-
21 überbuchen
-
22 überfordern
überfordern v/t <o -ge-, h> Kräfte, Geduld -e fazla yüklenmek, -i fazla zorlamak;jemanden überfordern b-nden çok şey beklemek -
23 Überstunden
Überstunden pl fazla mesai sg;Überstunden machen fazla mesai yapmak -
24 allzu
pek, fazla(sıyla);\allzu häufigRR pek sık;\allzu oftRR pek sık;\allzu sehrRR pek çok;\allzu vielRR gereğinden [o yeterinden] fazla; ( übertrieben) aşırı;\allzu vielRR ist ungesund her şeyin fazlası [o aşırısı] sağlığa zararlıdır;das mag er \allzu gern bunu pek sever;das mag sie nicht \allzu gern bunu pek sevmez -
25 bunt
\bunt kariert ekose2) ( abwechslungsreich)\bunt gemischt değişik;in \bunter Reihenfolge bir erkek bir kadın sıralanmış olarak;das wird ein \bunter Abend çok eğlenceli, renkli bir akşam olacak3) ( wirr) karmakarışık;jetzt wird's mir aber zu \bunt! ( fam) artık bu bana fazla gelmeye başladı!;es zu \bunt treiben ( fam) fazla ileri gitmek -
26 kurz
1) ( zeitlich) kısa;ein \kurzer Blick kısa bir bakış;ich will es \kurz machen (sözümü) kısa keseceğim;mit ein paar \kurzen Worten birkaç kelimeyle;über \kurz oder lang eninde sonunda;in kürzester Zeit en kısa zamanda;\kurz und bündig kısa ve özlü;\kurz und gut kısacası, sözün kısası, hülasa;\kurz und schmerzlos ( fam) hiç canını yakmadan [o acıtmadan];seit \kurzem kısa bir süredir, kısa bir zamandan beri;vor \kurzem geçenlerde;\kurz entschlossen fazla düşünmeden;ich habe ihn nur \kurz gesehen onu kısaca gördüm;\kurz darauf kısa bir zaman sonra;ich bleibe nur für \kurze Zeit fazla kalmayacağım;ich komme \kurz vorbei kısaca bir uğrayacağım, biraz uğrarım;\kurz hintereinander peş peşe, kısa aralıklarla2) ( räumlich) kısa;\kurze Hosen kısa pantolon;\kurz vor Köln Köln'den az önce;den Kürzeren ziehen ( fam) kozu kaybetmek, sırtı yere gelmek;zu \kurz kommen payını alamamak, avucunu yalamak;etw \kurz und klein hauen ( fam) bir şeyi paramparça [o hurdahaş] etmek -
27 leben
leben ['le:bən]vi, vt yaşamak, hayatta olmak;bei jdm \leben birinin yanında yaşamak;er hat nicht mehr lange zu \leben fazla bir ömrü kalmadı;man lebt nur einmal! insan bir kere yaşar!;leb wohl! sağlıcakla [o hoşça] kal!;es lebe...! yaşasın...!;hoch soll er \leben! çok yaşasın!;allein \leben yalnız yaşamak;er lebt über seine Verhältnisse kazandığından fazla harcıyor, ayağını yorganına göre uzatmıyor;er lebt von der Fischerei balıkçılıkla geçiniyor;er lebt von seiner Rente emeklilik maaşı ile geçiniyor -
28 Maß
Maß <-es, -e> [ma:s] nt1. 1) ölçü;bei jdm \Maß nehmen birinin ölçüsünü almak;jdn \Maß nehmen ( fam) ( zurechtweisen) birine haddini bildirmek;das \Maß ist voll işin tadı kaçtı, sabrım kalmadı;das \Maß überschreiten ölçüyü kaçırmak;in gewissem \Maß(e) belli ölçüde;in hohem \Maße büyük ölçüde;in höchstem \Maß(e) son derece;über alle \Maßen haddinden fazla;das übersteigt jedes \Maß! bu kadarı da fazla!;weder \Maß noch Ziel kennen haddini bilmemek;bei [o in] etw \Maß halten bir şeyde ölçülü olmak, bir şeyde haddini bilmek;in \Maßen ölçülü olarak;mit zweierlei \Maß messen çifte standart kullanmak2) (Augen\Maß) karar -
29 maßlos
-
30 Mehrverbrauch
-
31 Übergewicht
1) ( von Menschen) kilo fazlalığı, fazla kilolu olma, şişmanlık; ( von Sachen) fazla ağırlık, kilo fazlalığı2) ( Bedeutung) ağır basma -
32 übergewichtig
fazla kilolu, kilosu fazla -
33 übermäßig
-
34 überstrapazieren
überstrapazieren*vt fazla yormak, fazla yıpratmak;ich möchte ihre Geduld nicht \überstrapazieren sabrınızı tüketmek istemiyorum -
