-
1 мучиться
ıstırap çekmek; azap çekmekбольно́й ужа́сно му́чился — hasta müthiş ıstıraplar çekiyordu
му́читься угрызе́ниями со́вести — vicdan azabı çekmek
ско́лько он му́чился с э́тим де́лом! — bu iş ona ne zahmetler / eziyetler çektirdi!
-
2 мучительный
ıstıraplı* * *ıstırap verici; ağrılıмучи́тельная боль — ıstıraplı ağrı
мучи́тельные ду́мы / размышле́ния — ıstırap verici düşünceler
-
3 мучить
eziyet etmek; işkence etmek; (ıstırap) çektirmekму́чить живо́тных — hayvanlara eziyet etmek
её му́чила жа́жда — susuzluktan ıstırap çekiyordu
-
4 страдание
-
5 выстрадать
сов., в соч.он мно́го вы́страдал — çok (ıstırap) çekmişti
-
6 замучить
işkenceyle öldürmek; acı çektirmek,canını çıkarmak* * *сов.1) ( до смерти) işkence ile / işkence ederek öldürmek2) ( заставить страдать) ıstırap / acı çektirmek; bitirmek; ( изнурить) canını çıkarmak ( работой)боле́знь заму́чила ребёнка — hastalık çocuğu bitirdi
-
7 истерзать
-
8 мука
I м`укажazap (-bı); ıstırap (-bı); işkenceа́дские муки — cehennem azabı
муки го́лода — açlığın verdiği ıstıraplar
э́то не жизнь, а мука — hayat değil bu, işkencedir
••II мук`атанта́ловы муки — Tantal işkencesi
жun -
9 мучение
-
10 помучить
сов. -
11 помучиться
сов.ıstırap çekmek, çekmek -
12 причинять
несов.; сов. - причини́тьneden olmak; vermekущерб, причиня́емый стихи́йными бе́дствиями — doğal afetlerin neden olduğu zararlar
причиня́ть убы́тки кому-л. — birini zarara sokmak / uğratmak
причиня́ть муче́ния / страда́ния кому-л. — ıstırap(lar) vermek / çektirmek
причиня́ть боль кому-л. — birinin canını ağrıtmak
причини́ть (душе́вную) боль кому-л. — birini incitmek
-
13 физически
vücutça, bedenceфизи́чески выно́сливый — bedenen dayanıklı
он физи́чески здоро́в — onun vücut / beden sağlığı yerindedir
он страда́л и физи́чески — vücutça da ıstırap çekiyordu
э́то физи́чески невозмо́жно — buna maddeten imkan yok
См. также в других словарях:
ıstırap — is., bı, Ar. iżṭirāb 1) Acı 2) mec. Üzüntü, sıkıntı, keder İyi bir şoför her çeşit ıstıraba katlanmalıdır. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ıstırap çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ıstırap çekmek — ağrı ve acı içinde kıvranmak, aşırı derecede üzülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
Muhsin Ertuğrul — Born March 7, 1892 Yalova, Ottoman Empire Died April 29, 1979 Istanbul, Turkey … Wikipedia
Эртугрул Мухсин-Бей — Мухсин Эртугрул Имя при рождении: Muhsin Ertuğrul Дата рождения: 7 марта 1892(1892 03 07) Место рождения: Ялова … Википедия
Robert Scholz (Schauspieler) — Robert Scholz auf einer Fotografie von Alexander Binder Robert Scholz (* 23. April 1886; † 10. Oktober 1927 in Berlin) war ein deutscher Schauspieler. Leben Er stand zunächst auf verschiedenen deutsc … Deutsch Wikipedia
acı — is. 1) Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı Acıyı sever. 2) sf. Tadı bu nitelikte olan Acı kahvesini yudumluyordu. T. Buğra 3) Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap Omuzlarına kadar vücudun derisini … Çağatay Osmanlı Sözlük
asap — is., bı, Ar. aˁṣāb Sinir Bu büyük ıstırap asabına uyuşukluk getirdi. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
başkaldırı — is. Ayaklanma, isyan Tartışma, insanların ıstırap ve acıya karşı duydukları başkaldırıya dayanıyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
diyar — is., Ar. diyār 1) Ülke Bir gün dedim ki istemem artık ne yer ne yâr / Çıktım sürekli gurbete gezdim diyar diyar. Y. K. Beyatlı 2) mec. Dünya Arkamda başka bir diyar, sıkıntı, ıstırap ve kudret diyarı var. H. E. Adıvar 3) mec. Bazı nitelik veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs göğüse — zf. Karşı karşıya, yüz yüze Tehlike, ıstırap, korku orada göğüs göğüse bir kavganın acılarını tattım. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
ıstıraplı — sf. Istırap veren, acılı, sıkıntılı Istıraplı günler artık geçti … Çağatay Osmanlı Sözlük