-
1 çokça
-
2 çokça
1) дово́льно мно́го, изря́дно2) чрезме́рно, сли́шком; чересчу́р мно́го -
3 çokça
adv. greatly, much* * *greatly -
4 çokça
bardzo; dużo; wiele -
5 çokça
1) дово́льно мно́го, мно́го-мно́го, изря́дно; поря́дочно2) побо́льше, поча́ще -
6 çokça
бащэ, баIо, бэдэд -
7 çokça
a good many -
8 çokça
somewhat abundant, a good many. -
9 çokça
hodně; mnohem; mnoho; velmi -
10 üşmek
1. ألب [أَلَبَ]Anlamı: çokça gelip toplanmak2. اجتمع [اِجْتَمَعَ]Anlamı: çokça gelip toplanmak3. احتشد [اِحْتَشَدَ]Anlamı: çokça gelip toplanmak4. استجم [اِسْتَجَمَّ]Anlamı: çokça gelip toplanmak5. تألف [تَأَلَّفَ]Anlamı: çokça gelip toplanmak6. جمهر [جَمْهَرَ]Anlamı: çokça gelip toplanmak7. حشد [حَشَدَ]Anlamı: çokça gelip toplanmak -
11 dökmek
1. أدفق [أَدْفَقَ]2. أسجم [أَسْجَمَ]3. أفاض [أَفَاضَ]4. أفرغ [أَفْرَغَ]5. أفرغ [أَفْرَغَ]6. أنزح [أَنْزَحَ]7. أهرق [أَهْرَقَ]8. استقل [اِسْتَقَلَّ]Anlamı: bir yere çokça bir şey yığmak, taşımak9. بعثر [بَعْثَرَ]Anlamı: serpmek, saçmak10. بعزق [بَعْزَقَ]Anlamı: serpmek, saçmak11. بقبق [بَقْبَقَ]Anlamı: çok söylemek12. ثرثر [ثَرْثَرَ]Anlamı: çok söylemek13. حمل [حَمَلَ]Anlamı: bir yere çokça bir şey yığmak, taşımak14. خذف [خَذَفَ]Anlamı: akıtmak, düşürmek15. دفق [دَفَقَ]16. دهق [دَهَقَ]17. رمى [رَمَى]Anlamı: akıtmak, düşürmek18. زج [زَجَّ]Anlamı: akıtmak, düşürmek19. زغل [زَغَلَ]20. سبك [سَبَّكَ]21. سجم [سَجَمَ]22. سفح [سَفَحَ]23. صب [صَبَّ]Anlamı: maden, mum eriyiği gibi şeyleri kalıba akıtarak biçim vermek24. صب [صَبَّ]25. صرف [صَرَّفَ]26. صفر [صَفَّرَ]27. طرح [طَرَحَ]Anlamı: akıtmak, düşürmek28. فرغ [فَرَّغَ]29. فض [فَضَّ]Anlamı: serpmek, saçmak30. قذف [قَذَفَ]Anlamı: akıtmak, düşürmek31. قولب [قَوْلَب]Anlamı: maden, mum eriyiği gibi şeyleri kalıba akıtarak biçim vermek32. مذر [مَذَّرَ]Anlamı: serpmek, saçmak33. نزح [نَزَحَ]34. همر [هَمَرَ] -
12 yığınak
1. تجمع [تَجَمُّع]2. تراكم [تَرَاكُم] -
13 takıştırmak
تبرج [تَبَرَّجَ]Anlamı: çokça süs eşyası takmak
См. также в других словарях:
çokça — zf. 1) Çok olarak Benden utanırlar, odada çokça koca lakırtısı olsa kalkar kaçarlar. M. Ş. Esendal 2) Aşırı, fazla Çokça alıngan olduğu için arkadaşları onunla sık sık bozuşuyor. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
çokca yemek — aşırı fazla … Beypazari ağzindan sözcükler
öğür olmak — çokça birlikte bulunmaktan çok sıkı bir alışkanlık edinmek Çoluk çocuk öylesine öğür oldular ki anları dışarıdan gören pekâlâ çok nüfuslu tek bir aile sanabilirdi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkraşmak — çokça gıcırdamak, çıkırdamak II, 209 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bola bol — çokca, doyasıya … Beypazari ağzindan sözcükler
küldürtü — çokça gürültü sesi … Beypazari ağzindan sözcükler
History of the Jews in Turkey — Jewsref|name|§ have lived in the geographic area of Asia Minor (modern Turkey) for more than 2,400 years. In the later Middle Ages, Ashkenazi Jews migrating to the Byzantine Empire and Ottoman Empire supplemented the original Jewish population of … Wikipedia
aşırı — sf. 1) Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın Ticaret az gelişmiş toplumlarda aşırı bir gelişme gösterir. O. Rifat 2) Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, müfrit, ekstrem 3) Gereğinden fazla, çok 4) zf. Ötede … Çağatay Osmanlı Sözlük
baldıranlık — is., ğı Baldıranın çokça yetiştiği yer Biz çocukken buraları çöplüktü, baldıranlıktı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
benzemek — e 1) İki kişi veya nesne arasında birbirini andıracak kadar ortak nitelikler bulunmak, andırmak Ona göre işlemeyen, kurulmuş, bozulmuş bir saat hastalanmış bir insana benzerdi. A. H. Tanpınar 2) Sanısını uyandırmak, gibi görünmek Bu zavallı çokça … Çağatay Osmanlı Sözlük
bolca — sf. 1) Oldukça geniş Bolca bir pantolon. 2) zf. Oldukça çok, çokça Bu yıl bolca yağmur düştü. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük