-
1 маловажный
-
2 малозначительный
-
3 малосущественный
-
4 несущественный
-
5 захудалый
önemsiz,ufak tefek; düşkün* * *1) ( незначительный) önemsiz; ufak tefek ( мелкий)2) ( обедневший) yoksul düşmüş; düşkün -
6 пустяковый
önemsiz; sudan, yoktanпустяко́вый по́вод — yoktan bir neden
под пустяко́вым предло́гом — sudan bir bahaneyle, bir hiç bahanesiyle
-
7 неважный
önemli olmayan* * *1) önemsizнева́жный вопро́с — önemsiz sorun
2) разг. pek de iyi olmayan; şöyle böyleнева́жный това́р — bayağı / aşağı mal
-
8 незначительный
-
9 чепуховый
saçma sapan; önemsiz* * *прост.1) ( вздорный) saçma dolu, saçma sapan2) ( незначительный) (pek) önemsiz; incir çekirdeğini doldurmazчепухо́вая цара́пина — ufacık bir çizik
-
10 далеко
uzak* * *нареч., тж. → сказ.э́то далеко́? — orası uzak mı?
он живёт далеко́ — uzakta oturuyor
он уе́хал о́чень далеко́ — çok uzaklara gitti
до утра́ ещё далеко́ — sabaha daha çok var
мы́сли ее бы́ли далеко́ — düşünceleri uzaklardaydı
••далеко́ не...: далеко́ не нау́чный ме́тод — bilimden çok uzak bir yöntem
далеко́ не малова́жный — hiç de önemsiz olmayan
э́то далеко́ не случа́йно — bu hiç de raslantı değildir
сде́лать э́то далеко́ не про́сто — bunu başarmak hiç de kolay değil
за приме́рами далеко́ ходи́ть не на́до — uzağa gitmeye gerek yok
далеко́ не но́вый — yeni olmaktan (çok) uzak
оста́вить кого-л. далеко́ позади́ — fersah fersah geride bırakmak
ему́ далеко́ за со́рок — kırkını çoktan aşmıştı
бы́ло далеко́ за́ по́лночь — vakit geceyarısını çoktan geçmişti
сла́ва е́го шагну́ла далеко́ за преде́лы страны́ — ünü ülke sınırlarını da aşmıştı
не заходи́ так далеко́! — bu kadar ileri gitme!
-
11 мелкий
ufak* * *1) врз küçük; ufakме́лкие оре́хи — ufak fındık / ceviz
ме́лкие черты́ лица́ — ince yüz çizgileri
ме́лкие предприя́тия — küçük işletmeler
ме́лкая буржуази́я — küçük burjuvazi
ме́лкий чино́вник — küçük / ufak bir memur
ме́лкое воровство́ — ufak hırsızlık
ме́лкие подро́бности — ufak tefek / önemsiz ayrıntılar
2) inceме́лкий песо́к — ince kum
ме́лкий дождь — ahmakıslatan; çişe
3) sığме́лкое о́зеро — sığ göl
ме́лкая таре́лка — düz tabak
4) küçük; aşağılıkу него́ ме́лкая душо́нка — aşağılık bir adamdır
••ме́лкие де́ньги — ufak / bozuk para
-
12 невидный
1) ( невидимый) gözle görülmez2) разг. ( незначительный) önemsiz3) разг. ( невзрачный) gösterişsiz -
13 незаметный
-
14 ничтожный
1) cüzi; pek küçükничто́жная до́ля дохо́да — gelirin cüzi bir bölümü
2) ( незначительный) pek önemsiz3) ( о человеке) hiçten -
15 процент
м1) врз faizпросты́е и сло́жные проце́нты мат. — basit ve bileşik faiz
выпла́чивать проце́нты по вкла́дам — mevduata faiz ödemek
2) yüzdeде́сять проце́нтов избира́телей — seçmenlerin yüzde onu
незначи́тельный проце́нт голосова́вших — oy verenlerin önemsiz bir yüzdesi
••э́то ему́ удало́сь на (все) сто проце́нтов — bunda yüzde yüz muvaffak oldu
См. также в других словарях:
önemsiz — sf. Önemi olmayan, ehemmiyetsiz … Çağatay Osmanlı Sözlük
emsiz — önemsiz … Beypazari ağzindan sözcükler
fındık kabuğunu doldurmaz — önemsiz, değersiz … Çağatay Osmanlı Sözlük
hafiften almak — önemsiz bulup üzerine düşmemek, yeterince ilgilenmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
havadan sudan konuşmak — önemsiz konular üzerine konuşmak Havadan sudan konuştuk bir süre. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
habbeyi kubbe yapmak — önemsiz bir şeyi abartmak Arkadaşım İrfan ın habbeyi nasıl kubbe yaptığını çok iyi bilirim. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
sinek küçüktür ama mide bulandırır — önemsiz, küçük gibi görünen bir şeyin kötü ve olumsuz bir izlenim yarattığını anlatan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
tavşan dağa küsmüş de dağın haberi olmamış — önemsiz kişi, önemli kişiye küsse önemli kişinin umurunda bile olmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
pireye kızıp yorgan yakmak — önemsiz bir durum karşısında kızarak kendisine daha büyük zarar verecek davranışta bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
pireyi deve yapmak — önemsiz bir olayı büyütmek Onların başıboş duygusallıklarının deve yaptığı pireleri, büyüttükleri sorunlarını çözümlemeye çaba harcamıyor muyuz? H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir bardak suda fırtına koparmak — önemsiz, küçük bir sorunu büyütmek … Çağatay Osmanlı Sözlük