-
1 çokluk
-
2 çokluk
işin çokluğu Arbeitsüberlastung f -
3 çokluk
(-ğu)1.1) большо́е коли́чество; многочи́сленность; ма́сса, мно́жество; оби́лие, изоби́лиеişin çokluku beni yoruyor — меня́ утомля́ет у́йма дел
2) большинство́büyük bir çokluk — огро́мное большинство́
oy çokluku — большинство́ голосо́в
salt çokluk — просто́е большинство́
3) мат. коли́чество, величина́2.1) [о́чень] мно́го; ча́сто2) бо́льшей ча́стью, обы́чно, гла́вным о́бразом -
4 çokluk
1. озвонч. -ğu1) большо́е коли́чество, мно́жество2) большинство́2. озвонч. -ğuoy çokluğu — большинство́ голосо́в
бо́льшей ча́стью, ча́ще всего́çokluk buradan geçer — он ча́ще всего́ хо́дит здесь
-
5 çokluk
n. multiplicity, multitude, plentifulness, muchness, crowd, affluence, ampleness, amplitude, commonness, considerable, fullness, fulness, heaviness, Host, multeity, plenitude, plenty, plethora, plurality, superfluity, throng, vastness, lashings -
6 çokluk
piritî -
7 çokluk
Pelz aus dem Haupte der Eiskatze -
8 çokluk
استفاضةتوافرتوسعةتوفرسعةغزارةغمرةفيضكثرةوفروفرة -
9 çokluk
1. استفاضة [اِسْتِفَاضَة]Anlamı: sayı olarak çok olma, kesret2. توافر [تَوَافُر]Anlamı: sayı olarak çok olma, kesret3. توسعة [تَوْسِعَة]Anlamı: sayı olarak çok olma, kesret4. توفر [تَوَفُّر]Anlamı: sayı olarak çok olma, kesret5. سعة [سَعَة]Anlamı: sayı olarak çok olma, kesret6. غزارة [غَزَارَة]Anlamı: sayı olarak çok olma, kesret7. غمرة [غَمْرَة]Anlamı: sayı olarak çok olma, kesret8. فيض [فَيْض]Anlamı: sayı olarak çok olma, kesret9. كثرة [كَثْرَة]Anlamı: sayı olarak çok olma, kesret10. وفر [وَفْر]Anlamı: sayı olarak çok olma, kesret11. وفرة [وَفْرَة]Anlamı: sayı olarak çok olma, kesret -
10 çokluk
"abundance, plenty, multitude; majority" " çoðunluk; mostly, usually" -
11 çokluk
"1. abundance, a large number. 2. majority. 3. often; mostly." -
12 çokluk
cəm -
13 çokluk eki
ling Pluralendung f -
14 doru orantılı çokluk
dtrectly proportional quantity -
15 eşgüçlü çokluk
idempotent quantity -
16 ters orantılı çokluk
inversely proportional quantity -
17 gereksiz çokluk
n. redundance, redundancy -
18 bolluk, çokluk
-
19 galebe
1. استفاضة [اِسْتِفَاضَة]Anlamı: üstünlük, çokluk2. انتصار [اِنْتِصار]Anlamı: yenme, yengi3. بسطة [بسطة]Anlamı: üstünlük, çokluk4. تدفق [تَدَفُّق]Anlamı: üstünlük, çokluk5. تفوق [تَفَوُّق]Anlamı: yenme, yengi6. توافر [تَوَافُر]Anlamı: üstünlük, çokluk7. توسعة [تَوْسِعَة]Anlamı: üstünlük, çokluk8. توفر [تَوَفُّر]Anlamı: üstünlük, çokluk9. جمم [جَمَم]Anlamı: üstünlük, çokluk10. دفق [دَفْق]Anlamı: üstünlük, çokluk11. ذمار [ذِمَار]Anlamı: yenme, yengi12. رفعة [رِفْعَة]Anlamı: yenme, yengi13. سؤدد [سُؤْدُد]Anlamı: yenme, yengi14. سريان [سَرَيان]Anlamı: üstünlük, çokluk15. سعة [سَعَة]Anlamı: üstünlük, çokluk16. شرف [شَرَف]Anlamı: yenme, yengi17. ظفر [ظَفَر]Anlamı: yenme, yengi18. غزارة [غَزَارَة]Anlamı: üstünlük, çokluk19. غلبة [غَلَبَة]Anlamı: yenme, yengi20. غمار [غِمَار]Anlamı: üstünlük, çokluk21. غمرة [غَمْرَة]Anlamı: üstünlük, çokluk22. فتح [فَتْح]Anlamı: yenme, yengi23. فضل [فَضْل]Anlamı: üstünlük, çokluk24. فضلة [فَضْلَة]Anlamı: üstünlük, çokluk25. فوز [فَوْز]Anlamı: yenme, yengi26. فيض [فَيْض]Anlamı: üstünlük, çokluk27. فياض [فَيَّاض]Anlamı: üstünlük, çokluk28. كثرة [كَثْرَة]Anlamı: üstünlük, çokluk29. كرامة [كَرَامَة]Anlamı: yenme, yengi30. نصر [نَصْر]Anlamı: yenme, yengi31. وفر [وَفْر]Anlamı: üstünlük, çokluk32. وفرة [وَفْرَة]Anlamı: üstünlük, çokluk -
20 kesafet
1. استفاضة [اِسْتِفَاضَة]Anlamı: çokluk, sıklık2. توافر [تَوَافُر]Anlamı: çokluk, sıklık3. توفر [تَوَفُّر]Anlamı: çokluk, sıklık4. سعة [سَعَة]Anlamı: çokluk, sıklık5. غزارة [غَزَارَة]Anlamı: çokluk, sıklık6. غمرة [غَمْرَة]Anlamı: çokluk, sıklık7. كثافة [كَثَافَة]Anlamı: yoğunluk8. كثرة [كَثْرَة]Anlamı: çokluk, sıklık9. وفر [وَفْر]Anlamı: çokluk, sıklık10. وفرة [وَفْرَة]Anlamı: çokluk, sıklık
- 1
- 2
См. также в других словарях:
çokluk — is., ğu 1) Sayı veya ölçü yönünden çok olma durumu, çoğul, kesret, ekseriyet, teklik karşıtı Anayasa değişikliklerinde iptale karar verebilmesi için üçte iki oy çokluğu şarttır. Anayasa 2) Çoğunluk O akşam kibarların geleceğini, smokin hatta… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çokluk — sincab başlarını toplayarak anınla dikilen kürk; kesret … Çağatay Osmanlı Sözlük
çokluk eki — is., dbl. Getirildiği kelimenin birden çok olduğunu anlatan ek, çoğul eki … Çağatay Osmanlı Sözlük
DİBR — Çokluk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
DİBRE — Çokluk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
sorma! (veya sormayın! veya sorma gitsin!) — çokluk, aşırılık ve kötü bir durum anlatan bir söz Öyle bir sıcak ki sorma gitsin! Sorma başımıza gelenleri! O işi sorma, sarpa sardı! … Çağatay Osmanlı Sözlük
köplük — çokluk, kalabalık … Çağatay Osmanlı Sözlük
CEMM — Çokluk. Mecmu. * Kuyuda biriken su. * Hırs ve tama ile mal biriktirmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CESALE — Çokluk, kesret … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
DARAFE — Çokluk, kesret … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
GUZR — Çokluk, kesret. * Devenin sütünün çok olması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük