-
1 оплачивать
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > оплачивать
-
2 уплатить
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > уплатить
-
3 betalen
ödemek [-er] v -
4 тӳле
ödemek -
5 ödəmək
ödemek -
6 відшкодувати
ödemek -
7 auszahlen
ödemek -
8 bezahlen
ödemek -
9 blechen
ödemek -
10 einzahlen
ödemek -
11 vergüten
ödemek -
12 지불하다
ödemek -
13 ödəmək
ödemek -
14 заплатить
ödemek,parasını vermek; karşılık vermek* * *сов.1) ödemek; parasını vermekзаплати́ть долг — borcunu ödemek
заплати́ть за телефо́н — telefon parasını vermek
2) ( оплатить) karşılık vermek; ödemekзаплати́ть жи́знью за что-л. — bir şeyi canı / hayatı ile ödemek
ты мне за э́то запла́тишь! — sana (bunun) kefaretini ödeteceğim!
-
15 платить
ödemek* * *1) ödemek; (para) vermekплати́ть нало́ги — vergi vermek / ödemek
плати́ть за ко́мнату — odanın kirasını vermek
плати́ть за во́ду — su parası vermek / ödemek / yatırmak
ему́ не́чем плати́ть за гости́ницу — otel parası yoktur onun
плати́ть высо́кую це́ну — yüksek fiyat ödemek
2) ( чем) karşılık vermekплати́ть злом за добро́ — iyiliğe kötülükle karşılık vermek
••кто пла́тит де́ньги, тот и зака́зывает му́зыку — посл. parayı veren düdüğü çalar
-
16 уплачивать
ödemek; parasını vermek* * *несов.; сов. - уплати́тьödemek; parasını vermekуплати́ть по счёту — hesabı ödemek
уплати́ть носи́льщику — hamal parasını vermek
-
17 выплачивать
-
18 fork out
ödemek, uçlanmak* * *(to pay or give especially unwillingly: You have to fork out (money) for so many charities these days.) (parayı) bayılmak, ödemek -
19 stump up
ödemek* * *(to pay (a sum of money), often unwillingly: We all stumped up $2 for his present.) gönülsüzce ödemek -
20 pay for
ödemek, karşılığını ödemek
См. также в других словарях:
ödemek — i 1) Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek Borç varsa benimkidir, onu ödemek ve teşekkür etmek lazım. R. H. Karay 2) Bir alışverişte alınan şeyin karşılığını alacaklıya vermek 3) Bedelini vererek bir zararı karşılamak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanıyla ödemek — yaptığının cezasını hayatıyla ödemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kefaretini ödemek — (bir şeyin) cezasını çekmek Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
taksit ödemek (veya vermek) — belli zamanda ödeme şartlarına bağlanmış bir paranın bir bölümünü vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
adamak kolay, ödemek zordur — söz vermek kolaydır ancak o sözü yerine getirmek zordur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
can borcunu ödemek — ölmek Sırası gelince kendi paylarına düşen can borcunu da ödediler. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
para saymak — ödemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tediye etmek — ödemek Ücretin yarısını da o gün tediye ettim. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
keseye davranmak — ödemek istemek Sizi fena alıştırmışlar. Hemen keseye davranmayın. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
hakalamak — ödemek, ifa etmek, borcu ida eylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ötemek — ödemek, cevab vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük