-
1 Gott
mit \Gottes Hilfe Tanrı'nın yardımıyla;grüß \Gott! ( dial) selamünaleyküm!;mein \Gott! Allah'ım!;um \Gottes willen! aman Allahım!, Tanrı aşkına!, Allah aşkına!, Allah rızası için!, Allah'ını seversen!;\Gott sei Dank! ( fam) Tanrı'ya şükür(ler) !, Allah'a şükür!, hamdolsun!;\Gott hab ihn selig Allah rahmet eylesin;ich schwöre bei \Gott vallahi billâhi;weiß \Gott ( fam) alimallah, Allah bilir;in \Gottes Namen ( fam) Tanrı adına;\Gott bewahre! ( fam) Allah korusun!;über \Gott und die Welt reden havadan sudan konuşmak;leben wie \Gott in Frankreich ( fam) kont gibi yaşamak, krallar gibi yaşamakdie griechischen/römischen Götter Yunan/Roma tanrıları;ein Bild für die Götter ( fam) allahlık bir manzara -
2 Gott
Gott m <Gottes; Götter> Allah, Tanrı; Mythologie tanrı, ilah;leider Gottes maalesef; (ne) yazık ki;Gott behüte!, Gott bewahre! Allah korusun/muhafaza!;großer Gott!, lieber Gott! Allahım!; Yarabbim!;um Gottes Willen! Allah aşkına -
3 Gottheit
Gottheit f <Gottheit; Gottheiten> tanrı, ilah -
4 Allmacht
-
5 begnadet
-
6 behüten
-
7 Blasphemie
Tanrı'ya küfür -
8 Dank
kein pl şükür, teşekkürler pl;besten \Dank! çok teşekkürler!;zum \Dank für...... için teşekkür olarak;jdm \Dank schulden birine minnettar kalmak, birine minnet duymak, birine şükretmek;ich bin Ihnen zu \Dank verpflichtet size minnettarım;Gott sei \Dank! Tanrı'ya şükür!, hamdolsun! -
9 Gast
ungebetene Gäste Tanrı misafirleri pl, davetsiz gelen misafirler pl;bei jdm zu \Gast sein birine misafir [o konuk] olmak, birinin misafiri [o konuğu] olmak2) ( auf fremder Bühne spielender Schauspieler) konuk sanatçı -
10 glauben
glauben ['glaʊbən]I vt1) ( meinen) sanmak;ich glaube nicht, dass das geht bunun olabileceğini sanmıyorum [o sanmam], olabileceğine inanmıyorum;sie glaubte ihn in Schwierigkeiten ( geh) onun sıkıntıda olduğunu sanıyordu;einer musste daran \glauben ( fam) kabak birinin başın(d) a patlamak, kabak birinin başına patlaması gerekiyordu2) ( für wahr halten) inanmak;das glaubst du doch selber nicht sen de buna inanmıyorsun ki;es ist nicht zu \glauben! inanılacak şey değil!;ich glaube dir sana inanıyorum;ob du es glaubst oder nicht, ich habe gewonnen ister inan ister inanma, ben kazandımII vi a. rel inanmak (an -e);ich glaube an Gott Tanrı'ya [o Allah'a] inanıyorum -
11 gottesfürchtig
Tanrı'dan korkan -
12 Gotteslästerung
Tanrı'ya küfür -
13 Gottheit
-
14 göttlich
1) ( von Gott ausgehend) rabbanî, Tanrı'dan gelen2) ( auf Gott bezogen) tanrısal, lahuti, ilahî;die G\göttliche Komödie İlahî Komedya -
15 gottlob
-
16 Halbgott
Halbgott <-(e) s, -götter> m(a. fig) yarı tanrı, yarı ilah -
17 Herrgott
-
18 hüten
hüten ['hy:tən]das Bett \hüten yorgan döşek yatmak;das Haus \hüten evi beklemek;Gott hüte uns! Tanrı bizleri korusun!, Allah korusun!, hafazanallah!II vrsich \hüten ( sich vorsehen) sakınmak ( vor -den);hüte dich, das zu tun! bunu yapmaktan sakın!, sakın bunu yapma!;ich werde mich \hüten! ( fam) ( keineswegs) haşa! -
19 um
