-
1 scale factor
ölçek -
2 schaalverdeling
ölçek s -
3 scale factor
ölçek -
4 масштаб
ölçek* * *м1) ölçek (-ği)ка́рта сре́днего масшта́ба — orta ölçekli harita
2) перен. ölçü; çap; boyutlarв масшта́бе всей страны́ — bütün yurt çapında / ölçüsünde
масшта́бы инциде́нта — olayın boyutları
-
5 ölçü
ölçek, ölçüboyut, çap, kota, ölçek, ölçü, tertibat -
6 влияние масштаба
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > влияние масштаба
-
7 масштаб
ölçek, çap, mikyasТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > масштаб
-
8 увеличение масштаба
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > увеличение масштаба
-
9 maatstaf
ölçek s; ölçü s -
10 ölçü
ölçek, ölçü -
11 economies of scale
ölçek ekonomileri -
12 scale order
ölçek emri -
13 scaling circuit
ölçek devresi, ölçekleme devresi -
14 scale
n. pul, balık pulu, skala, kabuk, tartar, kazan taşı, kefe, terazi gözü, ölçek, ölçü, barem, derece, gam [müz.], cetvel, tarife, basamak————————v. tartmak, ağırlığını ölçmek, tırmanmak, tırmanarak çıkmak, ayarlamak, derecelendirmek, orantılı olmak, pullarını ayıklamak, kazıyarak temizlemek, diş taşlarını temizlemek, tartarlarını temizlemek, kefeki taşı ile düşürmek, pul pul olmak, kabuklanmak* * *1. ölçekle (v.) 2. tırman (v.) 3. ölçek (n.)* * *I [skeil] noun1) (a set of regularly spaced marks made on something (eg a thermometer or a ruler) for use as a measure; a system of numbers, measurement etc: This thermometer has two scales marked on it, one in Fahrenheit and one in Centigrade.) derece2) (a series or system of items of increasing or decreasing size, value etc: a wage/salary scale.) derece, ölçü3) (in music, a group of notes going up or down in order: The boy practised his scales on the piano.) gam4) (the size of measurements on a map etc compared with the real size of the country etc shown by it: In a map drawn to the scale 1:50,000, one centimetre represents half a kilometre.) ölçek5) (the size of an activity: These guns are being manufactured on a large scale.) boyut, kapsamII [skeil] verb(to climb (a ladder, cliff etc): The prisoner scaled the prison walls and escaped.) tırmanmakIII [skeil] noun(any of the small thin plates or flakes that cover the skin of fishes, reptiles etc: A herring's scales are silver in colour.) pul, kabuk- scaly -
15 measure
n. ölçü, miktar, ölçüm, ölçek, oran, had, vezin, önlem, tedbir————————v. ölçmek, tartmak, ölçüsünü almak, süzmek, dikkatle bakmak, ayarlamak* * *1. ölç (v.) 2. ölçü (n.)* * *['meʒə] 1. noun1) (an instrument for finding the size, amount etc of something: a glass measure for liquids; a tape-measure.) ölçü, ölçek2) (a unit: The metre is a measure of length.) birim, ölçü3) (a system of measuring: dry/liquid/square measure.) ölçü birimi4) (a plan of action or something done: We must take (= use, or put into action) certain measures to stop the increase in crime.) önlem, tedbir5) (a certain amount: a measure of sympathy.) bir miktar6) ((in music) the musical notes contained between two bar lines.) ölçü2. verb1) (to find the size, amount etc of (something): He measured the table.) ölçmek2) (to show the size, amount etc of: A thermometer measures temperature.) göstermek, ölçmek3) ((with against, besides etc) to judge in comparison with: She measured her skill in cooking against her friend's.) boy ölçüşmek, ölçüp karşılaştırmak4) (to be a certain size: This table measures two metres by one metre.)... olmak/gelmek•- beyond measure
- for good measure
- full measure
- made to measure
- measure out
- measure up -
16 Gradmesser
Gradmesser <-s, -> mölçek;die Popularität ist kein \Gradmesser für Qualität popülarite kalite için bir ölçek değildir -
17 مقياس
مِقْياس1. numaraAnlamı: ölçü, derece2. standartAnlamı: belli bir tipe göre yapılmış3. kriterAnlamı: ölçüt, kıstas4. mikyasAnlamı: ölçek, ölçü5. miyarAnlamı: ölçü, ölçüt6. sayaçAnlamı: mekanik etkilenmeleri ölçen alet7. ölçekAnlamı: ölçü8. ölçü -
18 гидрометрическая вертушка
döner ölçek, akıntı ölçme aleti, akış sayacıТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > гидрометрическая вертушка
-
19 натуральная величина
gerçek boyut, doğal ölçek, tam boyutТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > натуральная величина
-
20 полномасштабный
tam boyut, tam ölçekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > полномасштабный
См. также в других словарях:
ölçek — is., ği 1) Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü 2) sf. Bu ölçü miktarında olan İki ölçek buğday. 3) Tahıl ölçmeye yarar kap, kile 4) coğ. Bir harita veya resimde görülen uzaklıklarla bunların işaret ettiği, karşılandığı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölçek çizgisi — is. Haritanın ölçeğini göstermek için kenarına çizilen ve her santimetresinin gerçekte kaç kilometreye karşılık olduğunu gösteren doğru … Çağatay Osmanlı Sözlük
çizgi ölçek — is., ği Plan veya haritanın alt köşesinde yatay bir çizgi ile gösterilen, harita üzerindeki uzunluğun gerçekte ne kadar uzunluğa karşılık olduğunu belirten ve bunun çizgi üzerinde işaretlenmesiyle elde edilen ölçek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesir ölçek — is., ği Plan ve haritaların ölçekleri payı 1 olan ve kesirli sayılarla gösterilen ölçek 1 / 20.000 ölçekli harita … Çağatay Osmanlı Sözlük
genel ölçek — is., ği Fazla ayrıntıya girmeden yapılan ölçüm … Çağatay Osmanlı Sözlük
olçak — (ölçek) vezn; müsavi, mutabik … Çağatay Osmanlı Sözlük
lagun — ölçek gibi oyulmuş bir şey olup ayran,süt gibi şeyler içilir I, 410 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sagu — ölçek III, 225, 418 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
Taner Akcam — Taner Akçam Taner Akçam Naissance 23 octobre 1953 Ölçek (Ardahan) Nationalité Turquie Profession(s) Sociologue, hist … Wikipédia en Français
Taner Akçam — Naissance 23 octobre 1953 Ölçek (Ardahan) Nationalité Turquie Profession Sociologue … Wikipédia en Français
çizgi — is. 1) Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril Bu kâğıda üç çizgi çekti. Ö. Seyfettin 2) Yüz ve vücut hatlarının her biri Gözlerinin rengi, yüzünün çizgileri, boyu bosu bile değişmiyordu. O. Rifat 3) mat. Bir noktanın… … Çağatay Osmanlı Sözlük