35 überzählig
-
36 überziehen
über|ziehenjdm eins \überziehen birine bir tane geçirmekdas Bett frisch \überziehen yatağın çarşaflarını değiştirmek2) ( Konto)er hat sein Konto um 2.000 Euro überzogen hesabından 2.000 euro fazla para çekti -
37 umständlich
2) ( verwickelt) dolaşık, çapraşıkdas ist mir zu \umständlich bu benim için fazla zahmetli4) ( förmlich) resmî, merasimli5) ( übergenau) aşırı ölçüde titiz -
38 versalzen
versalzen* -
39 weit
weit [vaıt]I adj\weite Kreise der Bevölkerung toplumun geniş çevreleri;das ist ein \weites Feld bu geniş bir alandır;etw \weit öffnen bir şeyi ağzına kadar açmak;\weit herumkommen çok yer gezmek;das W\weite suchen ( geh) tabanları yağlamakin \weiter Ferne çok uzakta;ist es noch \weit? daha uzak mı?;von \weitem uzaktan;\weit entfernt çok uzak;das ist \weit weg ( fam) bu çok uzakta;ich habe es nicht \weit benim için uzak değil4) ( zeitlich)bis Ostern ist es noch \weit paskalyaya kadar daha çok var;das liegt \weit zurück bu çok geride kaldı;bis \weit in den Morgen sabahlara kadar5) bei \weitem besser çok daha iyi;bei \weitem nicht alles hepsi değil;es ist \weit und breit niemand zu sehen ortalıkta in cin yok;\weit gefehlt! ne gezer!;so \weit ( im Allgemeinen) buraya kadar; ( bis jetzt) şimdiye kadar;es ist so \weit oldu;es ist noch nicht so \weit daha olmadı;bist du so \weit? ( fam) hazır mısın?;das geht ( entschieden) zu \weit! bu (kesinlikle) fazla oldu!, bu kadarı da (artık) fazla!;wie \weit bist du mit der Arbeit? çalışman ne aşamada?;\weit hergeholt uydurma, pek inandırıcı olmayan;das ist \weit hergeholt nereden nereye\weit besser çok daha iyi;er ist \weit über sechzig altmışın çok üzerinde;\weit gefehlt! bilemedin!;das ist \weit verbreitet bu çok yaygındır;er ist zu \weit gegangen ( fig) çok ileri gitti, haddini aştı -
40 zerkochen
См. также в других словарях:
Fazla — Saltar a navegación, búsqueda Fazla Información personal Nombre real Muhamed Fazlagić Nacimiento 17 de abril de 1967 Origen … Wikipedia Español
fazla — fàzla ž DEFINICIJA reg. količina, vrijednost ili iznos što pretječe; višak, suvišak ETIMOLOGIJA tur. ← arap. faḍlä … Hrvatski jezični portal
fazla — sf., Ar. fażla 1) Gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı olan, ziyade Yaşamak için çok zorluk çekiyordu. Fazla olarak hastaydı. R. N. Güntekin 2) Daha çok, aşkın Biz ancak Cumhuriyet devrinde elli yıldan fazla bir barış devri geçirmişiz. B. Felek 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
fazla — (A.) [ ﻪﻠﻀﻓ ] 1. çok. 2. artık … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
FAZLA — Çok ziyâde, artık, artan. * İleri. *Gereksiz, lüzumsuz. * (C: Fazalât) Kazurat, pislik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
fazla gelmek (veya gitmek veya kaçmak) — çekilmeyecek, bıktıracak, tedirgin edecek bir durum almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fazla kaçırmak — alışılmış olan ölçüden çok içmek, yemek veya konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fazla mal göz çıkarmaz — ne kadar ve ne türden mal olursa olsun elden çıkarılmamalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
fazla olmak — dayanma gücünü aşacak davranışlarda bulunmak, çok olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
haddinden fazla — zf. Gereğinden çok, aşırı … Çağatay Osmanlı Sözlük
lüzumundan fazla — gerekenden çok … Çağatay Osmanlı Sözlük