um [ʊm]I präp1) ( räumlich)\um... ( herum) etrafında; ( in der Nähe) yakınında;sie ging \um den Tisch ( herum) masanın etrafında döndü;er hat gern Freunde \um sich dostlar arasında bulunmaktan hoşlanır;\um die Ecke gehen köşeyi dönmek;die Gegend \um Freiburg Freiburg'un çevresi;sie schlug \um sich dövündü2) ( bei Uhrzeit) -de;\um drei Uhr saat üçte3) ( ungefähr) sularında;sie kommt so \um den Fünfzehnten ayın on beşi sularında geliyor [o gelecek]4) ( vorüber)die Zeit ist \um zaman bitti5) ( Wiederholung)es verging Woche \um Woche üzerinden haftalar geçti, haftalar akıp geçti6) ( Differenz)sie ist \um ein Jahr älter o bir yaş daha büyüktür;die Ausgaben \um 10% senken harcamaları yüzde 10 indirmekes geht \ums Geld konu parayla ilgili8) ( wegen)\um keinen Preis hiçbir surettesich \um etw streiten bir şey yüzünden kavga etmeksich \um jdn kümmern biriyle ilgilenmek [o meşgul olmak]II präp;\um... willen aşkına, uğruna, için;\um Himmels willen! aman tanrım!;\um Gottes willen! Tanrı aşkına!, Allah aşkına!, Allah rızası için!, Allah'ını seversen!1) ( final)\um... zu üzere,...mek için;er stand auf, \um zu gehen gitmek üzere kalktı2) ( konsekutiv)er ist klug genug, \um seinen Fehler zuzugeben hatasını kabul edecek kadar akıllıdırder Tisch kostet \um die zweihundert Euro ( herum) masanın fiyatı aşağı yukarı iki yüz euro, masanın fiyatı iki yüz euro cıvarında -
20 ungebeten
- 1
- 2
См. также в других словарях:
Tanrı — is., öz., din b. Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık, Yaradan, Allah, Rab, İlah, Mevla, Halik, Hüda, Oğan Birleşik Sözler tanrı bilimi Tanrı kayrası Tanrı misafiri Tanrı vergisi çok tanrıcı kamu tanrıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük
tanrı — is. Allah. <Elxan:> Mənim tanrım başqalarına zərər verməz azad diləklərimdir. C. C.. ◊ Tanrı bəndəsi – bax Allah bəndəsi («Allah»da). <Nənəxanım:> <Şaqqulunun> özünün də avara gəzdiyi bəsdir, gedim, bir tanrı bəndəsinin qızını… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
tanrı bilimci — is., fel. Tanrı bilimiyle uğraşan kimse, ilahiyatçı, teolog … Çağatay Osmanlı Sözlük
Tanrı kayrası — is., fel. Tanrı nın dünya işlerinde beliren iyilik ve bilgeliği … Çağatay Osmanlı Sözlük
Tanrı misafiri — is. Tanınmayan, çağrılmadan kendiliğinden gelen konuk Âdet değildir, kim olursa olsun, Tanrı misafirine adını sormak. A. Erhat … Çağatay Osmanlı Sözlük
Tanrı vergisi — is. Sonradan elde edilmeyip yaratılıştan var olan nitelik, yetenek veya özellik, Allah vergisi Tanrı vergisi bir öz varlığı yoktur insanın, değişmez bir tabiatla sınırlı değildir. A. Erhat … Çağatay Osmanlı Sözlük
tanrı — is., din b. Çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her biri, ilah Birleşik Sözler neden tanrıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük
tanrı bilimi — is., fel. Allah ın varlığı ve nitelikleriyle ilgili konuları ele alan bir bilim kolu, ilahiyat, teoloji … Çağatay Osmanlı Sözlük
Tanrı aşkına — Allah aşkına … Çağatay Osmanlı Sözlük
Tanrı korusun — Allah korusun … Çağatay Osmanlı Sözlük
Tanrı yarattı dememek — Allah yarattı dememek … Çağatay Osmanlı Sözlük