-
1 çatmak
I vt2) ( kaşlarını) zusammenziehen3) ( bağlamak) binden4) ( yüklemek) bepackenII vi1) ( rastlamak) begegnen (-e), geraten (-e an)tam adamına \çatmak bei jdm an den Falschen geraten2) ( sırası gelmek) an der Reihe sein -
2 çatmak
-
3 çatmak
1) -i скла́дывать, соединя́ть конца́миtüfekleri çatmak — ста́вить ору́жие в ко́злы
2) навью́чивать ( животное)3) покры́ть / повяза́ть го́лову (платком и т. п.)4) соединя́ть / прила́живать отде́льные ча́стиçardağı iki saatte çattılar — бесе́дку они́ сколоти́ли за два часа́
5) -e неожи́данно встре́тить кого; столкну́ться с кем6) -e пережи́ть, испы́тывать неприя́тные собы́тия; попа́сть в беду́7) -e выступа́ть с напа́дками, набра́сываться с упрёкамиgittim odama iyice çattım — я пошёл и как сле́дует отчита́л его́
muhaliflerine çatmak — напада́ть на свои́х оппоне́нтов
8) нахму́ритьalın çatmak — нахму́рить лоб
çehre çatmak — насу́питься
kaş çatmak — нахму́рить бро́ви
9) неожи́данно нагря́нутьbela gelip çattı — неожи́данно свали́лась беда́
kış gelip çattı — неожи́данно нагря́нула зима́
senedin vadesi çattı — вот и пришёл срок упла́ты по ве́кселю
-
4 çatmak
v. attack, jump at, jump on, run against, walk into, be up against, lash into, wrinkle, wrinkle up, knit, slap--------çatmak (tüfekleri)v. stack -
5 çatmak
daberizîn--------rabezandin -
6 çatmak
1. зэIулIын, зэусэин
2. (sataşmak) щыхьан, щыхьагъу шIын -
7 çatmak
ألفركبضمولف -
8 çatmak
1. ألف [أَلَّفَ]2. ركب [رَكَّبَ]3. ضم [ضَمَّ]4. ولف [وَلَّفَ] -
9 çatmak
"to stack, to pile; to baste together, to tack; to attack, to tilt at, to pick a quarrel with; to come up; to wrinkle, to knit" -
10 çatmak
"1. /ı/ to stack, pile (arms); to prop (poles, etc.) together (as one would stack rifles). 2. /ı/ to put up (a framework of poles or timbers). 3. /ı/ to erect (something) in a makeshift manner. 4. /ı, a/ to put (a load) on both sides of (a pack animal). 5. /ı/ to baste (pieces of cloth) together, tack (pieces of cloth) together. 6. /ı/ to tie on (a cloth worn around the forehead). 7. /ı/ to knit (one´s brows). 8. /a/ to meet with, come up against, run up against (someone or something unpleasant). 9. /a/ to encounter, chance upon (someone). 10. /a/ to scold, berate. 11. /a/ to hit, bump. 12. /a/ to ingratiate oneself with, get in with, cozy up to. 13. (for a time) to come round, be upon one. Çattık! colloq. We´re in for it now!" -
11 çatmak
1) üstünə düşmək, ilişmək, hirsini tökmək; 2) kök atmaq, sırımaqçatmaq, hücum etmək, ilişmək, sırımaq -
12 çatmak
haftować; koloryzować; szyć -
13 gelip çatmak
= gelip dayanmak неизбе́жно наступи́ть, нагря́нуть -
14 tam adamına çatmak
нарва́ться и́менно на него́ ( скверного человека) -
15 kaş çatmak
каш җимерү -
16 gelip çatmak
v. strike, arrive, set in -
17 kaş çatmak
v. scowl -
18 kaşlarını çatmak
v. knit one's eyebrows, knit one's brows, gather one's brows, frown, frown down -
19 sert kayaya çatmak
bite on granite -
20 çetin cevize çatmak
v. catch a tartar
См. также в других словарях:
çatmak — i, ar 1) Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. F. R. Atay 2) Kereste vb.ni birbirine tutturmak 3) Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çatmak — kuzuyu koyuna katmak, I I, 294 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
adamına çatmak — tam adamına çatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaş çatmak — kızmak, öfkelenmek Dönüp ardına baktı, bakmasıyla kaşlarını çatması bir oldu, yüzü kararıverdi. B. Günel … Çağatay Osmanlı Sözlük
tam adamına çatmak — olumsuz bir davranış ve tutum içinde bulunan kimseyle karşı karşıya gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
keyif çatmak — keyfetmek Türkü söylüyorsun, keyif çatıyorsun. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
silah çatmak — ask. silahları uç uca çapraz bir biçimde dayayarak durdurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tüfek çatmak — ask. askerlerin dinlenme sırasında tüfeklerini, dipçikleri üzerinde üçerli olarak birbirine dayamak Tüfekleri çatar çatmaz ordayım. B. S. Erdoğan … Çağatay Osmanlı Sözlük
belaya çatmak (veya girmek veya uğramak) — beklenmedik bir bela ile karşılaşmak Çattık belaya, ne ister bu adam benden canım, şamar oğlanına döndürdü. R. N. Güntekin Nafile yere başım bir belaya uğramasın. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelip çatmak (veya dayanmak) — vakti gelmek, kaçınılmaz olmak Konser günü gelip çattığındaysa stadyumda mahşeri bir kalabalık vardı. M. Mungan Ayrılık günleri geldi dayandı. Âşık Veysel … Çağatay Osmanlı Sözlük
başını çatmak — hlk. baş ağrısını önlemek için alnın üstünden arkaya doğru eşarp vb. şeyleri çepeçevre bağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük