obua

    1. زمر [زَمْر]
    Anlamı: orkestrada yer alan çift kalmışlı, tahta üflemeli çalgı
    2. زمارة [زَمَّارَة]
    Anlamı: orkestrada yer alan çift kalmışlı, tahta üflemeli çalgı
    3. شبابة [شَبَّابَة]
    Anlamı: orkestrada yer alan çift kalmışlı, tahta üflemeli çalgı
    4. قصبة [قَصَبَة]
    Anlamı: orkestrada yer alan çift kalmışlı, tahta üflemeli çalgı
    5. مزمار [مِزْمار]
    Anlamı: orkestrada yer alan çift kalmışlı, tahta üflemeli çalgı

    Türkçe-Arapça Sözlük > obua

См. также в других словарях:

  • Alan — can refer to: *Alan (name), the given name *Alan (automobile), a short lived German automobile *Alan (crater), a crater on the Moon *Alan (mythical creature), a race of winged spirits from Tinguian folklore;People *Alan (singer), Mexican boy band …   Wikipedia

  • Alan — (lateinisch auch Alanus) ist ein männlicher Vorname. Inhaltsverzeichnis 1 Herkunft und Bedeutung 2 Namenstag 3 Varianten 4 Namensträger …   Deutsch Wikipedia

  • Alan — alán (ant.) m. *Perro alano. * * * alán. m. desus. perro alano. * * * (as used in expressions) Alanbrooke (de Brookeborough), Alan Francis Brooke, 1 vizconde Arthur, Chester A(lan) Ayckbourn, Sir Alan Bennett, Alan Dershowitz, Alan (Morton) …   Enciclopedia Universal

  • Alan — puede referirse a diversos conceptos: Nombre de Pila Alan Turing, matemático británico. Alan J. Pakula, productor y director estadounidense. Alan Alda, actor estadounidense. Alan García, Presidente del Perú desde julio de 2006. Alan Menken,… …   Wikipedia Español

  • Alan Ke — Saltar a navegación, búsqueda Alan Ke (柯有綸, Traditional Pinyin Kē Yǒu Lún, Mandarín) (22 de enero de 1981), es un cantante y actor taiwanés, los generos musicales que el interpreta son: el rap, Rock, C rock y Mandopop. Contenido 1 Discogrfía 1.1… …   Wikipedia Español

  • alan — alan; alan·gi·um; alan·tic; alan·tin; alan·to·lac·tone; …   English syllables

  • alan — Alan, C est une espece de chien fort corpulent et furieux comme le Dogue d Angleterre, de teste grosse et courte, qui vient d une contrée d Epire, autrement dite Albanie, qui s appelle Molosse. Aucuns le distinguent en Alan gentil, qu ils disent… …   Thresor de la langue françoyse

  • Alan — A*lan ([.a]*l[.a]n ), n. [OF. alan, alant; cf. Sp. alano.] A wolfhound. [Obs.] Chaucer. [1913 Webster] …   The Collaborative International Dictionary of English

  • Alan Wu — is Chair of the Australian Youth Affairs Coalition, Australia s national non government youth affairs youth peak body. Elected when he was 21 years old, Wu is the youngest person ever to hold the position.In addition to this office, Wu holds a… …   Wikipedia

  • Alan — m English and Scottish: of Celtic origin and uncertain derivation (possibly a diminutive of a word meaning ‘rock’). It was introduced into England by Breton followers of William the Conqueror, most notably Alan, Earl of Brittany, who was rewarded …   First names dictionary

  • Alan — masc. proper name, 1066, from O.Bret. Alan, name of a popular Welsh and Breton saint; brought to England by the large contingent of Bretons who fought alongside William the Conqueror …   Etymology dictionary

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»